Gözlerin Gözlerime Deyince

101 4 2
                                    

     ''Arkadaşlar burası da 2 gün boyunca kalacağımız kamp alanıdır, 4'lü gruplar halinde ayrılın ve çadırıdınızı kurmaya başlayın'' diyen Murat hoca yavaşca uzaklaştı. Ben Emre Yasin ve Hüseyin aynı çadırda kalacaktık çadırlarımızı zar zor yaptık ve gece için çalı , çırpı toplamak için uzaklaştım biraz hem kafam dağılırdı hemde vakit geçerdi. O sırada hava kararmaya yakındı ordamın derinliklerine gittiğimde etraf iyice kararmış ve tedirgin olmuştum aklıma telefon ile Emre'yi aramak geldi ama nalet olası telefon çekmiyordu. Muhtemelen çok uzaktaydım ve kaybolmuştum uzaktan gelen bir ses dikkatimi çekti ve yavaş adımlarla o sese doğru yürümeye başladım , korkmuştum biraz ama sanki biri ağlıyordu orda ve bu bir kız olmalıydı. Çalıların arkasına geçtim ve kafamı yavaşca kaldırdım. Ahh! Bu manzara karşısında şoktaydım gerçekten bu kişi Sena idi. Ama ne arıyordu ki burada belli ki oda kayboldu ve korktu ağlamaya başladı. Onu iyice korkutmamak için gür bir ses ile ''Sena.....Senaa....Sena...Ordaysan ses ver.... '' diye bağırdım. Korkmuş hali belliydi ki beni görür görmez ''Burdayım, Enes çok korkuyorum yardım et lütfen çalı çırpı toplamak için çıktım ve gecenin karanlığında kayboldum'' derken sesinde ki korkuyu ve endişeyi hissedebiyordum. Buna hazır değildim olamaz! Sena koşarak yanıma geldi ve sarıldı omuzuma başını koyduğunda hıçkıra, hıçkıra ağladığını anlıyordum. Elim ne kadar çekinsede bende karşılık verip teselli ettikten sonra saçlarını okşamaya başladım. Gerçekten o ağlarken benim canım yanmıştı, yavaşca kafasını kaldırdım ve elimi yanaklarının üzerinde birleştirip ''Bak, ben yanındayım geçti korkmana gerek yok birazdan kamp alanına gideceğiz'' diyerek teselli etmeye çalışıyordum, ama sakinleşmiyordu Sena elimin tersiyle gözyaşlarını sildim ve o gözler... Masmaviydi, adeta deniz gibi koyu gökyüzü kadar sonsuzdu insanın baktıkca bakası geliyordu. Şimdi bir sorun vardı nasıl kamp alanına dönecektik, bende kaybolmuştum aslında ama Sena korkmasın diye onu aramaya geldiğimi söyledim. Sena çok korkuyordu bu kadar asabi ve sakin bir kızı bu halde görmek beni hayrete düşürmüştü gerçekten. Derken ilerde bir ışık gördüm, galiba kampa yaklaşmıştık tam emin olamıyordum ama bunu Sena'ya beli etmedim yavaş, yavaş yürüyordum Sena ise arkamdan dikkatli adımlarla geliyordu. Evet , evet kampa gelmiştik hemen koşarak Murat hoca'ya sarıldı ve ağlamaya başladı Sena yüzündeki korku çok vahimdi. Bende yorulmuştum ve çadıra girdiğimde Emre telefonla konuşuyordu, bana git diye işaret etti bende gitarımı aldım ve yavaşca uzaklaştım oradan. Hava kararmış olduğu için ateş yakılmıştı ve etrafında oturan arkadaşlarım vardı. Kendime bir puf alıp Hüseyinin yanına oturdum, Sena ise Murat hocanın yanında başını Murat hocanın boynuna yaslamıştı. Çok durgundu hala olayın etkisindeydi galiba. Ayla hanım bulunduğumuz yeri anlatıyordu, kuralları ve yapmamız gereken şeyleri. Bu konu karşııklı soru, cevap şeklinde bir saati aşkın şekilde sürdü. Artık herkesin canı sıkılmıştı. Benimde tabiki Hüseyin kulağıma yanaşıp ''Kardeşim Sena sana bakıyor haberin olsun'' dedi ama benim içimde heyecandan midemde kelebekler uçuşuyordu sanki. 

     Ayla hanım bana dönerek'' Enesciğim hadi gitarını çıkart ve şu ortamı biraz neşelendir'' dedi gülecen bir tavır ile, ''Ben mi'' diyerek şaşırmış bir tavırla çıkıştım ama birden herkez '' Enes, Enes, Enes'' diye bağırınca kaşlarımı yukarı kaldırarak kabullendim bu durumu. Sırtıma bir elin dokunduğunu hissettim ve kafamı çevirdiğimde o kişi Murat hocaydı onu o durumda gördüğümde çok şaşırmıştım gerçekten. Elinde bağlama vardı. '' Eşlik edebilirmiyiz Enesciğim'' dedi gülerek bende çekinerek '' Tabiki hocam buyrun'' dedim. oturdu ve bağlamasını kılıfından çıkarttı çok şaşırmıştım bu durum karşısında, sadece ben değil tabiki bütün öğrenciler benim durumumdaydılar.


        '' Ne söyleyeceğiz Enes?

       ''Müzik seçimini size bırakıyorum Hocam siz ne derseniz o olsun.''


        ''Pekala. Şu Metrisin önü bir uzun alan türküsünü biliyomusun?''

Bu Annemin en sevdiği türküydü ve her dinlediğimde gözlerim dolardı, uzaklara dalmıştım birden '' Biliyorum hocam, çok sevdiğim bir türküdür.'' dedim tebessüm ederek. ''Hadi o zaman başlayalım''


       Bağlamanın teline dokundu her vuruşta aklıma o yaşadığım olaylar geliyordu. Ve bu parçayı duygulanmadan okumamam lazımdı o kadar arkadaşım varken ağlayamazdım. Güçlü olmalıydım.


                   Murat Hoca gür bir sesle girdi türküye;

Şu metrisin önü bir uzun alan

Bir tek seni sevdim gerisi yalan

Senin hasretindir hücreme dolan

Bir tek seni sevdim gerisi yalan      


             Gerçekten çok etkileyici bir sesi vardı Murat hoca'nın kendimi zor tutuyordum. Bu arada Sena'nın bana baktığını gördüm, hemen gözlerimi kaçırmıştım ondan utanmıştım galiba, çekinerek tekrar baktım ve uzakları izliyordu. Belli ki onunda bir acısı vardı gönlünde. Murat hoca nakaratı bitirdiğinde gözlerime bakarak diğer nakarat sende dermiş gibi bir işaret yaptı. Çok heyecanlanmıştım bu durum karşısında, normalde sesim iyidir ve çoğu kez sınıf ortamında çalıp okuyordum şarkı ama beni bu kadar heyecalandıran durumu bilemiyordum. Ve artık sıra bendeydi gür bir sesle;


Hücremdeyim hasretinle yanarım

Senin için her gün her gün ağlarım

Kanım hep içime akar kanarım

Beni anlamadın ona yanırım


                Nalet olsun gözlerimdeki yaş yanaklarıma kadar inmişti, ama herkez birden alkışlamaya başladı Sena hariç. Ona baktığımda gözlerinden akan yaş çenesinden damlıyordu. Onu bu kadar yakan şey neydi ki acaba düşünmüştüm. Kafasını kaldırdı ve gözlerime dokundu o güzel gözleri, Hafifce tebessüm ederek gözyaşlarını sildi. Murat hoca bana teşekkür ederek ortamı birden kaba bir sesiyle soğuttu '' Hadi arkadaşlar yarın erken kalkılacak, herkez çadırlarına'' herkez homurdanarak da olsa gitti bende olmak üzere. Çadıra girdiğimde uyumak için hazırlanan arkadaşlarımı gördüm ama benim uykum hiç yoktu. Aksine sabaha kadar oturabilirdim. Gizlice çadırın arkasından çıktım ve kaybolduğumda gördüğüm Bulutlar ile denizin birleştiği o muazzam yere gittim bulutların ve yıldızların o ışıltısı denize bir fotoğraf tablosu gibi işlemişti sanki. Cebimden çıkarttığım sigaramı ağzıma götürdüm ve yaktım, güçlü bir şekilde içime çekerek dumanı yavaş bir şekilde bıraktım.
Manzarayı izliyordum öyle aklıma yaşadığım onca olay geldi ve gözlerim tekrar dolmuştu. Bu sırada arkamdan gelen ayak sesiyle ürperdim.'' Rahatsız olma lütfen, sadece uyku tutmadı ve hava almaya çıkmıştım bu manzarayı beraber izleyebiliriz heralde'' diyen kişi Sena idi. Konuşmak istiyordum ama konuşamıyordum resmen dilim tutulmuştu. ''Ta.. ta.. tabi ki izleyebilirsin lütfen otur '' Sende rahatsız olma.


'' Enes sana bir sır vereceğim ama aramzda kalcak söz mü?

SESSİZ ÇIĞLIKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin