Kimsin sen?
Hayatıma bir anda girmiş tek parçası olmuştun...ama ben seni tanımıyordum...Başım o kadar çok ağrıyorduki bugünün pazar olması tam anlamıyla bir şanstı.
Kapalı gözlerim açılmamak için savaşıyordu adeta benimle.
Elimi biraz kımıldatınca elime batan diken diken şeyler ne diye merak edip gözlerimi araladım.
Toprağın yüzünde yeni yeni çıkmakta olan sakalları veriyordu bu hisi ellerime.
Hiç bozmadan elimi yüzünde dolaştırmaya devam ettim uyanmak istemiyordum neden bilmiyorum ama...huzurluydum.
Yüzümü boyun oyuntusuna yaklaştırıp kokusunu çektim içime.
Çok güzel kokuyordu biraz sigara ,biraz içki birazda kendi kokusu harmanlanmış muazam bir koku çıkmıştı ortaya.
Yüzümü sakladığım yerden çıkartmak istemiyordum burda güvende olduğumu hissediyordum.
Kafamı zorlayıp doğrulttuğumda ellerim hala yüzündeydi.
Biraz sonra gözlerini aralamaya başlayınca kahveleri benim yeşillerimi bulmuştu.
Bir süre gözleri gözlerimde seyhat etti.
"Günaydın küçük"
Ellerimi usulca yüzünden çekip .
"Günaydın"
Dedim. Oda belimdeki kollarını çözüp yatakta doğruldu.
"Ben çıkıyorum akşama kadar gelmem"
Benim birşey söylememi beklemeden kapıdan çıktı.
Sıcak yatağımdan kalkmak istemesemde bir duş almam gerekiyordu.
Yerimden doğrulup iç çamaşırlarımı ve rahat birkaç parça kıyafet alıp banyoya ilerledim.
Duş aldıktan sonra toplayamadığım kısacık saçlarımı çıt çıt tolayla arkaya tutuşturdum.
Karnımın kazındığını hissedince mutfağa doğru gittim.
Açtım ama birşey yemek istemiyordum.
Kendimi zorlayarak ekmek arası birşeyler hazırlayıp hemencecik yemiştim.
Saat daha erkendi ve ben çok sıkılıyordum.
Geçen gün toprakla beraber içtiğimiz odaya doğru yürümeye başladım.
Kapının koluna gitti önce ellerim gecen sefer doğru düzgün bakamamıştım.
Yavaşça açtım kapıyı ve önce bir baktım odaya.
Daha sonra adımımı attım o kadar çok çizim vardıki farklı farklı anlam veremediğim ama bi o kadarda muazzam...
İçerde çoğunlukla silah çizimleri ve portreler vardı.
İncelemeye devam ederken yerde duran bir portre çekti dikkatimi.
Ne kadarda güzel bir kızdı.Sevdiği diye düşündüm önce ama olsa görürdüm heralde.
Ne kadar az şey biliyordum hakkında hatta adından başka birşeyi bilmiyordum.
Sanem susuyor o anlatır diyordu ama tık yoktu ben ona tüm acılarımı açmışken sadece ismini gizlememişti benden.
Elimdeki kağıt parçasını dolabın üzerine koyup odadan çıktım ve kapıyı kapattım.
Aşağıya inerken yanıma kapişonumuda almıştım biraz dışarıya çıkıcaktım.
Kafamdaki tokayı çıkartıp rast gele biryere fırlatım kapişonumu kafama örttüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH KELEBEK
Novela JuvenilRuhumdaki mavi kelebeği siyahın en koyu tonuna boyuyorum