31. Bölüm

2.7K 296 205
                                    

   Keyifli okumalar. Sevgililer gününüz kutlu olsun. 🤭
                   
❤️❤️❤️    MssEmka   ❤️❤️❤️
 
     Çok değerli yazarıma ithaf olsun bu bölüm. Eminemiz sana kalp.

____-----_____-----______------_____---______

       
         İki kırgın beden, başlarına gelen külfetin altında hasır olmuşken, gün sabırsızca doğdu. Umut vaad eder gibi, hadi yaşayın artık, der gibi. İki ayrı yatakta, iki yabancı beden kaybolmanın eşiğinde rüyalarda buluştu. Duguları altında pestili çıkan Mahir, kavuşmalı dünyadayken, Mai çıkmaz sokağı olan adamı gülerken görmüştü. İnciden parlak dişleri, tel tel bıyıkları ve kıvrılmış güzel dudakları ile gülümsüyordu kendisine.

   Ne de güzeldi gülerken Mahir, menekşe'nin kokusunu hissetti Mai. Acı olan şuydu. Menekşelerin kokusu olmazdı ki! Neydi peki bu koku, buram buram kokan, burun sızısı olan şey, neydi. Cennetin kokusu olur muydu, bu kadar huzur veren, bulutlar üstüne seren bu koku can yakardı, can yaktırırdı. İnsan rüyasında, koku duyar mıydı sahi? Uykusunda konuşurdu bazen,
"Götür bu kokuyu, sevmedim. Fazla güzel." dedi. Kaşları çatılmış, dudakları bükülmüş şekilde. Uyanmaya niyetlendi.

    Gözlerini hızlıca açan kız, burnunda ki kokuyu hala duyumsuyordu. Ne saçmalık ama hepten delirmişti işte. Ne olacaktı başka zaten, delirmemek işten değildi. Ellerine takılan paçavraya öfkelendi homurdanıp. Dün aklına gelmiş ve kocaman bir yuh çekmişti, evlenmişti. Gözleri kocaman olurken, yumruklarını sıktı hırsla. Üstünde ki elbiseden kurtulmak istedi ama elbiseleri salonda kalmıştı. Kalkıp odasından çıktı sessizce. Mahir'i görmek istemiyordu şuan.

    Mahir gördüğü güzel rüyalar ile erkenden uyanmış, mazlum misali başını, çift kişilik yatağının ucuna dayayıp gülerek hayaller kurmaya devam etti. Aklında milyonlarca senaryo vardı, hepsinin sonu sevgi ile bitiyordu. Hepsinin sonunda, sarılıp uyumak vardı Mai'sine. Utangaçça sırıtırken,
"Ah be şekerparem, kavuşur muyuz bir gün?" dedi fısıltı ile.

   Yan taraftan gelen kapı sesi ile, kızın uyandığını anlayan adam, görmek arzusunu bastıramayıp ayağa kalktı derhal. Hala, nikahlığı vardı üzerinde. Gömleğini, pantolonunun içine sıkıştırıp, saçlarını elleriyle taradı. Yüzünde ki gülümsemeyi sildi. Sanki dün gece, hıçkıra hıçkıra ağlayan kendisi değilmiş gibi. Biraz ses yaparak kapısını açıp, kızı aradı badem gözleri. Salonda aranan kızı görünce, müthiş bir şüphe kapladı içini. Ne arıyordu ki şimdi. Ya giderse korkusu oluştu içinde, dün de hali hal değildi kızın.

    Telaş yapan yüreği pır pır atarken,
"Günaydın!" dedi korkusunu gizlemeyen sesiyle. Mai, kendisine yaklaşan adamın adım sesleri ile,
"Kıyafetlerimi bulamıyorum Mahir. Günaydın." dedi mahçup sesi ile. Adamı da üzmüştü yok yere. Oysa kendisi de kabul etmişti evlilik işini. Peki bu kadar ağır gelen, öfkelendiren, ağlatan şey neydi Mai'yi? Elbet dedi içinden, böyle olsun istemezdi. Kimsesiz, sahipsiz, sevgisiz. Başı yerde, ellerini önünde birleşmiş öylece düşünüyordu, kendini izleyen adama kör şekilde.

    Mahir, tebessüm ile süzdü kızı. Bir kadın nasıl böyle güzel ve kusursuz görünebilirdi ki, nasıl masumdu şuan. Ellerini cebine yerleştirdi sıkarak, Mai'yi koklamak ister gibi, tüm havayı ciğerine çekti başını hafif eğip. Gözlerine şuan baksa kız, anlardı sevdasını öyle bir anlardı ki. Toprağın damlaya kavuşmuş hali gibiydi Mahir'in gözleri, öyle kucak açmıştı görsün diye. Toparlandı hemen adam,
"Yatak odasında eşyaların. Oraya koymuşlar dün, sen giyin. Ben ekmek alıp gelirim şimdi." deyip evden çıktı.

Benden Evvel ~ (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin