Athena | Ben Böyleyim 🎼
🥀
Bugün, diğer günlerden bir farkı yoktu. Sabah erken kalktım, kahvaltıyı hazırladım ve kafeye gittik. Bugün baya yoğun geçiyordu. Pars ve Peri bu konuda bana çok yardımcı oluyorlardı. İkisi de o kadar tatlı insanlardı ki. O sırada işittiğim seslerin doğruluğunu ölçüyordum kafamda. Pars'ın sesi geliyordu ama öyle böyle değildi. Çok bağırıyordu ve müşteriler huysuzlanmaya başlamıştı. Peri, kafe için ufak tefek şeyleri almaya gitmişti. Daha fazla düşünmeden çalışanlara müşterileri yatıştırmasını, Pars'la ilgileneceğimi söyledim. Beni terslememesini umuyordum.
Arkada tarafa doğru ilerlerken seslere kulak verip hangi kapının ardında olduklarını düşündüm. Gelen sesle yerimde sıçradım. Sanırım bulmuştum! Adımlarımı sol da kalan kapıya çevirdim ve kapı tutacağını tutup kendime çevirdim. O an kala kalmıştım. Etraf darmadağın olmuştu ve hala bağırma sesleri geliyordu. Pars konuşmaya devam ediyordu.
"Lan sen, siz bunu bana nasıl yaparsınız? Ben sana kardeşim dedim. Kardeşim kardeşindir dedim. Bunu bana nasıl yaptın? Nasıl lan nasıl?
Bu gerçekten Pars mıydı? O tatlı şeker çocuktan eser yok gibiydi. Olayları tam olarak bilmiyordum ama sanırım bir tahminim vardı. Ben düşüncelere dalmış fikir türetirken, seslerin kesildiğini fark ettim. Kafamı kaldırdığımda Pars ve yanında ki sarışın çocuk bana bakıyorlardı.
"Ş-şey gürültü artınca müşteriler rahatsız oldu. Bende ondan dolayı geldim," bir cümleyi bile doğru kuramamıştım.
Pars'ın siniri, konuşmamla yatışır gibi oldu. Hatta sanki gülmemek için kendini zor tutuyor gibiydi. Bu hâline bir anlam verememiştim.
"Neva, korkmana gerek yok tamam mı? Bak sakinim ben," dedi. Hah! sanki ben demiştim kavga edin de, bende korkayım diye. İstemsizce suratım düştü. Bunu fark eden Pars, daha ciddi bir ifadeye büründü ve bana doğru ilerleyip kollarını belime doladı. O kadar şaşırmıştım ki kollarım iki yanımda öylece duruyordu.
"Hey güzellik, asma ama suratını tamam, sorun yok. Sen içeri geç, bizde Suat'la geliyoruz," dedi. Bir iki adım geriye çekilip onunla arama ufak da olsa bir mesafe koydum. Kafamı adını ögrendiğim sarışın çocuğa çevirdim. O da bana buruk bir gülümsemeyle baktı. Anlaşılan morali çok bozulmuştu. O sırada çocukla tanışmamız gerektiğine karar verip ilk adımı ben attım.
"Selam ben Neva," dedim tanışmak için elimi uzatarak. Bana içten bir tebessümle gülümsedi.
"Selam ben de Suat. Üzgünüm bu şekilde tanışmak istemezdim," dedi. Yüzü gerçekten de bu durumdan hoşnut olmadığını gösteriyordu.
"Sorun değil. Ben o zaman içeriye geçiyorum, sizde gelirsiniz," dedim ve odadan çıktım. Ön tarafa doğru ilerlerken telefonum arka cebim de titredi. Elimi arka cebime uzattım ve telefonumu aldım. Ekranın üstünde gördüğüm isimle yerimden sevinçle sıçramamak için kendimi zor tuttum. Faris mesaj atmıştı ama beni asıl şaşkına çeviren fotoğraf da atmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MONNA ROSA 🥀
Teen Fiction● Bu isimle Wattpad de yer alan ilk kurgudur. 🥀 Faris: Şuan, seni ufaklık olarak göremiyorum mesela. (22.04) Monnarosa, yazıyor. Monnarosa, çevrimiçi. Monnarosa, yazıyor... Monnarosa: Ne yazacağımı bilemedim. (22.07) Bu yola arkadaş bulmak için çık...