Ruhumdaki mavi kelebeği siyahın en koyu tonuna boyuyorum...
Ruhumun verdiği ağırlıkla savaşarak göz kapaklarımı araladım.
Nerdeydim ben!
En son hatırladığım içim sökülene kadar ağladığımdı.
Kafamı zorda olsa sağa doğru çevirdiğimde etrafı incelemeye başladım.
Küçük bir odadaydım pencede eski bir perde ,yerde eski bir halı vardı.
Odada yatak ve küçük bir dolaptan başka pek bişey yoktu.
Yavaşça yerimden doğruldum başım çatlıyordu.
Belime kadar gelen upuzun saçlarım ve kaküllerim dağılmıştı.
Kıyafetlerimin üzerimde olmadığını ve başka kıyafetler olduğunu anlamam biraz zaman almıştı.
Korkmuştum nerdeydim ben pek bişey hatırlamıyordumda.
Gözlerimi sımsıkı kapattım ve dünki olanlar aklıma gelince gözlerimin yeniden dolduğunu farkettim.
Dolabın üzerindeki aynaya yaklaştım kendime acıyordum.
Saçlarım darma dağındı hayatımda olan herşey gibi.
Aynadaki yansımama daha dikkatli bakınca yeşil gözlerimin etrafını mor halkalarla çevrili olduğunu gördum.
Üzerimde kalçalarımın biraz altında biten siyah bi kazak vardı.
Kapıya doğru yöneldim ,kapıyı açtım ve karşıdaki merdivenlere doğru yürüdüm.
İçimdeki korku tüm bedenimi ele geçirmişti.
Trabzanlara tutunarak inmeye başladım.
Dizlerim titriyordu nefesim hızlanmış bogazımda bir düğüm olmuştu.
Aşağıdaki manzara beynimi uyuşturmuştu.
Toprak aşağıda tüm arabalardan bağımsiz siyah deri bir koltuğa oturmuş sigarasından nefes alıyordu.
Benim geldiğimi farkedince koyu kahve gözleri gözlerimi buldu.
Boğazımdaki düğümün gitmesini temeni ederek yutkundum ama gitmek yerine gözlerimi dolduran bi acı bahşetmişti.
Son basamağıda indim ve yanına ilerledim.
"B-ben"
"Burda benimle kalıcaksan kurallarımada uyman gerek"
Aniden konuşması şaşırtmıştı beni.
"Reşit olduktan sonra kendi başının çaresine bakarsın"
Ben tepki vermeyince koltuktaki yerinden doğruldu aniden bi adım geriye sendeledim.
"Anladınmı?"
Kafamı sallamakla yetinmiştim.
"Güzel . şimdi eşyaların nerde almaya gidicez"
"Nazire teyzemde ,yani huzur evinde"
"Tamam kıyafetlerin kuruduğunda gider alırız"
Arkasını döndüğumde ağzımdan istemsizce bir sözcük döküldü.
"Neden?"
Yüzünü bana döndü ve gözleri kısıldı.
"Ne neden?"
Tüm sorularıma cevap bulucakmış gibi.
"Dün yanında istemezken neden şimdi bana sahip çıkıyorsun?"
"Sen bana emanetsin unuttunmu?"
Bu işin içinde bişeyler vardı ama ne?
🦋🖤
Topraktan...
Koltuğa yaslanmış rakımı yudumlarken kapı usulca çalmaya başladı.
Caner olduğundan emindim zaten tüm gün beynimi yiyordu.
Duymazdan geldim ama az sonra biraz daha şiddetli çalmaya başlayan kapıya bakmak için sinirle ayaklandım.
Kapının kolunu kavradım ve açtım ama karşımda caner değil orta boylu zayıf ,uzun saçları ve nerdeyse yemyeşil gözlerini kapatıcak perçemleri olan güzel bir kızdı.
"Kimsin"
Sorumla afallamışa benziyordu gözlerini kaçırmasından korktuğu açıktı.
"Kim olduğunu söyliycekmisin?"
"Ben toprak arslanla konuşucaktımda"
"Benim-de neden sordun?"
Sorumla cebinden bir kağıt parçası çıkarttı.
Elime uzattığında ilk biraz bekledim ama bu kızin kim olduğunu ölesiye merak ediyordum.
Kağıt parçasını kavradım ve okumaya başladım.
Bir anlığına afallamış ne yapıcağımı bilememiştim.
"Sen haluk arslanın kızımısın?"
"E-evet"
Sesi titremişti .
Babasının nasıl öldüğünü biliyordum annesininde şuan kimsesiz olduğunuda.
Kapıyı yüzüne kapattım ve kapının arkasına çöktüm .
Tam kız gitti sanıyordumki kapı şiddetle çalmaya ve kızın bağirışlarıyla bir melodi oluşturdu.
Bi süre sonra telefonum çaldı.
Ariyo...
AVUKAT
Telefonu açıp kulağıma götürdüm .
"Efendim"
"Okyanus geldimi"
"Okyanus?"
"Halukun kızı"
"E-evet geldi"
"O kıza iyi bak toprak kılıç o kız sana emanet"
"Neden!"
"Çünkü bi tek sana güveniyordu haluk bey "
Boğazımı temizledim ve kesin bir cevap sandığım cümleyi kurdum
"Kimse için böyle bişey yapmam"
"Kimse için yapmıycaksın zaten haluk bey için yapıcaksın ona herşeyini borçlu olduğunu unutma!"
"Ama"
"Korkma kız on sekiz olduğu zaman babasının batarken ayırdığı yüklü miktarda mirası alıp gidicek"
"Tamam kız ne zaman reşit oluyor?"
"Üç ay sonra "
"Anladım..."
"Bu arada kız senin mahallende bir okula yazdırıldı"
"Ne yani bide okulamı gidicek"
"Ben sana düzenli şekilde ödeme yapıcam ;okul kıyafetleri ,harçlığı vesayre"
"Tamam sadece üç ay sonra kızı bırakırım "
"Ona iyi bak toprak"
Telefonu yüzüne kapattım .haklıydı haluk beye bunu borçluydum.
Yerimden doğruldum ve kapıyı açtım gitti sandığım kız yağmur altında sırılsıklam olmuş ve bayılmıştı.
Bıkkınlıkla derin bir nefes aldım ve kızın zayıf bedenini kucakladım.
Yukardaki odama götürdüm ve yatağa uzandırdım .
Üzerindeki ıslak kıyafetleri bir çırpıda çıkarttım ve siyah kazağımı üzerine geçirdim.
Üzerine ince battaniyeyi örttükten sonra odadan çıktım.
🦋💙🦋💙🦋💙🦋💙🦋💙🦋💙🦋🖤mavi kelebeğimizin ruhunu siyaha boyamaya başladık.
Minik mavi kelebeğime...