-Şebnemin Ağzından-
Kapıdan hızla içeri girdim, Arda korkuyla az önce öpüşür vaziyette ikisini bastığım kıza baktı ve sonra bana döndü. Aldatılmış olabilirim, ama bu yüzden aglamak prensiplerime aykırı. O yüzden gayet sakince karsımda duran iki gerizekalının üzerine doğru bir adım attım.
Arda: Şebnem açıklayabiliri-
Şebnem: Dinliyorum diyerek tebessüm ettim ve ayağımla ritim tutup kollarımı göğsüm artında birleştirdim.
Arda: Şey, yani...
Sesli bir kahkaha attım. İkiside bu tepkileri beklemiyordu. Onları karşımda morartmak çok hoşuma gitmişti. Bana agzı açık bakan iki salağa doğru bir adım daha attım
Şebnem: Bu durumu açıklayabileceğinizi sanmıyorum Arda bey.
Yanda duran esmer kız bana doğru gelip elini omzuma koyarak ağzını yaya yaya lafa başladı
X : Şebnemciim erkeğini elinden almam mı hoşuna gitmedi canııım?? diyerek güldü. Şuan bu kızı parçalamamam için bir sebep yok aksine dövmezsem ayıp olur. Omzumda ki eline yan gözle bakıp elini hızla tutup çektim. Upss çok hızlı olmamla geriye doğru sendelemişti. Arda bize korkuyla bakıyordu, o beni tanıyordu ve simdi neler yapıcağımı iyi biliyordu. Bu arada demin az kalsın yere düşücek olan kızımız Beste korkuyla geriye doğru gitti. Topuklu ayakkabımla üstlerine doğru bir adım atıp işaret parmağımla Besteyi gösterdim
Şebnem: Kavga etmeyelim demiyorum, sadece seni parçalamak zorunda kalmayayım diyorum!
Bu lafımın üzerine kızın koyu kahve saçlarına elimi attım
Beste: Saçımı bır-
Şebnem: Ne güzel saçların varmış. diyerek hızla saçını elime dolayıp çektim
Ağzından ufak bir inleme çıkınca arda bize doğru gelip konuşmak için agzını açtı. Elimle dur işareti yapıp onu engelledim ve tekrar Besteye döndüm
Şebnem: Upss! Canım kusura bak, bile bile yaptım. Kahkaha attım, ve sonra yüzümden tüm tebessümümü silip ciddi bir ifade takındım. Değişen ruh hâlim onları korkutuyordu, buna eminim. Beste denen gerizekalıyı omzundan itip ardanın dibine gittim, o kadar yakındık ki nefesini yüzümde hissediyordum, gözlerine baktım. İçimde garip bir şey hissettim. Uğruna İstanbula geldiğim sevgilime karşı hiç bir şey hissetmiyormuşum gibiydi, bir yabancı gibi. Koyu kahve gözlerine biraz daha bakarsam aglayabilirdim ve kendime bunu yapmaya hakkım yoktu. Belkide onu gerçekten sevmemişimdir, olamaz mı? Bu düşünceleri kafamdan atıp tenimizin birbirine değmemesine dikkat ederek kulağına eğildim ve fısıldadım
Şebnem: Umarım yapacaklarım, bedenine ağır gelmez. dedim ve nefesimi üfledim. Şuan içinin ürperdiğini yemin edebilirim. Yavaşça geri çekilip ikisinede bakmadan kapıdan çıktım. Yüzüme vuran rüzgar beni delip geçiyordu, hissizleşmiştim. Ama unuttukları bir şey vardı. Ben Şebnem Gürsoydum !-Kainatın Ağzından-
Almillayla şakalaşırken telefonumun sesini duydum, kalkıp telefonumu elime aldım. Yabancı bir numaraydı, kimdi acaba? Ah bak aklıma ne geldi. Kim olduğunu anlamak için telefonu açabilirdim. Aptal Kainat!
Kainat: Alo?
Can: Alo, Kainat?
