~Lavinia~

108 11 22
                                    

Öncelikle merhaba, benim için değeri çok fazla olan bir yazıydı bu, tamamlayıp aylardır taslakta beklettiğim, yazarken kalbimde hissettiğim bu satırları artık size sunma zamanı geldiğini hissettim.

Umarım beğenirsiniz, bu arada kitabın ismi olan Lavinia'nın bir çok anlamı vardır, fakat ben bu kitapta şu anlamını kullandım,Lavinia: Bir çicek ismidir, ' Ölüm çiçeği' olarak da kullanılır. Benim için bu yazıya en uygun isim buydu.

Multiye koyduğum müzikle dinlerseniz, bölümü yaşıyor gibi hissedebilirsiniz.🌘

Daha fazla uzatmadan iyi okumalar diliyorum, satır aralarına yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen🌸

Bir sigara dumanı gibiydi hayatım, sigara yandıkça hayatım ilerlemeye devam ediyordu ve ben biraz daha sona yaklaşıyordum, geçirdiğim günler, aynı dumanı gibi gri ve bulanıktı, doğduğumdan beri düzeltemediğim hayatım , kuramadığım düzenim iyice sarpa sarmıştı.

Depresif bir insana dönüşmüştüm, gözlerimden hiç dinmeyen yaşlar akarken ömrümün dolmasını bekliyordum sadece, kendi kendimi bu hale sokmuştum, kendimi bir evin içine hapis etmiş, sadece zamanın geçmesini bekliyordum.

Yaşadığımız her şeyin bir sebebi, bir nedeni oluyor tabi ki, bazen düşüncelerimde kayboluyorum, bazen ise sadece kayboluyorum ama ne düşündüğümü bilmiyorum, dalıyorum öylece boş boş bakıyor bir şey düşünmediğimi düşünerek dalıyorum.

Sanki o sigaranın gri dumanı engelliyor, bazı şeyleri görmemi, kaybedeceğim hiç bir şey kalmamışken bana zarar veren hiç bir şeyden vazgeçmiyorum, o sigara dumanı sanki hayatımı mahvettiği gibi beni de mahvediyor. Sadece ciğerlerim işlev görüyor sanki, elimden düşmeyen kahvem ve sigaram tüm öğünlerimde her zaman eşlik ediyorlar bana, hayat sanki bana bunları yaşamak zorundasın diyor.

Lisenin son yılında, ilkokuldan arkadaşım olan Beste, tek destekçim, beni yargılamadan, üzmeden sevem tek insan, hayatımdan gittiğinden beri böyleyim. Ellerimin arasında ki cansız bedeni, gözlerinin kayması sanki uyanıkken sürekli aynı rüyayı görüyormuşum gibi, bugün ölümünün dördüncü yılı, yanımdan ayrılışının, bu koca dünyada yalnız başıma kalmamın dördüncü yılı.

Ellerimin arasında bu hayata veda etmesine rağmen sanki her an arayacak gibi, sevdiği çocuğu anlatacak, sınav stresi yaratacak gibi, kendimi kaybetmemim dördüncü yılı , hayata küsmemin, insanlardan uzaklaşmamın, şu koca dünyada ki tek ailem olan kişiyi kaybetmemin yıl dönümü.

Sanki bir film arasında sürekli çıkan reklam gibi sinir bozucu ve boş bir hayatım var. Vazgeçişimin günleri bunlar. İnsanlara güvenmiyorum, hatta bazen kendime bile güvenemiyorum.

Sanaldan bir çok insan var tanıdığım ama kimse onun gibi değil, hayatımda hiç görmediğim, yerini bilmediğim, görüntüsünü sadece fotoğraflardan ibaret bildiğim ve gözümde bile canlandıramadığım bir hayalden ibaret olması ne kadar fayda edebilir ki?

Düşüncelerimi kendime saklamak beni ne kadar zorlasada zaman bana bunu öğretti. Aynı zamanda tüm hayatımı bir insana bağlamamın yanlış olduğunu öğretti.

Karşınızdaki kişi kim olursa olsun belki ailenizden biri, belki sevdiğiniz,belki de benim gibi en yakın arkadaşınız. Hayatınızı bağlamayın ki sizden gittiklerinde acı çekmeyin. Hayata küsmeyin, kendinizi kaybetmeyin, insanlar tek doğar ve tek ölür.

Kendimiz için yaşadığımız, kendi yaptıklarımız için sorumlu olduğumuz şu üç günlük dünya da birine bağlanmak belki de en yanlış şeydir.

İnsan bazen kendini bile tanıyamıyorken, anlayamıyorken, günler geçtikçe yeni huylarımızı öğrenirken başkasını tanımamızı beklemek yanlıştır.

Hayata karışmam gerektiğinin farkındayım, aynı hayata dönebileceğime dair içimde ne bir istek, ne de bir umut var.

İlkokulda aynı yetimhanedeydik, ikimizede hayat daha en başından vurmuştu darbesini, isimlerimizi bile daha yeni idrak etmeye başladığımız zamanlarda kaybetmiştik ailelerimizi, o günden sonra birbirimize aile olmuştuk biz.

Kimse bizim aramızda ki o kuvvetli bağı koparamamıştı. Çünkü ne olursa olsun bizde aile bağı vardı, anne, baba şefkati vardı. Birbirimize olan bağlılığımızı dört sene önce çıktığımız alışverişte ,hayatın bir makas gibi vurduğu o saniyelerde kaybetmiştik.

Seneler boyunca kurduğumuz hayalleri gerçekleştirmiş, sırf eve çıkabilmek için liseyi dondurup, çalıştığımız koca bir sene sonunda paramızı biriktirip eve çıkmıştık. Hayalleremize dahil olan balkonumuza yapacağımız o minik kitap okuma köşesini tamamlamış, yeni hayatımıza başlangıcımızla beraber bizimle başlayacak, büyüyecek çicekleri almaya gittiğimiz çiçekçiden eve dönerken olan trafik kazası sonucunda ellerimin arasında kaybetmiştim bana ailenin, sevginin, güvenin, sadakatın ve kardeşlik bağının ne olduğunu öğreten  o kalbi güzel insanı...

Meğer çicekleri bugüne kadar hayalini kurduğumuz balkonu süslemek için değil, mezarına kullanmak için almıştık.

Kısacası hayatınızı şu üç günlük dünyada birine bağlamayın, kendinize yaslanıp nasıl tek doğduysanız öyle tek ölün, kendinizden başka kimseden bir beklentiniz olmasın.

Bu arada, seni çok özledim lavinia, ruhlarımızın bir gün birbirleriyle kavuşması dileğiyle..

Ve son, umarım beğenmişsinizdir, ne hissettiğinizi, beğenip beğenmediğini belirtirseniz çok mutlu olurum.🌸🌸

Lavinia (TEK BÖLÜM)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin