1 YIL ÖNCE, EYLÜL 2019
Terli saçlarımı geriye doğru itti. Eliyle çenemi yukarıya kaldırmış, bir sağa bir sola döndürmüştü. Sanırsam yüzümde bir yaralanma olup olmadığını kontrol ediyordu. Bir şey olmadığını öğrenmiş olacak ki bıraktı. Kafam bitkinlikle göğüs kafesi hizama düştü.Üst dudağımı dişleyerek baygın bir şekilde kafamı kaldırdım ve bum;
Babam.
Bakışlarımı kaçırdım.
Bana, yüzümü buruşturmama sebep olacak kadar boktan, endişeli bir ifadeyle bakıyordu. Hemen ardından aklına bir şey gelmiş olmalı ki arkasına döndü. Endişesinin bana karşı olmadığını ilk başta sansam da, sonrasında tekrardan bana dönmüştü.
Kısık ve iç karartıcı yüzümü inceledi, elini arka poposunun cebine soktu. Cebindeki yara bandını aldı.
Cebinde neden yara bandı vardı?
Kömür kokan ellerini kaşıma doğru yaklaştırdı. Yapışkanın bir kısmını çıkarıp yere attı, diğerinin ambalajını kaşıma yapıştırdıktan sonra çıkardı.Tek tek yaptığı şeyleri izlemek keyif vericiydi,
Şaka yapıyorum.Fazlasıyla yavaş bir şekilde, gözlerimin içine baktı ve baktığı gibi kaçırdı.
Sanırım ilk defa beni böyle görmüştü. Bu halde olmam, sanki onun suçu değilmiş gibi.. Ona sinirliydim, o kadar şey içinde beni tek başıma bırakıp kaçmıştı.
Boğazımın kuruduğunu hissettim, ağzımda acı bir tat vardı. Boğazımı temizleyerek, baygın ve son derece bomboş gözlerle etrafı inceledim. inceledim ama, sanırsam bir koridordaydım. Gözümü okşayarak, hafifçe esnedim. Fazla esnemiş olmalıyım ki kaşımda hafif bir sızlama olmuştu. Gözlerim de bu rahatsız edici sızlama yüzünden dolmuşlardı.
Çapak olucaktı..
Yavaşça kafamı kaldırdım.. başım zonkluyordu bu sebeple biraz berbattım, tamam yeter...Kafamın üstünde gezinen yıldızlara baktım. Hepsi parlaktı ve bir tanesinin 6 tane köşesi olduğuna yemin edebilirdim.
Ya da.. Şizofreni belirtilerim olabilirdi.
Yani sanırım..
Yüzümü buruşturarak tuz tadında olan tükürük salgılarımı yuttum. Kusacağımın bir işareti olduğunu sanıyordum. İnleyerek kafamı omzuma yasladım. Birazcık ta başım ağrıyordu.
Tamam, bunu söylemiştim. Ana Zihnim benimle oynuyor sürekli bunu bana hatırlatıyordu.
Kaşlarımın altından babama baktım. Buruşmuş ellerini yırtık pantolonunun içine koymuş bir şey arıyordu. O sırada beni izliyor, delirdiğimi düşündüğünü hissediyordum.
Çünkü ben ona göre tam bir beceriksizdim.Aradığı şeyi bulamamış olacak ki diğer cebine baktı ve bulduğunu sandığım zafer sırıtması, sakallı yüzünün garip bir hal almasına sebep olmuştu.
Babam tipsizdi ve ondan nefret ediyordum.
Gözlerinin parladığını gördüm. Alt dudağını kurnazca dişlemiş sarı dişlerini sergilemesine sebep olmuştu. Yüzüm gerilmişti, buruşmamak için..
Ardından gözlerini kapatmıştı. Ellerimi bitkin bir ifadeyle soğuk zemine bırakmış, yaklaşık 1 dakikadır omzumu yasladığım başımı kaldırmıştım. Bulunduğum yer çok sıcaktı ama zemin bir kar kadar soğuktu. Ufak tefek mırıldanmanın ardından kurumuş dudaklarımı nemlendirdim.''Baba..''
Endişeli gözleri bana dönmüş ve yüzünü buruşturmuştu. Ardından eğilmiş ve bana doğru yaklaşmıştı. Küçük bir pakette naylon suyun jelatinini açıp, bana uzattı.
Büyük bir muhtaçlıkla suyu içtim. Dibini gördüğümde, sıkkınlıkla yere fırlattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•ÖLÜM kokan ADAM•{+18}
Mystery / Thriller+18 sahneler vardır. Yaşı tutmayanlar okumasın. "Sakın nefes alma." Dedi boğucu ve korkunç sesiyle.Oysaki en başından beri yaptığım tek şey buydu.. Tüm hakları saklıdır.