Örnek Senaryo 3

1K 4 1
                                    


Adamımız mini dv kamerasını ayarlamaktadır. Eli ile yaptığı ayarlardan sonra tripoda yerleştirir. Boş sandalyeye göre açıyı ayarlar. Sandalyeye oturup önündeki masadan aldığı bir kâğıdı sakin bir şekilde, yüzünü hiç kaldırmadan okumaya başlar:

[“İhtiyardan sonra, dış kapı kapanmasına yakın yakalayıp karanlık, nemli, serin koridoruna girdi binanın. Ağustos sıcağını sokağın kahrolası insanları ile baş başa bırakıp soluklandı. Burada, bu serin ve sessiz yerde bir ömür kalıp, aynı sessizlikle can verebilirdi. Otomatiğin, karanlığı ve zihninin köşelerini aydınlatmasıyla irkildi birden. İki ihtiyar kadın –yaşları birbirine yakın- inceler ve sorgular gözlerle bakıp kahramanımıza, Ağustos’un cehennemine neşe içinde katıldılar. Ağır kapıyı usulca açıp bir kez daha uğursuz buldukları bu genç adama bakmaları, yaşlı, çirkin ve korkunç iki zebaninin Cehennem’in kapısını açıp içeri çağırması gibi etki yaptı üstünde. Sağ koluyla yüzünü kapatıp, zayıf gövdesini de ikiye bükerek ‘istemediğini’ belli etti.”]

Başını kâğıttan kaldırıp kameraya bakar. Rahatsız edici, çılgın bir bakıştır bu. Kameraya bakarak kalkar ve vizörden boş sandalyeye, kalktığı yere bakar. Tekrar oturur ve başka bir kâğıt alıp okumaya başlar:

[“Koltuktaki Kaltak”. “İsmi bu olsun mu” diye düşünürken kitabının, koltukta ve yanmaktayken de sigarası küllükte geçiverdi kendinden. Korkunç bir rüya görüyordu: Cehennemdeydi ve yanmaktaydı. Sakallarında çocuk kokusu, yumruklanmış soğan ve zemine düşüp kırılan süt dolu bardağın sesi, günahlarının bedelini öderken uyandı. Sigara yanıp küçülürken küllükten koltuğun koluna yuvarlanmış, orada şirin siyah bir yuva yapmıştı kendine. Kirli, pis kokulu bir duman tüterken tükürüverdi oracığa hemen.

“Uyanmasaymışım gerçekten alevlerin ortasında kalacakmışım” diye söylendi, hayatta olmanın ve hesap gününe daha çok olmasının verdiği keyifle. Daldı hemen yine. Güneşin, yeşilliğin, içinde şaraplar akan ırmakların kıyısında, başlarının üstünde haleler olan güzel insanların arasındaydı şimdi. Hiç uyanmasın isterdi o an, yakasına yapışıp silkeleseydiniz hissettikleri konusunda. Deneseydiniz cevabını alamayacaktınız. Çünkü hiç uyanmayacaktı.]

Kafasını kaldırıp kağıttan, kameraya bakar. Onaylanmak ister gibi bakmaktadır. Kameraya bakıp konuşmaya başlar:

“Size bir olay örgüsü sunamadım. İlgi çekici güzel şeyler gösteremedim. Sizi şaşırtamadım. Benim arkadaşım yok. Bu konuda bana yardım edecek kimse yok.”

Biraz durup ağlamaya başlar ve devam eder:

“Ama bakın; Güzel yazıyorum değil mi? Bu kayıdı seyrederken siz, (es) kısa film olmasını ne çok isterdim biliyor musunuz. Ama acılar çeken bir adamın diri diri yanmasını seyretmek de az şey değildir hani.”

Nefretle kameraya bakar ve odadan çıkar.

Bir bidonla çıkagelir. Aynı nefretle kameraya bakıp bidonu üstüne boca eder. Masadaki çakmağı kapıp yakmaya çalışır. Islanan çakmak bir türlü yanmaz. Bir daha bu kadar ileri gidemeyeceğini bilmek, çakmağı yakmaya çalışırkenki halini fazlasıyla acıklı kılar. Yakmayı beceremez, çakmağı usulca masanın üstüne bırakır.

Masaya çöküp ağlamaya başlar. Müzik girer. (Müzik: Rahmi Saltuk’dan “Altın Hızma”)

Kaset bitene kadar kayıt devam eder. (İstenilen yerden kesilebilir, afiyet olsun)

Senaryo YazmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin