KOMİSER-1

281 20 9
                                    

Öncelikle şöyle başlamak istiyorum. Eminim çoğumuz şuan ki durumdan pek hoşnut değiliz. Önce şehit olan bir sürü askerimiz oldu. Daha bunu sindiremeden Korana virüsü bizim için büyük bir tehdit oldu. Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere karantina yerleri kuruldu. Tedbirler sıkı ama bazen bu yetmiyor. Bizim de kendimize göre tedbir almamız gerekiyor. Biz Türkiye olarak bu durumu atlatacağımıza inanıyorum. Umarım her şey bir an önce yoluna girer....

Neyse fazla uzattım sanırım. Yeni kitabımıza geçelim o zaman. İşte yepyeni bir kitapla karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz...

Bu tarz kitap hiç yazmadım. Ama inanıyorum ki çok güzel bir kitap olacak... O zaman hikayeye geçelim....

                ........................

Uzun süredir bir uyuşturucu çetesini
çökertmek için uğraşan İzmir, bu operasyon için gece gündüz plan yapmış ve her şeyin yolunda gitmesi için tüm önlemleri almıştı. Eski deponun etrafını polisler sarmıştı. Ters bir durumda hepsi içeriye girecekti. İzmir'in yanında aynı büroda olan arkadaşı Semih vardı. Ve alıcı olarak İlhan denilen adamın karşısına çıkmışlardı. İzmir her ne kadar rahat olsada Semih tedirgindi. Her an bir şey olcak gibi tetikte duruyordu. Buda ilhan'ın gözlerinden kaçmamıştı. İlhan karşısındaki kişilerin alıcı olmadıklarına adı kadar emindi. En azından erkek için öyleydi. Çünkü kız hiç olmaması gerektiği kadar rahattı.

"Önce paraları görelim" dedi İlhan. Eğer alıcı değillerse malların tehlikeye girmesini istemiyordu. İzmir önce İlhan'a daha sonra arkadaşı Semih'e baktı. Böyle bir şeyi beklemedikleri kesindi ama hiç bozuntuya vermedi.

"Önce malları görelim demi... Mallar yoksa parada yok. Sende biliyorsun ki işini garantiye almayacaksın. Çünkü o iş olacak başka seçenek yok."

İlhan her ne kadar kendine yediremesede kızın konuşmasından etkilenmişti. Hatta sadece konuşmasından değil ondan bile etkilenmişti. Cam gibi parlayan mavi gözleri insanı kendisine çekiyordu. İlhan ise bu büyüye kapılmıştı. İlhan kendine gelerek konuşmaya başladı.

"Haklısın..." gözleriyle İzmir'in arkasında duran adamlardan birine işaret verdi. İri yarılı adam patronunun ne demek istediğini anlamış ve eski yıkık depodan çıktı. Etrafa göz gezdirdikten sonra. Tekrardan içeriye girdi. Patronuna bakıp kafasını salladı. Bu onlar dilinde 'etraf sakin ters giden bir durum yok' demekti. İlhan memnun olmuşcasına gülümsedi. Semih ise sabırsızlanıyordu. Bir an işin bitmesini ve rahat nefes almak istiyordu. Bunu yüzünede yansıtmış olmalı ki İzmir koluyla onu uyardı. Semih kendini toparlayarak İzmir'e ayak uydurdu.  İlhan elindeki çantayla tekrardan İzmir'in karşısına geçti. Çantayı yavaşca açıp gösterdi. İçinde 100 yakın uyuşturucu paketi bulunuyordu.  İzmir memnun bir şekilde İlhan'a baktı. Balık oltaya takılmıştı.

"O zaman değiş tokuş başlasın." İzmir elindeki çantayı İlhan'a uzattı. Aynı zamanda da İlah'ın elindeki çantayı aldı. Geri çekilecekleri sırada dışarıdan iki el ateş sesi geldi. İzmir ve Semih hemen silahlarını çıkartıp silahı İlhan'a doğru tuttular. İlhan şaşkınlık içinde onlara baktı. Daha sonra ise oyuna geldiğini anladı ve lanetler okuyarak İzmir'e baktı. Depoya giriş yapan polislerle birlikte iyice köşeye sıkışmışlardı. Polislerden biri İzmir'in yanına yaklaştı.

"Komiserim deponun çevresinden bir yerden silah sesleri geldi. İki kişi o tarafa doğru hareket etti. Bizde mecburen içeriye girmek zorunda kaldık." İzmir kafasını salladı. Elindeki çantayı uzattı. "Ali bunu arabaya koyun. Başına bir şey gelmesin." Ali kafasını sallayıp komiserinin  elindeki çantayı aldı. İlhan ise bunu fırsat bilip belindeki silahı çıkarmasıyla ateş etmeye başladı. İzmir kendini korumak için yere yattı. İlhan ise ateş ederek arka kapıdan çıktı.

KOMİSER: İZELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin