trois

759 147 51
                                    


Yeni bir gün doğmuştu. Bugün güneş kendini göstermişti ve bu yüzden cadde daha neşeli gözüküyordu.

Lou'nun getirdiği taze kruvasanlar dükkanın içini hoş bir kokuyla dolduruyordu. Her zaman taktığı uzun küpeleri ve siyah eteğinin üstünde duran belindeki büyük kemer onu çok zarif gösteriyordu.

Bugün her şey Pierre'e daha güzel geliyordu.

Nedeni belliydi, o sokak müzisyeni o geceden beri, 3 gündür aynı saatlerde geliyordu. Bu yüzden Pierre yavaş yavaş eski haline dönüyordu. Yavaş yavaş her şey iyileşiyordu gözünde.

Estee'nin elbisesi ona daha oturmuştu sanki, Marie daha kibar, Axel daha neşeli, Jeremy sevecendi.

Lou'nun koyu kahve kısa kesim saçları çok güzeldi. Her gün sorunu yokmuş gibi yapıp geceleri gözlerini silerek dükkandan çıkması güzeldi. Ağlarken bile kıvrılan dudakları güzeldi.

Madam Babette'nin dükkanda açtığı fransızca şarkılar güzeldi. Ve taktığı tüylü şapkalar da. Hoş aksanıyla Lou'ya "canım" demesi güzeldi. Pierre'e bakarak gülümsemesi güzeldi.

Ve en önemlisi, o adam güzeldi.

Söylediği şarkılar, derin sesi ve gitarın tellerinde gezinen parmakları güzeldi, giydiği bol gömlekler güzeldi. Biri durup onu dinlediğinde parlayan gözleri güzeldi. Kulağına taktığı gri halkalar güzeldi. Parlak saçları güzeldi. Başlı başına güzeldi.

O kadar güzeldi ki Pierre'i umuda bağlıyordu.

"Canım, üniversite ve işi beraber götürürken zorlanmadığına emin misin?"

Pierre'i düşüncelerinden ayıran Madam ve Lou'nun konuşmalarıydı.

"Evet, madam. Dersim olduğunda izin veriyorsunuz zaten." diye yanıtladı Louisa gülümseyerek.

"Tabii ki izin vereceğim. Eğitimin her şeyden daha önemli. Eğitimini tamamladıktan sonra burayı sana emanet etmek istiyorum, eğer bana bir şey olursa tabii."

"Tanrı korusun, henüz çok gençsiniz. Lütfen böyle konuşmayın." dedi Louisa gerçek bir telaşla.

"Ne olacağı belli mi olur, canım. Olur da bir gün buradan gidersem içim rahat edecek."

Louisa bir kez daha böyle konuşmamasını ondan rica ederken oldukça samimiydi.

Genç kız moda tasarım öğrencisiydi. Madam'ın bu konuda ona desteği tamdı. Dersi olduğunda izin isterse bir dediği iki edilmiyordu.

Ayrıca dükkandaki bazı kıyafetleri Lou, kendi elleriyle tasarlamış ve dikmişti. Şimdiden işinde oldukça gelişmişti. Madamın arkadaşları, umut vadeden bir hanımefendi olduğunu söylüyordu.

Mankenler de ona inanıyordu. Günün birinde çok iyi bir tasarımcı olacaktı.

Eh ama bu şimdi dükkanı paspaslamamasına engel değildi.

Madam Babette dükkanı her zamanki gibi erken bırakmıştı. Lou kapanış saatini beklerken cama yakın yerdeki beyaz tekli koltuğa oturup dışarıyı seyre dalmıştı.

Aksanlı bir şekilde ninni benzeri bir şarkıyı mırıldanıyordu ki aniden durdu ve yüzünü ellerine kapattı.

Mankenler onun neden durduğunu merak etseler de onu göremedikleri için nedenini anlayamadılar.

Genç kız ses çıkarmadan ağlıyorken ellerini yüzünden çekip gözlerini silmeye çabaladı ama yaşlar tazelendi. En sonunda hepten sessizlikten vazgeçti ve dükkanın ıssız olduğu bu saatlerde hıçkırarak ağlamaya başaldı.

pierreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin