(Açelya'nın ağzından)
Kaybeden kazanın istediklerini yapar...
Bu oyunda kazanan yok kaybeden var ve sen kaybeden tarafsın...
Bütün cümleler beynimde yankılanıyordu. Gerçekten karşımdakinin ateş olabileceği aklımın ucundan bile geçmezdi.
"Gel biraz geçmişteki çılgınlıklarımızdan bahsedelim."
Geçmiş? Çılgınlık? ÇılgınlıklarıMIZ? Bizim çılgınlıklarımız? Hah? Are you kidding me? Pardon kamera ne tarafta?
"Neyden bahsediyorsun?"
"Hadi ama beni hala tanımadın mı? İlkokul da okuldan atılman birşey çağrıştırıyor mu?"
Evet ilkokulda okuldan atılmıştım. Ateş diye bir çocuk yüzünden. Hayır o Ateş bu Ateş olamaz! Yoksa olabilir mi? Açelya saçmalama!
"Bak seni o zamanlar sevmiyordum. Hatta nefret ediyordum. Ama sen benden nefret etmeye başladığında ben seni sevmeye başladım. Sen bana iki ayrı duygu yaşattın. Sevgi ve nefret. Sana nefretimi üç sene önce işkenceler çektirerek gösterdim. Sıra sevgi de."
"Senden nefret ediyorum."
"Bunu genelde söylerler."
"Sen tam bir piç kurususun. Şerefsiz sapık piç..."
"Bunlarıda hep söylerler. Neyse sen git biraz uyu. Yarın yorucu bir gün olacak."
Hayır uyumak istemiyordum. Ama gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu. Yumuşacık yatağa uzandım ve bedenimi uykuya teslim ettim.(Ayaz'ın ağzından)
Ben nasıl bir malım?! Resmen kendi ellerimle Açelya'yı Ateş'e teslim ettim.
Bir dakika!
O ne demişti?
'Bana iki ayrı duygu yaşattı. Sevgi ve nefret' O zaman 3 yıl önce nefretini kusmuştu. Şimdi sıra ikinci duygu olan sevgi de. Allah'ım ben nasıl bunu yaparım? Peki ben bunu nasıl Ayça'ya söyleyeceğim?
Bütün cesaretimi toplayıp Ayça ve Barış'ın odasının kapısını çaldım. İçeriden gel komutunu alınca içeri girdim.
"Ayça çok önemli birşey oldu."
"Noldu çabuk söyle!"
Sesinden bile duyduğu endişe anlaşılabiliyordu.
"Hem Açelya nerede?"
"Açelya kaçırıldı."
Sözümün bitmesiyle Ayça'nın yere düşmesi bir oldu. Barışa baktığımda gözlerinden ayırt etmekte zorlandığım binlerce duygu geçiyordu.
Endişe, nefret, korku...
HERŞEY!
Onu ne olursa olsun kurtarmam lazımdı. Peki ailesi onlara ne diyecektim? Dönmemize sadece iki gün vardı. Yani Açelyayı kurtarmam için verilen süre sadece iki gündü.
48 saat.
2880 dakika.
172.800 saniye.
10.368.000 salise.
Hiç bilmediğim bir yerdeydim. Sevdiğim kız en güvendiğim arkadaşımın elinde. Yanağım ıslanana kadar ağladığımı farketmemiştim. Onla daha geçirecek çok zamanımız olmalı. Olacak da.
Burada göt gibi dikilerek sadece zaman kaybediyordum. Peki neredesin be güzelim?(Açelya'nın Ağzından)
Sabah uyandığımda gerinmek için kalkmaya çalıştım. Ama kalkamıyordum. Omzumun üzerindeki ağırlığa baktım. Ateş başını omzuma yaslamış uyuyordu. Ardından başımı bileklerime ve ayaklarıma çevirdim. Ayaklarımı ve bileklerimi yatağa bağlamıştı. Ateş yanımda kıpırdanmaya başladı ve gözlerini araladı.
"Demek uyandın güzelim. Bekle sana kahvaltı getireyim."
Ardından kalkıp gitti. Bense hâlâ yatakta bağlı bir şekilde duruyordum. Geldiğinde elinde bir tepsi vardı. Tepside ise bir bardak su ve tabakta omlet vardı. Gelip bileklerimdeki ve ayaklarımdaki ipleri çözdü.
"Haydi sen yemeğini ye daha sonra geri dönücem."
Ardından kapıyı kilitledi. Bardak camdı. İçindeki suyu içip cam bardağı yere atarak kırılmasını sağladım. Kırık parçalardan birini alıp yüzüme ve kollarıma rastgele kesik yaraları açtım. Çok geçmeden içeri Ateş girdi. Yüzümü iki elinin arasına alarak konuşmaya başladı.
"Noldu sana böyle?"
"Bardak parçalandı."
Ardından alışık olduğum o piç gülüşü yaptı.
"Buna inanacağımımı düşündün. Bir de yüzüne neler yapmışsın. Gel yüzündeki kanları silelim sonra başlarız."
Gidip ıslak mendil getirdi ve yüzümdeki kanları silmeye başladı.
"Elbiseni çıkar."
"Asla!"
"Sana çıkarır mısın diye sormadım çıkar dedim."
"Bende sana asla dedim."
"Bunu sen istedin."
Cebinden çıkardığı çakı ile üzerime doğru geliyordu. Tekmem ile bacak arasına vurdum. Biraz olsun sendelemesine neden oldum. Ama beni yine elbisemden kavradı. Ardından kucağına alıp beni yatağa koydu. Ve o sırada dolabın üzerindeki küçük şey dikkatimi çekti. Kamera mıydı bu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-FELAKET-
Romance3 yıl önce yaşadığı bir felaketten dolayı 3 yıldır evinden dışarı çıkamaz. Bir yılbaşı günü özgürlüğüne kavuşur ve o gece hayatı değişir.