Genç kız duştan çıktığında banyo kapısını usulca açtı ve odayı kontrol etti. Demir gitmişti, gitti diye üzülmesinin anlamı olmadığını kendisine hatırlatarak valizine yöneldi. Gözü yatağın üzerinde duran elbise kılıfına kaydığında sadece meraktan fermuarını indirdi.
İçerisinden çıkan kolları bileklerde biten uzun elbiseyi gördüğünde hayranlığını gizleyemedi. Elbisenin hiçbir dekoltesi olmamasına rağmen vücudunu nasıl saracağını hayal etmek zor değildi. Dayanamayarak dikkatlice giydi ve gözleri kamaştı. Nasıl olduysa gözleri odadaki çalışma masasına bırakılmış kutulara kaydı. Demir kendisi banyodayken bırakmış olmalıydı. Ayakkabı ve çanta ünlü bir tasarımcıya aitti. Bu kadar kısa sürede nasıl almış olabilirdi ki bunları. Birden aklına gelen ihtimalle buz kesti.
Kesinlikle bu geceki partiye Şeyma ile katılmayı planlıyordu ve bunları onun için önceden almış olmalıydı. Lanet herif!
Sinirle üzerindeki elbiseyi çıkarırken gözüne küçük bir kutu daha ilişti. Elbiseyi olduğu gibi yerde bırakırken kutunun kapağını açtığında Kadıköy'deki ev için sattığı mücevherlerinin çok daha gösterişli bir kopyasına bakarken buldu kendisini. Yasemin değerli taşlardan anlardı ve bu çok fazlaydı.
Demir'in getirdiği her şeyi iade etmek üzere hazırladı ve valizinde her ihtimale karşın tuttuğu siyah mini kokteyl elbisesine uzandı. Tek omuz elbisenin bir kolu bileklerine kadar uzunken diğerini tamamen açıkta bırakıyordu ve çok kısa olmayan eteği genç kızı rahatsız etmiyordu.
Elbise kesinlikle bu akşam iş görürdü.
Genç kız saçlarını zarif bir topuz yaptıktan sonra rujunu sürdü ve çıkmadan önce odaya göz gezdirdi. Parti biter bitmez havalimanına gidecekti.
Alessio'dan haber beklemek için lobbye indiğinde resepsiyona yürüdü ve odasına bıraktığı kutuların Demir'in odasına taşınmasını istedi.
Oda numarasını söyledikten sonra Alessio'yu aramak için çantasına uzandığında Demir'i gördü.
Genç adam kendisine doğru yürürken nefes almadığını fark etmesi uzun sürdü. Demir çok yakışıklıydı, üzerindeki takımın özel dikim olduğu her haliyle belliydi ve bakışlarındaki keskinlik, omuzlarının genişliği, kirli sakallı yüzü genç kızın bakışlarından nazarını alıyordu. Birkaç saat önce onunla yaşadığı mahrem anları hatırlamak genç kızın bütün vücudunun ısınmasına sebep olmuştu.
-Kalıcı hasar kontrolü mü yapıyorsun?
Yasemin gözlerini kaldırarak gülümsedi.
-Sen onu muhtemelen yapmışsındır, banyoda, yalnız.
-Yalnız mı?
Pis pis sırıtma sırası Demir'e geçmişe benziyordu. Yasemin bozuntuya vermeden etrafına baktı.
-Şeyma'yı bekliyorsun galiba?
-Hayır.
-Yorduysan kızı, katılamayacak her halde bu gece.
-Şeyma sabah döndü.
Yasemin içinde oluşan anlamsız sevinci yok saymaya çalışarak tekrar telefonuna döndü.
-O zaman orada görüşürüz. Alessio gelmek üzereymiş.
Yasemin Demir'in hala sırıttığını görünce otelden çıkmak için arkasına döndü. Sahi Alessio hiç aramamıştı.
-O zaman ben de seninle bekleyeyim. Alessio gelene kadar!
Demir'in ikinci cümleye vurgu yapmasıyla Yasemin'in gözleri kısıldı ve ona döndü.
-Vaktin varsa!
Aradan geçen yirmi dakikada Yasemin sıkılmaya başlamıştı. Alessio'nun telefonu kapalıydı ve mesajlarını da görmemişti. Demir ise yanında aynı alaycı tavrı ile beklemeye devam ediyordu.
-Parti nerede demiştin?
-Neden sordun, kavalyen ekti mi seni?
Yasemin gülümsemesini korudu.
-Sanırım bir yanlış anlaşılma oldu. Kendim gitmeye karar verdim.
Demir elindeki sigarayı söndürürken Yasemin'e baktı.
-Yanlış anlaşılma yok. Alessio seni almaya gelmiyor, partiye birlikte gideceğimizi söyledim.
-Saçmalama!
Yasemin bir kez daha genç adamı aramaya çalıştı.
-Telefonu kapalı.
-Aranızdaki mesafeyi ayarlaması için biraz baskı yapmış olabilirim. Belki kendi şirketinin partisine katılmaz.
-Demir!
-Söyle güzelim.
-Sen ne haltlar karıştırıyorsun?
-Seninle partiye gidiyorum, ama önce şu yok denecek kadar var olmayan elbiseyi değiştir istersen. Parti başladı bile, geç kaldık.
Yasemin şaşkınlıkla ellerini iki yana açtı.
-Şaka mı yapıyorsun!
Demir genç kıza yaklaştı ve parmak uçları bir kez daha yanağından dudaklarına narin bir yol izledi.
-Hayır sevgilim.
Yasemin'in şaşkınlıktan açık kalan dudaklarına minik bir öpücük bıraktı.
-Belki de hemen gitmeliyiz davete. Böylece çabuk döneriz ve bu elbiseyi kendi ellerimle çıkarırım üzerinden.
Yasemin girdiği şoktan çıkamadan önlerine yanaşan arabanın arka kapısı açıldı.
Demir genç kızın kapısını kapattıktan sonra diğer tarafa yöneldi ve Yasemin'in yanına oturdu.
Şoföre adresi söylerken eli Yasemin'in elinin üzerine kapanmıştı. Genç kızın parmak uçlarına öpücükler kondururken Yasemin kendilerini Uranüsten izliyor gibiydi.
Nihayet Dünya'ya doğru serbest düşüşe geçtiğinde elini hızla Demir'in elinden çekti.
-Rüyanda görürsün! Delirdin mi sen adam?
-Akıllandım diyelim.
-Hah şimdi oldu anladım.
Yasemin içinden küfrediyordu. Bu adamın kafasına bir şey mi düşmüştü. Elleriyle Demir'in alnını yoklamaya başladı.
-Hayır erkeklerin beyinleri farklı yerlerinde olur dediklerinde inanmamıştım fakat sahiden de öyle galiba. Kafana tekme atmadım ki!
Demir kahkaha atmaya başlamıştı. Nihayet biraz sakinleştiğinde kendisini izleyen Yasemin'e baktı.
-Bir açıklama bekliyorum.
Demir şoföre İtalyanca bir şeyler söyledi ve bir süre sonra araba durduğunda Demir araçtan indi ve Yasemin'i de indirdi.
Demir ciddileşmişti.
-Açıklama mı bekliyorsun?
Yasemin aracın kapalı kapısına yaslandı ve yanlarından geçen trafiği yok sayarak ellerini göğsünde kavuşturdu.
-Evet
-Seni seviyorum. Seni hep sevdim.
Yasemin ellerini çözmüş kafasını yere eğmişti.
-Anladım, yıllar önce olanların intikamını almaya çalışıyorsun.
Genç kız Demir'in kasılan yanağını görmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİNCİ ŞANS
RomanceBirden hatırlarsın, O da seni - - birden bazan: Nerde, ne yapar şimdi Parlar bir özlem anılar arasından. Söner yangın birazdan Yatışır özlem. Bir gün karşılaşırız Bir gün, bir yarım akşam.'' B. Necatigil