Kainat: Buyrun benim?
Can: Ben Can, şey rahatsız etmedim umarım.
Dişlerimi dudağıma geçirdim, aramıstı. Holleeeeeey!
Kainat: Ah, hayır rahatsız etmedin.
Can: Im şey nasılsın?
Kainat: İyiyim sen?
Can: Tesekkurler, ben sana bir sey sorucaktım.
Kainat: Dinliyorum?
bir süre cevap gelmedi kaşlarımı kaldırıp bekledim.
Can: Bu akşam iki arkadaşımla bir şeyler içmeye gidicez gelmek istermisin?
Kainat: Ben, şey aslınd-
Can: Lütfen, bana bir borcun olduğunu söylemiştin? Hem, seni görmek istiyorum.
Biraz düsündüm, kızlarla gidersem bir sakıncası olmazdı herhalde?
Kainat: Peki o zaman iki arkadasım gelebilir degil mi?
Can: Tabii, adresi at saat sekizde sizi almaya geliriz. Görüşürüz Kainat.
Kainat: Görüşürüz Can.
Telefonu kapatıp hemen Almilanın yanına koştum haber vermem gerekiyordu, zaten o anda Şebnemde eve gelmişti.~ 1 Saat Sonra ~
-Şebnemin Ağzından-Bir saat boyunca Kainat ve Almilla başımda gitmemiz için dırdır ediyordu.
Biri beni kurtarsııın burdan.
Kainat: Ya Şebnem bugün o Arda denen herif yüzünden üzülmüşsün, gel işte kafa dağıtalım
Bogazımda gıcık yapmış gibi öksürdüm
Şebnem: Üzülmedim ki ben.
Almilla: O zaman gitmemek icin sebebimiz yok diyerek güldü
Şebnem: İyi madem gidelim
Kainat: Sizi seviyoruuum, hadi gidip giyinelim.~Saat 17:40~
-Şebnemin Agzından-
Odama gidip dolabımı açtım bir süre sonra dolabımdan göğsümün hemen altında biten göbeyı açık askılı tisort siyah dar etegimi çıkardım üzerime giyip siyah topuklularımı ve siyah el çantamı kaptım düzleştirdiğim saçlarımı sol omzumda birlestirip saldım. Kırmızı rujumuda sürüp son kez aynaya baktım. Muazzamsın Şebnem Gürsoy!Almillanın Ağzından-
Pembe, yesil çiçek desenli kolsuz tisortum ve uzun su yeşili eteğimin altına pembe dolgu topuklarımı giydim saçlarımı tepeden topuz yapıp bir kaç buklenin tokadan bağımsız yüzüme düşmesine izin verdim ve cicekli bir bandanayı basima taktim pembe uzun zincirli cantamı kapıp odamdan çıktım-Kainatın Ağzından-
Beyaz dantel elbisemi giyip saçlarımın su dalgalarını bıraktım pembe tonlarında makyajımı yapıp mavi ince topuk ayakkabılarımı giydim az kalsın unutuyordum. Mavi el çantamı alıp odamdan çıktım.-1 Saat Sonra-
~Şebnemin Ağzındna~
Can iki erkek arkadaşıyla birlikte gelmişti birinin adı sanırım Özgür diğeri ise Selim. Özgür iyi çocuktu, deminden beri Almilla ile içip dans ediyorlardı sanırım sarhoş oldular. Ahaahhaa neyse. Kainat ise Can ile sohbet ediyordu. Selim denen yakışıklı denile bilecek seviyede tipe sahip cocuk surekli bana bakıyordu. En sonunda izin isteyip tuvalete gitti. Neyse bende gitsem iyi olucak başım çatlıyor müzikten.
Şebnem: Kainat ben lavobadayım. Basıyla beni onayladı. Tuvaletlerin oldugu dar kolidora yoneldim o anda birinin telefonla konusmasına sahit oldum. Selim denen cocuga aitti bu ses. İste simdi oldu ;))