quatre

742 149 67
                                    


Soğuğun insanı ürperttiği Seul sokakları ilk defa özgürlüğünden sarhoş olmuş bir bedeni taşıyordu: Pierre.

O gece onun için öyle olağanüstüydü ki. Öyle bir mutluluk ve yeni bir yaşam isteği çökmüştü ki üzerine.

O adam, karşısında duruyor. Gözlerine bakarken şarkısını devam ettiriyor.

Ve içten içe merak ediyor. Bu soğukta üstünde incecik bir gömlekle bu çocuğun ne yaptığını.

Neden böyle saf bir güzelliğe sahip olduğunu. Her rüzgar estiğinde üstüne yapışan gömleğinden belli olan belin nasıl böyle ince olduğunu. Bu kusursuz vücut hatları ve yüzün bir insanı nasıl bulduğunu.
Kim olduğunu ve adını.

Şarkıyı söylerken sözlerin ağzına dolanmaması için büyük bir savaş veriyordu. O parlak gözler üstüne bir düğme gibi ilikliyken bu oldukça zordu.

Nihayet şarkısını bitirdiğinde derin bir nefes aldı ve etrafındaki alkışlara gülümsemeye çalıştı. Genç çocuk alkışlamıyordu, sadece orada durmuş gülümseyerek müzisyene bakıyordu.

Normalde bu şarkıdan sonra gidecekti. Hava gittikçe soğumuştu ve saat geç olmuştu, ev arkadaşı da geç kalınca onu merak ediyordu. Ama gidemedi.

O an parlak gözlerin esiri olmuş gibiydi zaten. Gitmek istese de gidemezdi ki, gitmeyi hiç mi hiç istemiyordu.

İçindeki önlenemez merak büyüyor ve büyüyordu.

Bu çocuk kimdi?

Onu mutlaka görmüş olması gerekmez miydi? Üstündeki kıyafetlere, vücudundaki özene bakınca onun önemli biri olduğu hissine kapılmıştı.

Yeni çıkış yapmış bir idol falan olamazdı değil mi? Ya da belki bir modeldi?

"Bayım, sizden bir şarkı isteyebilir miyim?"

Pek de büyük sayılmayan bir kızın ricasıyla birbirine kenetli gözler ayrıldı ve Taehyung zorlukla kıza baktı.

"Tabii, biliyorsam elbette söylerim."

Kız sevinçle ellerini çırpıp şarkının adını söylemiş ve Taehyung şarkıyı bildiğini söyleyince sevinci ikiye katlanmıştı.

Taehyung ne yaptığının farkında değildi. Şarkı söylüyor, ona gülümseyen yüzlere gülümseyerek karşılık veriyor, her zamankinden daha fazla dolan fötr şapkasını görmüyordu sanki.

Etrafta dolanan gözleri çok geçmeden aynı bedene çevriliyordu. Beyaz tende soğuktan oluşan tek bir kızarıklık bile görmemek onu hayrete düşürüyordu.

Kat kat giyinen insanlar akan burnunu siliyor ve kıpkırmızı burunlarıyla onu izliyordu.
O çocuk ise orada gömleğiyle duruyor, mermer gibi teniyle ona bakıyordu. Elleri titremiyor, burnu kızarmıyor, gözleri soğuktan dolmuyordu.

Tüm ihtişamıyla onun gözlerine dikkatle bakıyor, hafifçe gülümsüyor ve bir hayaletmiş de kaybolacakmış gibi geliyordu Taehyung'a.

Ancak şarkı bittikten sonra etrafa yeniden bakabilmişti. Etrafındaki kalabalık azalmıştı. Saat çok geç olmuştu.

Gitmeliydi.

Ama gitmek her zamankinden zordu bu sefer.

Beklenti dolu gözler ona çevriliyken çok zordu hem de.

Etraftakilere bakmak istedi ama yapamadı. Kitlenmiş gibi genç çocuğa bakmaya devam ederken konuştu.

"Sadece son bir şarkı söyleyebilirim."

pierreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin