1.BÖLÜM

1K 98 50
                                    

Kahretsin! Nasıl Seul uçağını kaçırırım!

Koşturmama rağmen yetişemediğim uçağın kalkışını izlerken iç çektim. Yerde çıkardığı sesi duyamadığım bavulumla bir daha ki sefer için bilet almak üzere etrafa bakındım.

Fazla aramadan bilet satış noktasını buldum. Sıra olmaması işime gelmişti. Hızla camın arkasındaki kadının buraya bakması için ses çıkarma amaçlı şeffaf yüzeye vurdum.

Bıkkın suratı ile bana döndü. Hafifce gülümseyip gelmesini bekledim. Yeni döktüğü süzülen buharından belki olan kahve bardağını bırakıp karşıma geçti.

Bir şeyler söyledi. Benim için sadece dudakları hareket ediyordu. Işaret dili ile konuşamadığımı ve duyamadığımı belli ettim.

Kadının kaşları kalkıp inerken işaret dilini bilmesini diledim. Özür dileyip sonunda anladığım dilde "Biletiniz neresi için?" diye sordu yaşı otuzlarda olan kadın.

"Seul için bilet alacaktım. Geçen uçağı kaçırdım."

Kadın üzüldüğünü belli eden ifadesini takınıp bilgisayarda bir iki işlem yapıp tekrar bana döndü.

"Akşam altı otuz için biletimiz var. Bir kaç saat beklemelisin."

Reddedecek durumum yoktu. Kabul edip gerekli işlemlerin halledilmesini bekledim. Kadın sonunda güler yüzüyle bileti uzatıp el salladı.

Insanlar gürültüden birşey duyamıyorken ben sessizlikten başka birşey duymuyordum.

Sıkıntılı nefesimi verip bekleme alanındaki yere geçip kitabımı çıkardım. Telfonuma titreşimli alarm kurup kaldığım sayfadan devam ettim.

Gözlerim ağrımaya başlayınca saate baktım. Altıyı yirmi üç geçiyordu.

Harika zamanlama.

Orta boy bavulumu kapıp ayağa kalktım. Uyuşan ayağım sinyal yollarken yolda tuhaf tuhaf yürümemek için dik durup geçiş yapacağım yere doğru yürüdüm.

Güvenlik işlemlerinden sonra peşi sıra giden insanların arasına karışıp uçağa binmek için sabırsızlandım. Hayatımda sadece bir kere uçağa binmiştim. Ve onu hatırlamıyorum bile. Annemin hep gülerek babamınsa yüzündeki ifadeden söylenerek anlattığı uçakta kusma hikayem var, o kadar. 

Aklım aileme giderken tekrar hüzünlenip rahatsız koltuklara yerleştim. Yanıma oturan genç anne ve kucağında ki bebeğe gülümseyerek bakmış sonrasında bu üç saatlik yolculukta bitireceğim kitabımı tekrar elime aldım.

Hiç değilse, birazdan ağlayacak  bebeğin cırıltısını duymayacaksın.

Kendimi teselli edip küçük harflerde kayboldum. Uçak havalanırken tahmin ettiğim gibi bebeğin ağzı açılıp kapanıyor ve tekrar açılıyordu. Tabi bu sadece benim gördüğüm.

Biraz sonra kafama tekme yiyince şaşkınca minik ayaklara baktım.

Nasıl lan?! Bebek uçuyor mu ne?

Çocuğunu azarlayarak geri çeken anne, özür dilediğini belli eden dudakları durunca ellerini birleştirip eğildi. Sorun olmadığını belli edip kitaba devam ettim.

Yıllar süren üç saat geçerken iniş yapacağımızı hostesin etrafta gezip insanlara birşeyler söylemesi ile anladım.

"Sayın yolcularımız Daegu'dan kalkan uçağımız Seul Incheon Uluslararası Havaalanına iniş yapmaktadır. Lütfen emniyet kemerlerinizi takınız."

Şuan büyük ihtimalle insanlar bunu duyuyordu. Bense izlediğim altyazılı dizi/filmlerden öğrenmiştim. Konuşan kadının ses tonunu çok merak ediyordum.

🤘🏻🤘🏻🤘🏻

Taksi şoförü ile yaptığım sessiz ama yorucu bir onbeş dakikada sonunda gideceğim yeri anlamıştı.

Sana o kadar harflerle neresi olduğunu gösteriyorum nesini anlamıyorsun be adam?!

Seul'un sarı ışıklarla renk almış caddelerinden gezerken bir çok insanın gülüşünü yakalamıştım.

Acaba o kahkaha ardından nasıl bir ses çıkıyor? Veya ne duyup bu kadar gülmüşlerdi?

Taksimetre de gözüken parayı uzatıp üstünü bekledim. Adam eksik para uzatınca kaşlarım çatık ona baktım. Almakla uğraşmadığı tek kaşı havaya kalkarken parayı gösterdim. Benim için sadece dudakları oyandı.

Eliyle git işareti yapınca elimi sertçe koltuğa vurdum. Işaret dilini anlamayacağı için sadece ölümcül bakışlarımı yolladım.

Bıkkınca eli, cebindeki para cennetine gitti. Vermediği parayı uzatıp yüzüme bakmadan sigarasını yaktı.

Içimdeki küfürleri duysa tepkisi ne olurdu diye düşünürken yeni geldiğim bu parlak şehre hayranlıkla baktım.

Insanlara yol sormaktan bıktığım ve saatte geç olduğu için telefondaki navigasyondan bir ay önce tuttuğum yeri aradım.

Yirmi beş dakika yürüme mesafesi. Hmm,o zaman kırk dakikaya evdeyim.

Kol kola gezen insanlara dudak büzerek yürüdüğüm yolda, yönümü kaçırmamak için tekrar telefona gömüldüm.

On dakika. Ha gayret Mi Ran!

Omzuma yediğim darbe ile geriye savrulurken telefonda bavulda elimden kayıp düştü. Omzumu tutarak çarpan bedene baktım.

Siyahlar içinde gecede kaybolan genç ağzı yayık birşeyler söylüyordu. Kafamı sallayarak özür dileyip yerdeki bavulumu kaldırdım.

Lanet telefonum nerde? Hah, orda.

Çatlamış ekrana hayal kırıklığı ile bakakaldım. Daha yeni elime aldığım cihaz şimdi bana çarpan gencin elindeydi.

Yüzüne renk katan dudakları okuyabileceğim kadar keskin hareket ediyordu. Ilk okuduğum cümle ile kaşlarım çatıldı. Hangi hakla bana küfrederdi!

Elinde tuttuğu telefonuma uzanıp almaya çalıştım. Alnımdan ittirip elini geri alırken "Özür dilemek ne bilmez misin sen". Evet sanırım bunu söylemişti. 

Ellerimi birleştirip hafifçe eğildim. Telofunu verir gibi olup geri çekince yardım edebilecek biri aradı gözlerim.  Kimse bu yöne bakmıyordu bile.

Bileğimi sertçe tutup kendine çekerken seğirmiş koyu gözlerine baktım. Dudağı yana kıvrılırken yüzünü yaklaştırdı. Korkudan hemen geri çekilip yüzüne sağlam bir tokat indirdim.

Göğsüm hızla kalkıp inerken, bavulumu alıp hemen burdan kaybolmak istedim. Ancak ev nerdeydi bilmiyordum ve telefona ihtiyacım vardı.

Yüzü geriye savrulan genç telefonumu cebine atarken bana olabilecek en korkunç bakışlarını attı.
Gitmemekte direnen bedenimi ittirip gitmemi belli eden kafa işaretini yaptı.

Gözlerim onda iken elim burda bir yerde olan bavuluma gitti. Sert adımını üstüme atarken refleksle geriledim.

Korkak halimden zevk alırken telefonumla birlikte kimsenin bana yardım etmediği bu lanet sokakta gözden kayboldu.

Merhaba arkadaşlar dördüncü hikayem ile karşınızdayım. Biricik Ran'ımız işitme engelli bir kız. Umarım hoşunuza giden bir hikaye olur. Desteklerinizi bekliyorum. 😊.

Hikayede;

İç ses

Olaylar ve geriye kalan

"Beden dili ile konuşma"

"Normal konuşma"

Bu şekilde ayırt edebilirsiniz. Diğer bölümde görüşmek üzere. 👋👋

"𝑯𝒆𝒚 𝑩𝒆𝒏𝒊 𝑫𝒖𝒚𝒖𝒚𝒐𝒓 𝑴𝒖𝒔𝒖𝒏?!"᯽𝑴𝒀𝑮Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin