Hırkamı alarak alt kata indim. "Kızım çıkıyor musun?" Diyen anneme kafamı sallayarak onayladım ve ayakkabılarımı giydim.
"Tamam kızım dikkat et" doğrularak anneme baktım "anne okula gidiyorum" gülümseyerek yanağından öptüm. Kapıyı açtığımda dışarda bekleyen Chankyun ile duraksadım, annemde yanımda durmuş Chankyun'a bakıyordu.
"Bu kim kızım?" Annemin konuşmasıyla Chankyun bize döndü. "Merhaba efendim, ben Yerim'in arkadaşıyım" diyerek gülümsediğinde annem şaşkınlıkla bana baktı, benim arkadaşım yoktu ki hiç.
"Chankyun bizim okula yeni geldi annecim" diyerek evden çıktım "okula geç kalmadan gidelim biz" diyerek Chankyun'u ittirdim ama annem gel işareti yapınca istemeye istemeye yanına ilerledim "yakışıklı çocukmuş" diyerek güldüğünde kocaman acılan gözlerimle anneme baktım "arkadaşım anne" diyerek arkamı döndüm ve Chankyun'u ittirerek ilerledim.
"Senin ne işin var burda?" Diye sordum.
"İki mahalle aşağıda oturuyoruz beraber gidelim dedim, hem yolu pek bilmiyorum" dediğinde bir şey demedim ve yan yana okula ilerledik, yol üzerinde annesinin ona okulda yemesi için yaptığı yemeklerin bazılarını zorla bana yedirdi ve yol boyunca o kadar çok gülmüştüm ki daha önce bu kadar güldüğümü hatırlamıyordum.
Elli yan yana yürüdüğümüz için sürekli birbirine vuruyordu, düşündüm sıcacık ellerini tutmak nasıl bir histi acaba? Okula girdiğimizde Yoongi'nin önümde durmasıyla ben de duraksadım.
"Bak bak küçük eziğimiz arkadaş edinmiş" elini kaldırdığında kafama küçük bir fiske atacağını biliyordum çünkü bunu yapardı. Ama yapadı, ona baktığımda Chankyun ellini tutmuş ve sert bir yüz ifadesi ile ona bakıyordu.
"Ne karışıyorsun?" Diye soran Yoongi'ye karşın Chankyun bir adım öne ilerleyerek beni arkasına almış oldu. "Yerlerde sürünen egonu yükseltmek için bir kızın kalbini kırıp, üstüne ona vurmana göz yumacağımımı sanıyorsun?"
"O bir ezik!" Dediğinde Chankyun'un daha da sinirlendiğini sadece nefes alıp verişinden bile anlamıştım.
"Burda tek bir ezik görüyorum, oda sensin!" Diyerek elini ters çevirerek yere diz üstü düşmesine sebep oldu, ama hala bırakmamıştı. "Şimdi özür dile ondan" diyerek elini daha çok sıktı.
"Ö-özür dilerim Yerim" dediğinde Chankyun onu iler ittirerek elini bıraktı, elimi sıkıca tutup ilerlediğinde bile hala çok sinirliydi, okulu es geçerek arka bahçeye ilerledi, bir anda durup kollarını bana sardığında şaşkınlıktan ne yapacağımı bilememiştim, parmakları saçlarımda geziniyordu, öyle naiftiki sanki dokunsa kırılacak camdan bir eşya gibi davranıyordu.
"Neden buna izin veriyorsun?" Kulağıma fısıldadığında bir şey diyemedim, sadece bir kaç damla yaşın gözlerimden akmasına izin verdim. Ger çekilip yüzümü elleri arasına aldı ve baş parmaklarıyla göz yaşlarımı sildi.
"Ben alıştım artık Chankyun"
"Bu hayatın seni böyle şeylere alışmak zorunda bırakmasından nefret ediyorum" derin bir nefes verdi, yeni yeni sakinleşiyordu. Eller ellerimi buldu. Parmaklarımızı birbirine kenetledi.
"Bir daha seni kimsesin üzmesine izin vermeyeceğim" bana dahada yaklaştı, ellerimiz birbirine kenetliyken başımı göğüsüne yasladım o ise saçlarıma bir öpücük kondurdu.
Chankyun sadece kelimeleriyle değil hareketleriylede yaralarımı sarıyordu.
reklam -minhyuk kurgusu yayımladım- reklam bitti
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.