3 Bölüm

349 14 3
                                    

Barış gördüğü güzellikle afallamış ve gözleri büyümüştü.....

Herkes şaşkın halde Dileğe bakarken kız kapıya doğru yöneldi tam dışarı çıkacakken Barış yanına gelip sandalyeden tutarak "yardım edeyim " dedi. Kız adama gülümseyip başını olumlu anlamda salladı.  Barış kızı dışarı çıkarıp arabaya doğru ilerlediler. Arabanın karşısında durdu ve kızı kucaklayıp arabaya oturtdu ve kendiside kızın karşısında oturdu. Ayhanla Asuman da arabaya geçtikten sonra şöför arabayı çalıştırdı. Müzahidenin yapılacağı yere geldiklerinde araba yavaşca kapıya yanaşdı ve herkes indi. Barış şöföre izin vermeden kendisi indirdi Dileği arabadan.  Ayhan beyle Asuman hanım önde Barışla Dilek arkada yürüyorlardı....  Tüm gazetelerde Dilekden bahs edileceği kesindi. Çünki hem gecenin en güzel kızı, hemde Altındağ Holdingin tek varisiydi. Müzahideden önce düzenlenmiş kokteyl salonuna doğru ilerlediler. Herkes eğlenirken Dileğin gözü dans edenlere takılmışdı. Yillar önce hiç bir dans gecesini kaçırmamıştı, dans etmeyi çok severdi.  Ama şimdi sadece seyr etmeye mahkumdu. Müzahidenin başlayacağı anons edildiğinde herkes zala doğru ilerlemeye başladı. Herkes yerini aldığında müzahide başladı. Çok kiymetli parçalara fiyatlar biçiliyor, birileri o parçalara sahip olmanın mutluluğunu yaşarken bazıları kaybetme hissiyle boğuşuyordu. Sıra müzahidenin en değerli parçasına geldiğinde sunucu "şimdi müzahidemizin en değerli parçasına geldi sıra, huzurlarınızda bu değerli parçanın sahibini kürsüye davet ediyorum Dilek Altındağ. ".  Dilek bir anlık şaşkınlıktan sonra ne yapacağını düşünmeye başladı, çıkıp kürsüye konuşsa, ama kendisi bile kendi sesini unutmuşdu. Konuşması ailesine hakaret olurdu. Onlar yıllarca kızları konuşsun diye çalışmışlardı. O yüzden tek çareyi kaçmakta buldu ve hemen salondan çıkıp uzaklaşdı. Kapıdan dışarı çıkar çıkmaz şöföre arabayı işare ederek o tarafa doğru gitti. Şöför kızı arabaya bindirip evin yolunu tutdu. Dilek göz yaşlarını saklamaya çalışarak eve vardılar. Gözlerini kırpıştırıp yaşları geri gönderdi arabadan indirilip sandalyesıne oturduğunda hemen eve girdi, odasına geçip kapıyı kilitledi. Canı çok yanmıştı. Oysa ki o kürsüde defalarca konuşmalar yapmış çok yüksek fiyatlara müzahide parçalarını sarmıştı. Ama şimdi...... şimdi oradan kaçmıştı. Bu kez göz yaşlarının akmasına izin verdi ve hıçkırarak ağlamaya başladı...

Dileğin gidişinin ardından sunucu değerli parçayı 1 milyon TL -ye Barışa satmış ve konuşma yapmak üzere kürsüye davet etmişdi. Barış kürsüye çıkıp " Ben bu güzel ve değerli parça için Dilek Altındağa teşekkür ederim. Yardımlaşmayı sevelim sevdirelim bizden sonra bu yerlerde oturacak kişilere. Unutmayalım ki bugün yaptığımız yardımlara bir gün ihtiyacımız ola bilir. Ne yaparsak bu hayatda onu da buluruz. İyilik yapalım ki iyilik bulalım. Bizim yaptığımız yardımlarla yüzlerce hastalar iyileşecek. Binlerce can hayat bulacak. Herkese yaptığı bağışlar için teşekkür ederiz. " dedi vefa kürsüden inip Ayhan beye doğru yürüdü. "Ben izninizi rica ediyorum, aklım Dilekte kaldı. Eve gidip nasıl olduğuna bakmak istiyorum. "
"Tamam ama lütfen bana da haber ver nasıl olduğunu "
"Peki efendim, iyi geceler. "
Barış salondan çıktı ve taksiyle eve döndü. Geldiğinde ortalıkta kimseyi göremediğinde tedirgin oldu, ama tedirginliği çok sürmedi. Nazan hanım mutfaktan gelip "Hoş geldin oğlum "dedi. Barış "Dilek nasıl? Nerede şu anda? " diye sordu. "Gelir gelmez odasına geçti ve kapıyı kilitledi. "
" Tamam teşekkür ederim. "

Barışı kızın odasının önüne geldiğinde kapıyı iki kere tıklatıp yavaşca açtı. Kapı kilitli değildi. Sessizce odaya girib kızın yatağının yanına geldi. Dilek gözlerini sımsıkı kapatıp kımıldamadan duruyordu. Barış kızın uyduğunu sanıp yatağın kenarına oturdu.

İlk kez bir kıza dokunmak için bedeni yanıp tutuşuyordu. Elini kızın saçlarına götürdü, dokunup dokunmamakta kararsızdı. Aklı dokunma derken ilk defa kalbini dinledi ve elleriyle kızın saçlarını okşadı. Kalbinden taşan sevgiyi şimdi anlıyordu. Bu kız onu çok değiştiriyordu. "Sen bana ne yaptın küçüğüm. Beni nasıl değiştirdiğini bir bilsen. Seni gördüğüm günden beri aklımdan çıkmıyorsun. Senin yürümeni o kadar çok istiyorum ki. Neden sende biraz yardımcı olmuyorsun. Neden bu kadar inatçısın. " Barış dilinden dökülen kelimelerin anlamını daha yeni fark ediyordu. İçinden acaba duymuşmudur diye geçirdi. Ama duymasını çok isterdi. 

Dilek duyduklarıyla şok olmuşdu...Kafası karışmıştı. Ona acııdığını düşünüyordu.Peki şimdi ne düşünmeliydi. Ne yapmaliydi.Saçlarındaki el durunca nefesini tutdu.Neden durmuştu ki şimdi? Neden bilmiyordu ama kendini iyi hissetmisdi saçlarina dokunan ellerle. Dur bir dakika, bu da ne .....Yüzümdeki bu islaklik..... Beni opuyor....yanaklarim kulaklarim yaniyor sanki......

Kapi kapanır kapanmaz Dilek gözlerini açip ellerini yanağına gotürdü. Yanaklari alev almiş yaniyordu....Dudaklarinda hafif gülümseme belirirken kiz kendini toparlamaya çalıştı "ben ne yapıyorum ya ....hem bu adam beni neden optu ki şimdi. Neden öyle konuştu ...Yok ya ben yalnis duydum herhalde yada ......aman ya neyse ne" diye icinden gecirdi ve yorgani kafasina kadar cekip uyumaya calisdi ama uyku tutmuyordu. Bir süre sonra uykuya daldi.....

"Seni asla affetmiycem, anladınmı beni asla... Sen benim hayatımı aldın elimden. Sen beni bu karalığa mahkum ettin... Başından beri niyetin bumuydu? Ha söylesene?"

"Hayır....Yok öyle bir şey... Bunu nasıl düşünürsün? Seni ne kadar çok sediğimi bilmiyormuş gibi konuşma.Sen gittiğinden beri ben kendimi herkese kapattim . Kimseyle konuşmuyor görüşmüyorum.Senin yerine ben ölmeliydim o kazada....Cok üzgünüm böyle olmamalıydı.....Ama oldu işte ....Elimde olsa zamanı geri alirdim o anlari hiç yaaşamazdik.....Özür dilerim.....Çok özür dilerim...."

" Özürmü diliyorsun .....Güldürme beni....Ozür dilemen neyi değiştirir? Benim hayatımı geri getirecekmi.... Söylesene .....Seni asla affetmiycem anladinmi aslaaaaaa....."

"hayııııııııııııııır"

Dilek sırılsıklam göz yaşlarıyla rüyadan uyandı ve gözlerini açtiğinda Barış onu kollarıyla sarmış "taam geçti , sakin ol. şşşşşt tamam ağlama artık...ben yanındayım" diyerek  saçlarina öpücükler kondurup göz yaşlarini siliyordu....Biraz daha Barışın kollarında ağladıktan sonra kendini geri gekti...Adamın gözlerine bakmadan yatagina yan yatdi ve gözlerini sımsıkı kapattı....

Barış sabaha kadar kizin başında beklemiş ama Dileğin rahat uyuduğunu anladığında kendi odasına gidib sıcak bir duş aldıktan sonra kahvaltiya indi...Ama Dilek yoktu dün gece olanları bildiği için uyudugunu düşünerek kahvaltısını yapıb işe gitti.

Dilek Barış çiktiktan sonra gözlerini açıp sessızce aglamaya devam etdi ....Dün gördüyü rüyayi düşününcü tüyleri ürperdi. Kendi kendine "sadece bir rüyaydı. Can asla benden nefret etmez biiyorum....Sadece kendi vicdanim bana oyun yapıyor."

Günler geçiyordu ama Dilek yemek için bile odaasindan cikmiyordu. Kendini tamamen kapatmisdi. Yemekleri bile belli-belirsiz yiyordu.Barışın artık sabrı taşmak üzereydi.Neler yapa bilecegini dusunuyordu. Arka bahcede dolanirken Buyuk bir oda gordu Dilegin kimseyi sokmadigi odayi.... Gidip pas tutmus kilidi acmaya calisdi eline bahceden metal parcasi bulup kilidi kırdı ve gördükleriyle gözleri büyüdü. Küçük bir dünya vardı kapalı kapı ardında. Onu izleyen gözlerden habersız içeriye doğru yürüdü ve gördüğü her kısımlarda biraz daha gözleri büyüyor gördükleriyle yüzünde tebessüm oluşuyordu....

Dilek arka bahceye bakan bencerenin önüne geldiğinde Barışı gördü . Yasak odanın kapısından içeri giriyordu....Tüm sinir vücuduna yayılırken kendini tutamadı ve hemen arka bahçeye geçti. Tam Barışın arkasında durdu. 

Barış duyduğu sesle arkasına döndüğünde donup kaldı......

Evet arkadaslar umarim bolumden memnun kalmissinizdir. Biraz gec yaziyorum kusura bakmayin ama okulla ayni anda biraz zor oluyor...umarim beyenirsiniz sizleri seviyorum Canlarim benim

Tek DİLEĞİM SensinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin