6.BÖLÜM

352 76 74
                                    

Yoongi: Aşağıdayım.

Direksiyona yaslı ellerimi belirli bir ritme uydurup geldiğim büyük binanın önünde beklemeye devam ettim. İlk defa bir kızla dışarı çıkmayacaktım ama buna rağmen içimde anlamdıramadığım bir heyecan vardı.  

Yoongi: Yukarı gelmemi ister misin?

Fazla beklemeye gelemezdim. İki mesajım da görmeyince anahtarı kontaktan çıkartıp kapıyı açtım. Hava son bulutsuz günlerini gösteriyordu. Maske ve şapkadan dolayı bunalmıştım. Ellerimi cebime atıp yüksek katlı binaya girdim. Cebimde ki telefon titrerken çoktan asansöre binmiştim. 

Mi Ran: Gerek yok, şimdi iniyorum. 

Asansörün kata geldik sesi ile kafamı kaldırıp açılan otomatik kapıya baktım. Dizlerine gelen pudra rengi elbisesi ve açık bıraktığı açık kahve saçları ile karşımda dikilen şaşkın bedenle bir süre bakıştıktan sonra boğazımı temizleyip gelmesini belli ettim. 

Ellerini bileştirip özür dilediğinde sorun olmadığını belirtip '0' yazan tuşa bastım. Burna hoş gelen kokusu asansörü sarmıştı. Başımı çevirip çantasının fermuarı ile oynayan küçük kadına kısa bir bakış attım. Küçük bir kız çocuğu gibi kafasını hafif hafif sallıyor ve dudaklarını değişik şekillere sokuyordu.

Kapı açılınca elimle önden geçmesini belli edip arkasından ilerledim. Buraya bakan bir kaç göz yakalasam da sorun etmeden arabaya geçtim. 

"Nereye gideceğiz?"

"Aslında burada yeni olduğun için senin gitmek istediğin bir yer vardır diye düşündüm."

Wuah! İlk defa bu kadar uzun cümle kuruyordum.

Geliştiğimi görmek onu daha mutlu ederken düşünüp telefonunda ki yeri gösterdi. 'D Müzesi'.

O kadar gezecek bir sürü yer varken burayı seçmesine şaşırdım. Evet bloğundan belli olduğu gibi müze gezmeyi seviyordu ancak daha farklı bir yer olur diye düşünmüştüm. 

Kafamla onaylayıp arabadaki navigasyon ile yola baktım. Yarım saat- kırk beş dakikaya orada olacaktık. Arabanın içinde küçük bir keşfe çıkan gözleri benimkilerle buluşunca kalbimde oluşan sıcak sızı ile gözümü kaçırıp arabayı çalıştırdım. O'da kafasını cama çevirmişti zaten. 

Yol doğal sessizlik ile bitmiş müzenin biraz uzağında arabayı park etmiştim. Geldiğimizi fark etmeyen Mi Ran, bir yere dalmış gibi camdan dışarı bakmaya devam ediyordu. Omzunu dürtüp bana bakmasını sağladım. Ben bir şey demeden anladığı için ağzını açıp kafasıyla onayladı ve kapıyı açarak çıktı. 

Şapkamı kafama geçirip anahtarı yerinden alarak dışarı çıktım. Kısa yürüme mesafesi ile bir duvarı ful ekranla kaplı müzeye kısa bir bakış attım.

Hiç değilse tarihi müze değil.

Oldukça büyük kaç katlı olduğu belli olmayan binanın içine girince klimanın verdiği soğuk rüzgarla nefesimi tutup yanımda ki küçüğe baktım. Tahmin ettiğim gibi çantasına tutunmuş ve saçları geriye uçuşmuştu. 

Fazla kalabalık olmayan mekanda bilet alacağımız yer direkt gözüme çarptı. "Burda bekle.

Üniforması ile güler yüzle diğer insanlara biletleri uzatan kadın beni görünce şaşırmış üslubunu bozmadan biletin fiyatını söylemişti.

"İki kişi."

Parayı uzatıp biletleri aldım. Arkamı dönüp beni izleyen Mi Ran ile göz göze gelip 'hadi' anlamında başımı salladım. 

"𝑯𝒆𝒚 𝑩𝒆𝒏𝒊 𝑫𝒖𝒚𝒖𝒚𝒐𝒓 𝑴𝒖𝒔𝒖𝒏?!"᯽𝑴𝒀𝑮Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin