ALPERBir peri kızının güzelliğini almış gibiydi. Gök mavisi nişanlığın içinde bir peri kızı gibi görünüyordu. Onu evinden almaya gelmiştik. Araba konvoyu Miray'ı evden çıkarmamı bekliyordu. Yaşımız ciddi hareketler için erkendi evet biliyorum 22 yaşındaydık . Çocukluğumuz beraber geçmişti. O zamandan bu yana herkes bizi yakıştırırdı. Küçükken yapılan şakalar gerçek oluyordu. Bu kadar erken hareket etmemizin nedeni Miray'ın babası hasta olması ve annesinin yaşlı olmasıydı. Kızlarını mürvet olayına girişmişlerdi. Zaten ilerde evleneceğiz o zaman yavaş yavaş ciddi hareketlere başlayalım kafasına girmiştik. Şu an da nişanımızı kutlayacaktık. Mirayı evden alıp koluna girdim. Merdivenlerden inerken apartman kapılarından insanlar çıkıyor, camlardan bize bakılıyordu.
-Erkenden kaptım seni Alper.
-Ben çok şanslıyım sana geç kalmadığım için.
-Alper seni seviyorum. Hiç ayrılmayalım.
-Seni hiç bırakmayacağım.
Dakikalar sonra nişanın olacağı yere ulaştık. Biz gelin ve damat odasında bekliyorduk. Bizim zamanımız gelmiş artık davetlilerle buluşma zamanıydı. Yine kol kola girdik ve uzun koridorda yürümeye başladık. Işıklar,müzikler salonu dolduruyordu. Herkes bizi alkışlarken Mirayın babasını fark ettim. İki tane adamla hararetli konuşuyordu. Adamlar salondan çıktı. Miray'ın babası da koluna başının üstündeki teri silip dışarı çıktı. Ne oluyor orada ? Dans müziğimizin çalmasıyla Miray'ın elinden tutup kendime çevirdim. Birbirimize bakarak dans ediyorduk. Gözlerimi elimde tuttuğum en değerli taştan çekemiyordum. O benim bu dünyada gördüğüm tek kadındı. Ufacıktım ona karşı olan duygularım başladığında. Kulağıma bir şeyler söylüyordu ben ise onun karşısında içmeden sarhoş oldum. Şarkının bitimine yakın yüksek bir ses duyuldu. Ardından kulakları delen bir ses. Etrafa baktığımda aynı adam elinde silah Miray'a doğrultmuştu. Miraya baktığımda kollarıma yığılmıştı. Mavi elbisesi saniyeler içinde kırmızıya boyandı. Sonrası yok. Yoktu işte. Sesler koşturmalar hızla aktı gözümün önünden. "Miray"diye fısıldadım. Üzerime kanı akıyordu. Sevdiğim kızı kanı üzerime akıyordu. "Alper" diye fısıldadı. "Miray beni bırak. Hani söz vermiştin" gözlerini açık tutmakta zorlanıyordu. "Miray kapama gözlerini" O yeşil gözleriyle bana son kez bakıp kapandı.
🗓️🗓️🗓️🗓️🗓️🗓️
Günler geçmişti. Mirayı toprağa vermiştik. Benim güzel kadınım şimdi toprağa aitti. Onun yanına gidene kadar bu toprağın üstünde hayat yoktu bana. Cenazesine bile gidemedim ona son kez dokunamadım. Vurulduğumu o an fark edemedim ama ben de yaralanmıştım. Ben kendime gelene kadar beni hastanede tutup Miray ölmedi diye kandırmışlardı. Kendime zarar vermemden korkmuş. Bundan dolayı aileme çok kızmıştım. Sevdiğim kızın mezarında acımı yaşamama izin vermediler. Uzun bir süre onları görmek istemiyordum.Hastaneden sonra Mirayla kaldığım eve geçip orada yaşamaya başlamıştım ki yaralarımın enfeksiyon kapmasıyla hastanelik olana kadar. Annem ağlayarak yalvarınca mecbur eve dönmek zorunda kaldım. Bana "beni de mi toprağa koymak istiyorsun"dediği anda onun için eve dönmek zorundaydım. Bu evde yaşayan , cam kenarında sadece su ile beslenen çicekten bir farkım yoktu. Ben hem oyun arkadaşımı, hem sevgilimi ,dostumu, sırdaşımı ve geleceğimi kaybetmiş biriydim.
ALEYNA
-Bu ev nasıl Aleyna beğendin mi ?
-Güzel abla burası olsun.
-Peki tutuyoruz.
Boş odalara bakarken bu evimizde anne ve babamıza ait yatak odası olmayacağı aklıma geldi. Bir anda ağlamaya başladım. Hava almak için camdan bakacağım anda ablam gelip sırtımı sıvazladı.
-Aleyna yapma ablacım böyle lütfen beni de üzüyorsun.
Ablama sarıldım. Tek ailem o kalmıştı. "Abla bu evde annemin yemek kokuları babamın sesi olmayacak"dedim. Ablamda ağlamaya başlayınca gözyaşlarını sildim. "Ağlama benim yüzümden"dedim. Yanağını öptüm. O da beni öpüp "sen de ağlama ki ağlamayayım. Anlaştık mı ?" Dedi. Kafamı salladım. Belki iki kadın olarak hayat bizi zorlayacaktı ama biz babamızın kızıydık. Biz bütün gücümüzü , cüretimizi ondan almıştık. Sevgi dolu kalbimizi de annemizden almıştık. Onlardan bize geçen her şeyi bize yaşatmak düşüyordu. Hayat bundan sonra eksik olacaktı. Onların eksikliğini kapatmak mümküm değildi. Bu acı kimsenin üzerine atamazdım. Ne kendimi suçlayabilirdim ne ablamı ne de eniştemi. Kısasa kısas istiyordum içimde tutamıyordum acımı. Annem ile babamın kim nefesini kestiyse onlarında nefesi kesilmeliydi. Eniştem söz verdi bana ve ablama. Toprağı kurumadan annem ve babamın katili de o mezarı tadacaktı. Eğer onları bizden koparmasalardı acım bu kadar kin dolu olmazdı. Ablam bundan dolayı canına kıymak istedi. Bir de ablamı kaybedecektim. Yok asla kaybedemezdim.
Annem ve babamın katili , eniştemin düşmanlarıydı. Eniştem mafya gibi legal işleri olduğunu sanmıyorum. Amaçları ablamı öldürmekti. Dün gibi aylar geçmesine rağmen dün gibi.....
💭💭💭💭💭💭💭
O gün ablamın aracının altına bomba koymuşlar, amaçları ablam üzerinden eniştemin canını yakmaktı. Bir pazar sabahı ailecek pikniğe gidecektik. Bahar yüzünü yeni yeni gösteriyordu. O kadar ısrar ettim ki babam dayanamayıp teklifimi kabul etti. Piknik sepetini , yiyecekleri , bütün gereken şeyleri arabaya taşıyorduk. Ablam anahtarı babama vermişti. Babam ve annem arabaya binmişti. Ben de son kalan poşetleri indirmeye çalışıyordum ama üç ağır poşet bileğimi acıtmıştı.
Eski bir aile apartmanında yaşadığımız için asansörde yoktu. 8.kattan 4.kata zor indim. Bileğim çok acıdığında ablamı aradım. Üçüncü çalışta açtı.-Aleyna in artık seni bekliyoruz
-Abla bileğim çok fena yardım etmeye gelsene.
-Sadece üç poşeti mi taşıyamadın Aleyna .
-Abla ya siz hafif olanları alıp indiniz demek ki bana ağır olanlar kaldı.
-Tamam bekle geliyorum.Telefonu kapattığında bir iki dakika sonra apartmanda sesini duydum. Gelip poşetin iki tanesini alıp aşağı inerken bir anda koca bir ses duyuldu. Koca diyorum sanki sesin bir görüntüsü vardı. Ablamın yüzüne baktım o da bana bakıyordu. İkimizin aklından aynı şey geçiyordu. Eminim aynı şey. Elimizdeki fırlatıp "Anne , Baba" diye bağırıyorduk. Merdiven yoktu sanki ayağımın altında daha düz bir yoldu sanki. Apartmandakiler de çıkıyordu dışarı onları iterek çıkıyorduk dışarı. Çünkü insan belayı , acıyı o an hissederdi . Biz de hissetmiştik. Dışarı çıktığımızda araba , artık araba değildi bir alev topuydu. Yanına koşmaya çalışıyorduk ama ablamı ve tutan komşular vardı. O günden beri onları aklımdan çıkaramıyorum. O anı.
Ailemin yanışını izledim. Kalbim benim soğuyamazdı. O adamlar bunun bedelini ödeyecekti. Ablamı yanıma çağırdığım anda adamlar ablamın çıktığını görmemişler teselli bulduğum tek şey buydu. O hayattaydı.
Bir kaç ay sonra eniştem adamları ve onlara bu emri veren adamı bulmuştu. Eroin ticareti yapan bir adammış , bizim ki adamın işine taş koymuş. Önce mallarını bok edip sonra ihbar ettirmiş. Adamdan bunun acısını çıkarmak için bizi kurban seçmişti. İnsanlara zehir saçacaktı geçen gün bir arkadaşımı madde bağımlılığından kaybetmiştim. Eniştem bir çok insanı kurtarmak uğruna annem ve babamı belki de ablamı kaybedecekti. Bunun için ona kızamazdım elbette o ailemizi her türlü kötülükten korudu. Kötü bir adam asla değildi. Eğer böyle olacağını bilseydi kendine sıkardı ama asla annemin ve babamın canına zarar gelmesine izin vermezdi. Biliyorum ama annem ve babam cennetteydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON-BAHAR
RomanceHER AŞK SINAVA TUTULUR. Seni ilk gördüğüm anda senden deli gibi kaçmak istedim. Biliyordum ki senden sonra hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı. Ben güneşini kaybetmiş bir adamdım yada öyle sanıyordum. Yalancı güneşe kanıp yaşamaya çalıştım , o gün...