Gözlerimi açtığımda varmıştık. Vay canına tam dört saat kesintisiz uyumuşum.
Inerken hayvan gibi esnediğimden tüm yolcular bana bakmıştı. Ama umursadım mı? Tabiiki de hayır.
Elimde sürüyle çantalarla indiğimde etrafa bakındım. Belki bir insanoğlu centilmen yardıma gelir diye. Ama kimsede tık yok. Önümden sürüsüyle kişi geçti ama bir tanesi bile yardım etmedi. Anlaşılan iş başa düşmüştü.
Çantamı koluma, gitarımı sırtıma, bavullarımı da iki elime alıp ilerledim. Daha doğrusu ilerlemeye çalıştım diyelim. Çünkü 5 metre dahi yürüyebilmiş değildim.
Biraz soluklanıp tekrar denedim ve aldığım sonuç boyluca yere yapışmış bir ben oldu.
Ben hala düşmenin şokundayken iki kişinin yanıma geldiğini fark ettim. Başımı yerden kaldırıp onlara baktım. Birbirinden tamamen zıt görünüşlü iki erkek vardı. Birinin kocaman gözleri kızlarınkinden bile uzun kirpikleri varken diğerinin ufacık gözleri vardı. Bir an merak ettim acaba gülünce etrafı görebiliyor mu diye? Ama sonradan bunu düşünmenin zamanı olmadığını kendime hatırlattım.
Küçük gözlü olan elini uzatıp kalkmama yardım etti.
"Sanırım bunlar senden daha ağır. Neden yardım istemedin ki?"
Şaka mı yapıyor bu şimdi? Tam yarım saat bekledim ama hic kimse yardim etmedi. Şimdi de gelmiş neden yardım etmedin diyor.
"Kendi başımın çaresine bakmam gerekiyordu. O kadar ağır görünmüyorlardı ama sanırım yanılmışım''
Ben bunları söyleken o çoktan bavullarımı kaldırmıştı bile. Sanırsam diğeri bundan pek memnun olmamıştı. Bunu suratından anlayabilirdiniz.
"Hyung hani yemek yemeye gidecektik?" diye sordu. Ancak küçük gözlü olan onu duymamazlıktan geldi. Hafifce boynunu eğdi ve "Selam, ben Sungkyu. Kim Sunggyu. " dedi.
Gülümseyip ona karşılık verdim.
"Bende Im Jin Ah. Tanıştığıma memnun oldum. "
Diğerinden de adını söylemesini beklerken hiçbir şey demeden yanımızdan uzaklaştı. Sunggyu hafiften mahcup olmus gibi görünüyordu. Elindeki bavullardan birini bırakıp basini kaşıdı.
"O da Sungjong. Çocuk gibidir. Nerede ne yapacağı belli olmaz." Dedi. Tekrar bavulu eline aldı ve birlikte okulun içine girdik.
Vay canına. Burası tahmin ettiğimden çok daha büyüktü ve öğrenciler çok daha güzel ve yakışıklı. Sungyeol' un onca güzel kız arasından bırakın bana aşık olmayı beni farkedeceğini bile sanmıyordum.
Ben bu tarz düşüncelere dalmışken Sunggyu'nun konuşması düşüncelerimi dağıttı.
"Şu duvardaki listede yeni gelenlerin sınıfları yazıyor. Ama ismini orada bulman zor olur. İstersen müdür yardımcısına sorabiliriz. Hem diğer şeyler hakkında da bilgi alırsın."
Sunggyu sanırım uzun süredir bu okuldaydı. Onu takip edip peşinden müdür yardımcısının odasına gittim.
Klasik bir müdür yardımcısı görüntüsünden çok farklıydı. Ilk olarak sacları vardı ve uzundu. Gözlerinde klasik cam gözlükler yerine gençlerin tercih ettiği kemik gözlükler vardı. Kırmızı bir ceket giymişti. Eski okulumdaki müdür yardımcısıyla burdaki arasında o kadar çok fark vardı ki.
Ben ve Sunggyu tam doksan derece eğilip müdür yardımcısını selamladık . Sunggyu hic yabancılık çekmeden lafa girdi.
"Bu yeni arkadaşımız Im Jin Ah. Odasını, sınıfını ve bölümünü söyler misiniz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM SEÇİMİM
FanfictionKel kafalı pısırık olul müdürü Im Jin Ah'a o haberi verince son derece berbat olan hayatı biraz da olsa düzelmişti. Ancak artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacaktı. Müzik okuluna başlaması demek hayatının tamamen değişmesi demekti .Bir tarafta tüm mük...