"günaydın hanımlar." dedim kollarımın arasındaki kıpırdanmaları hissedince. sıcak kıpırdanışlardı bunlar. ağzımda acı bir tat vardı. dün fazla kaçırmışım anlaşılan.
gözlerimi açtığımda hala karanlıktı.
"sikeyim. kim perdeyi çekti." diye küfrettim.
hayır bu perde değildi. sürtüklerimden birinin sütyeni. kolumu birinin koca kafasından çektim ve sütyeni bir kenara fırlattım.
yavaşça doğrulmaya çalıştıkça benle beraber doğrulan nevresim kadınlarımın çıplaklığını gözler önüne seriyordu. beni tahrik etse de hiç halim yoktu açıkcası. birden çok kadınla yatmak dünyanın en yorucu ve saygıdeğer işi olsa gerek diye geçirdim içimden.
"hadi kaybolun." diye tekrarladım. nevresimin altından organıma baktım. neyseki boxerım vardı. görür görmez yataktan çıktım. odamdaki banyomun yolunu tutarken,
"hanımlar. banyodan çıkana kadar yok olun." dedim son kez. hanımlar, evet yatağımda üç çıplak beden vardı. dün gece benimle yatmak için kavga eden üç hatun. elbette centilmenim. kimseyi kıramadım.
duş için suyu açtım ve direkt kendimi altına attım. soğuk su bütün bedenime sızarken..
siktir bugün pazartesi. çabucak duşumu alıp çıktım. belime bir bornoz bağlayıp odama girdim.
kadınlar hala yatağımdaydı. komodinimdeki telefonuma koştum. ana ekrana baktım. saat 10.10du.'annem' 17 cevapsız çağrı.
'babam' 5 cevapsız çağrı.ekrana afallamış bir şekilde bakarken telefon elimde titredi.
'annem'
"efendim anne."
"oğlum uyuyakaldın anlaşılan. uyandırmak için aradım seni biz yarım saate oradayız."aklımdan, hassiktir.
"tamam anne. hoşgeldiniz." dedim ve telefonu kapattım.
laftan anlamayan kadınlara,
"hadi kalkın işim var. çabuk." dedim gür bir sesle.gözlerini yavaşça açan kadınlar doğrulmaya başladı. ben gözlerimi devirerek odadan çıktım.
salonu, hiç abartmıyorum, bok götürüyordu. apar topar salonu toparlamaya başladım. ama topladıkça tekrar dağılıyordu sanki. koltuk kenarlarında tangalar vardı.
merdivenlerden topuklu ayakkabı sesi duydum. kadınlar hazırlanmış gidiyorlardı. kadınlar diyorum çünkü isimlerini bilmiyorum.
salonu toparladıktan sonra yukarı çıkıp üzerime rastgele bir şeyler giydim.
aşağı iner inmez kapı çaldı. kapıyı açtığımda annemi ve babamı karşımda gördüm. ellerinde valizleri vardı. annemin valizine uzandım.
"hoşgeldin kraliçem." dedim valizi içeri taşırken. arkadan kız kardeşim çıktı ve çantasını uzattı.
"merhaba prenses."
babam da geldi ve kapıyı kapattık. herkese sarıldıktan sonra mutfağa geçtik.
"ee nasıldı tatiliniz?"
annem,
"güzeldi." dedi katı bir sesle. masada oturuyordum ve kafamı arkamda dikilen anneme yavaşça çevirdim. önce çatılan kaşlarına baktım. sonra karşımda oturan babama baktım. yüzündeki şaşkınlığı tarif edemem. ama annemin eline bakıyordu.çabucak başımı çevirip eline baktığımda pembe bir sütyen gördüm.
"can bu sütyenin benim mutfağımda ne işi var?" dedi. sesi titriyordu. ama sinirden.
birileri oğluyla gurur duymayacak mı acaba? bu kadar kadını götürmek her erkeğin harcı değil.
"can yeter." dedi babam sert bir sesle. sözlerine devam etti,
"sana verdiğimiz imkanları alisa'ya vermiyoruz."
yavaşça doğruldu ve suratıma eğilerek,
"zaten bundan sonra sana da vermeyeceğiz." dedi tehditkar bir şekilde. ve hayır gözündeki şeytani pırıltı.......
dün gece benim ortalığı inlettiğim salonda artık tek bir söz sahibi vardı.
"odanı alisa'ya veriyorsun."
"yok artık." dedim ve alisa'nın yapmacık gülümsemesiyle karşılaştım.
"hadi ama alisa'nın odası çok küçük. banyosu da yok." diye söylendim. ama yenisi ekledi.
"haftalığını azaltıyorum."
başımı ellerimin arasına aldım. ne zaman biter diye geçirirken içimden,
"araban artık yok."
afallamıştım. arabam benim her şeyimdi. onu kazanmak için çabalamıştım ben. ilk kez bir şey için çabalamıştım.
"tamam bu kadarı fazla. okula herkes arabayla geliyor." dedim babama.
ve siktir bu gülüş hiç iyi değil.
"okulun da değişti merak etme."
mutlimedya: CAN
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUTSAL BAKİRE (+18)
Romance"kutsal bakire mi?" dedim gülerek. "evet. ona daha önce kimse ulaşamadı çünkü."