Saat sabah 5.25/ Seul'de bir deniz
kıyısı[✦jennie]
Örtü cesedin üstünden yavaşça kalktı ve bir tüy gibi rüzgârda sürüklenmeye başladı. Çarşafın beyazını düşünmeden silen kan lekeleri de bedenin etrafındaki toprağa usulca karışmıştı. Rüzgâr ensemi yalarken, ben tekrar baştan aşağı titredim. Korku ve heyecan bedenimi zincire vurmuştu.
Yavaşça gözlerimi bedene çıkarttım, o bir kızdı. Gri saçları ve kahkülleri üstündeki simsiyah kıyafetleri çepeçevre sarıyordu. Taşların üzerinde gelişigüzel yatan bedeni ve taşlara rastgele saçılmış saçlarıyla ölümü her yerden estiriyordu.
Bu, olamazdı.
O bunu yapmış olamazdı.
Öldürdüğü kız Lalisa'ydı.
Var gücümle sevgilimin yanına koştum ve görüşümü bulanıklaştıran yaşların arasından onu sarsmaya çalışmıştım. "Lalisa! Lalisa uyan!" Çığlıklar atarak onu sarsmaya devam ediyordum. Öldüğü, dondurucu soğukla harmanlanmış teninden bariz belliydi; ama bunu kabul etmek istemedim. Bu gerçeğe inanmak istemedim.
Bağırmaya devam ederken arkamı döndüm ve sevgilimin canına kıyan kıza bağırdım. "Nasıl yaptın bunu, nasıl onun canına kıydın adi pislik?!" Boğazım yırtılırmışçasına gerindi, ciğerlerim bir daha nefes alamayacakmış gibi derince nefes aldı ve ağızım bir daha hiç susmayacakmışçasına açılıp acı feryatlarını duyurmaya devam etti.
"Lalisa, sevgilim uyan! Bak ben buradayım, sevgilin burada! Uyan güzelim!"
Zihnime onunla olan anılarım doldu bir an. Kitaplardaki gibi film şeridi gibi değildi belki, ama bana daha anlamlı geldi. Kavgalar, bağırışlar, çağırışlar, küslüklerdi anılar. Ama sonra hepsi pişmanlık ve dakikalarca sarılmayla bitiyordu. Başımı sevgilimin göğsüne yasladım ve hıçkırmaya devam ettim.
Deniz dalgalarını bir girdaba sürükledi ve sırf feryatlarımı duyurabileyim diye onları yok etti. Çığlıklarım durgunlaşmış suyun üzerinde küçük hareketlenmeler yarattı, acımı taze tutmam için de tekrar kayboldu.
Ne yapmam gerektiğini bilemedim, öylece kaldım. Acı ve şok duyguları beni sarhoş etmişti. Beynim ne düşünmesi gerektiğini bilemedi, bir kere böyle bir gerçeği sindiremedi ki. Karşımdaki sikik katile de bir şey diyemedim, demek için de çaba göstermedim.
Kalbim sızlıyor derdi insanlar, ben ciddiye almazdım. Böyle bir şeye de inanmaz, güler geçerdim. Bir aşk acısı yüzünden mi bu kadar yıkılıyorlar, derdim. Demek buymuş o kadar can yakan, iç sızlatan.
O insanlar bu acıyı tek bir ayrılıkta yaşarken ben bir daha göremeyecek olmamın ayrılığında yaşıyordum. Eğer onların canı bu denli yanıyorsa, benin hayli hayli yanardı, ama yine de bu beni durduramazdı.
"Kendi öldürdüğün birinin öldüğüne inanmak neden seni bu kadar yordu ki?" dedi kız.
Boğazımı tekrar yok sayarak bağırdım ve bir hışımla ayağa kalktım. "Ne saçmalıyorsun orospu çocuğu?!"
O anki sinirin verdiği etkiyle yakasına yapışıp onu da sarsmaya başladım. "Ne demeye çalışıyorsun, zaten Lalisa'yı öldürdüğün yetmedi mi?!"
Maskesinin ardındaki gözleri kısıldı, gülüyordu. Deniz tekrar dalgalandı.
"Ne sikime gülüyorsun?!"
Bu sefer boğuk kıkırtılarını duydum. "Ne yaptığının farkında bile değilsin."
"Sen neden bahsediyorsun?!" Gözlerimden, yaşlar fışkırıyordu. Deniz, adeta içine çektiği dalgaların intikamını yüzümü şeffaf bir sıvıya boyuyarak alıyordu.
"Şunu bilmeni isterim ki," dedi gözlerimin içine bakarak, "öldürdüğüm kişi benim."
"Olmamı istediğin kişi için kendimi değiştirdim. Yönünü takip ettim, istediğin her şeyi yaptım."
Ben dediklerini sindirmeye çalışırken elini maskesine attı. "Umarım bu seni mutlu eder, çünkü artık geri dönüş yok."
Sonra yüzündeki maske yeri boyladı.Lalisa.
Lalisa'ydı bu.
Yaptıklarım ağır ağır zihnime doldu.
Sırf benliğinden sıkıldığım için, onu katletmişti.
Doğruydu, benim yüzümdendi.
Lalisa, benim yüzümden kendini yok etmişti.
✧rosygod'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[🕊] 𝐢𝐟 𝐢 𝐤𝐢𝐥𝐥𝐞𝐝 𝐬𝐨𝐦𝐞𝐨𝐧𝐞 𝐟𝐨𝐫 𝐲𝐨𝐮, 𝐣𝐞𝐧𝐥𝐢𝐬𝐚
Fanfiction✦would you love me more, if i killed someone for u?