12.Bölüm

498 28 0
                                    

Okul gayet normal bir şekilde bittiğinde hızlıca yokuşun tepesine yürüdüm. Orada Jungkook ile buluşup eve gidecektik. Hatta ilk önce markete gidip bir şeyler almaya karar verdik. Çünkü evden noodle dışında bir şey kalmadı. Jungkook'u görünce el salladım ve yanına gidince elimi tuttu. Dışarıdan gören biri iki zıt tarafın birlikte olmasına karşı çıkabilir ama bu kimin umrunda? Şuan tanımadığımız insanlar bilemez. Tanıdıklarımız bilir ve umarım tanıdığımız birine rastlamayız.

Markete gidip yemek için bir şeyler aldık ve çıktık. Eve gidince de yemek yapıp karnımızı doyurduk. Mutfakta bulaşıkları yıkayınca işler tamamlandığı için ders çalışmaya başladık. 3 saat sonra bırakıp eşyaları topladık ve televizyon izlemeye karar verdik. Televizyonda hiç eğlenceli şeyler yoktu. Sıkıntıdan patlamak üzereydim. Bu yüzden elime telefonumu alıp instagram'da gezindim. Profilime girince paylaştığım gönderilerde ailemle olan bir fotoğrafımı gördüm. Kış mevsiminde dışarı çıkıp kardan adam yaparken çekmiştik bu fotoğrafı. Onları özlüyor muyum, yani sonuç olarak onlar beni büyüten insanlar. Ama onlar Jungkook'a çok kötü davrandı ve onu öldürmeye çalıştılar. Dedemin katili onlar. Bu yüzden tüm sinirimle fotoğraflarını sildim. Jungkook ne yaptığımı fark edince "Silme" dedi. "Onlar seni büyüten ve sana sevgi gösteren insanlar. " dedi. "Ama sana sevgi göstermediler ve seni öldürmeye çalıştılar" dedim. "Beni büyüten ailem bana sevgi gösterdi. " dedi. "Bu bir şeyi değiştirmez. Onlar seni öldürmeye çalıştı ve ben onlardan nefret ediyorum" dedim. Sinirle odaya gidip yatağıma yattım. Başım ağrıyordu ve sinirlerim bozulmuştu.

Sessizce kapım açıldı ve içeri Jungkook girdi. "Aramızın bozuk olmasını sevmiyorum" dedi ve elini saçımda gezdirdi. Yatağımdan kalkmadan yüzüne bakarak "Aramız bozuk değil. Sadece onlara sinirliyim" dedim. "Canını sıkan şeyleri düşünmek yerine seni mutlu eden şeyleri düşünmelisin. İyi hissettirir" dedi. "Sanırım haklısın. Mesela biraz seninle vakit geçirebiliriz." Diyince istediği cevabı almış olmalı ki gülümsedi. Fakat dediğim şeyle gülümsemesi kayboldu. "Bara gidelim"

...
-Jungkook oraya gitmek istiyorum

-Hayır

-Ama karanlık taraftayım ve buna hakkım var

-Hayır

-Yah Jungkook! Ya senle gideriz ya tek başıma giderim.

-Git ve hazırlan.yanımdan bir saniye bile ayrılmayacaksın.

-Tamammm

Bara gitmek iyi bir fikir miydi, bilmiyorum ama o ortamı görmek istiyorum. Jungkook daha önce bir kaç kez gitmiş. Ben de gideceğim.

Üstüme siyah taşlı tişört ve altıma deri şort giydim. Bir kaç takı takınca kombin orası için daha uygun oldu. Saçımı düzleştirdim ve salık bıraktım. Biraz makyaj yapmaktan zarar gelmez diye düşünüp koyu renk ruj sürdüm. Eyeliner çektim ve rimel sürdüm. Aynaya bakınca aydınlık halimden eser kalmadığını fark ettim. Ayağıma kombinle uyumlu olsun diye siyah deri topuklu botlarımı giydim. Parfümü de üstüme boca edince odadan çıkıp Jungkook'u beklemeye başladım. O hazırdı zaten ama telefona daldığı için beni fark etmemişti. "Hazırım" dedim. Beni görünce 10 saniye boyunca süzdü. "Sen oraya giderken nasıl giyinileceģini nerden biliyorsun"diye sordu. "İzlediğim filmlerden" dedim. "O filmlerde barın nasıl bir yer olduğunu biliyor musun peki" dedi bu sefer. "Evet biliyorum ama güvenlik var sorun olmaz." Diyip kapıyı açtım. Koluma girip "kesinlikle yanımdan ayrılmıyorsun. Fazla güzel olmuşsun" dedi. Gülümsedim. O da deri pantolon beyaz(kaslarını belli eden tişört" giymişti ve boynuna zincir takmıştı. Saçını karıştırmış ve fazlasıyla cool gözüküyordu. Çok yakışıklıydı. Tam bir çift gibiyiz ya.

Bardan içeri girince yüksek ses ve kokular rahatsız olmama sebep olmuştu. Ama yine de bu mekanı tanımak istiyorum. Köşede bir yere oturduk. Jungkook'un bir kaç arkadaşıyla karşılaştık. Birinin adı Taehyung diğerinin adı Yoongi ve diğeri de Namjoon muş. Fazla erkeğin olması beni rahatsız eder diye düşünmedim çünkü onları abim olarak görmeye çalıştım.  Benden büyüklerdi ve kardeşiymişim gibi davrandılar.

İkinci bardağı kafama dikledim. Sanırım içkiye dayanıklıyım çünkü hiçbir şey olmadı. Hala kendimdeyim. Çok içmeyeceğime dair Jungkook'a söz vermiştim zaten. Jungkook arkadaşlarıyla sohbet ederken ben üçüncü bardağı da kafama diktim. Mekan iyiydi ya. Artık rahatsız hissetmiyorum. Müzik falan iyi gibiydi. Kalkıp dans etmek istedim bi an. Jungkook arkadaşlarıyla sohbet ettiği için bölmek istemedim ve kendi kendime dans etmeye başladım. Yanıma bir kız geldi. "Jungkook'un sevgilisi misin" diye sordu. "Sana ne" dedim açık bir şekilde. "Sadece ona onu özlediğimi söyler misin diyecektim" dedi. Tamam şimdi sıçtı. Ona öyle bir baktım ki birkaç adım geri gitti. Ellerini kaldırdı "Opps kızdırdım galiba" dedi. "Yok canım ben kızacağım" diyip kızın sarı saçlarını ellerim arasına aldım. O da benim saçımı tuttu. Mahalleli kavgası gibi olmasını istemezdim bu yüzden yumruk attım karnına. Sendeleyip öksürdü. Birkaç kişi fark edip izlerken Jungkook bizi görünce koşarak yanımıza geldi. Beni çekip "Sakin ol ne yapıyorsun" dedi. Bana dediği şeyi söyledim. Kız kafasını kaldırıp Jungkook'a bakarak "Selam Jk. Kız arkadaşın baya sadıkmış sana. Öldürüyordu beni" dedi. Anlamaz bakışlarımı yolladım. "O benim eski bir arkadaşım" dedi Jungkook. Doğru
Jungkook'un daha önce bir sevgilisi olmamıştı. Kızdan özür dileyerek elimi uzattım. "Ben Mina" dedim. "Lisa" .
O utanç verici olaydan sonra bardan çıktık. Jungkook hala gülüyordu. "Ya kes artık" dedim. "Çok cooldun" dedi. Manyak ya. Kafasına hafifçe vurdum. Elini oraya götürüp dudağını büzdü. "Yapma şöyle" dedim. Daha çok büzdü. Kafamı çevirip "Yapma şunu" dedim. Önüme geçti tekrar öyle baktı. "Seni öpmeyeceğim ceza olsun sana" dedim. "O zaman ben öperim" dedi ve dudaklarını dudaklarıma değdirdi.

Karanlığın Dünyası•JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin