On Dördüncü Bölüm

3.8K 253 93
                                    

Herkese merhaba 🙏🏻

Uzun zaman sonra bir bölüm daha sizlerle. Çok mesaj aldım ve sizin için tamamladım. Birleştiremediğim bölümleri tekrar tekrar düzenleyip sizin için en güzeliyle derleyip size bırakıyorum 😍

Yorumlarınızı yazmayı unutmayın, hepsini tek tek okuyor ve değerlendiriyorum 💖 Görüşlerniz benim için önemli 💚

Bundan sonra daha sık bölüm yayımlamayı planlıyorum, geç bölümler geldiği için hepinizden özür diliyorum 🌸

Keyifli okumalar dilerim 🌱

-

Huzuru hissetmek istiyordum. Büyük karmaşanın altında ezilmekten yorulmuştum. Hayatım ben küçükken karışmıştı zaten benim bir suçum yoktu ben hayatımı karıştıranların bir piyonuydum. Her şeyden pişman olduğunu söyleyen bir Musa vardı ona inmak benim için zordu ama içimde ona inmak isteyen bir his vardı. Ona inanmaya başlamam bir çok şeyi yıkmaya başlamıştı. Annemi hayal kırıklığına uğratmıştım ama hayal kırıklığına uğratacak bir şey yaptığıma kendimi inandırmam daha zordu.

"Daldın..." diyerek elimi tutan Uğur ile derin bir nefes alıp ona döndüm. "İyi misin?"

"Evet, iyiyim." diyerek ona karışık elini sıktım.

"Ne düşünüyorsun?"

"Musa..." diyerek net bir cevap verdim. "İhale bana kaldı." dediğimde iç çekti.

"Bunu yapmamam lazım biliyorum." diyerek kendi kendini uyarır gibi konuşunca gözlerimi denizden çekip ona çevirdim. "Musa'yla konuşmak istersen bunu sağlayabilirim." dediğinde kaşlarımı çattım.

"Nasıl?"

"Eğer iyi hissedeceksen bunu yaparım Hayat." dediğinde iç çektim. Gizli bir şeyler yapmak istemiyordum ama Musa'yı görmek her şeyden çok istiyordum. "O her gün beni arıyor. Senin durumunu sormak için." diye devam edince ne yapmam gerektiğini çözmeye çalışıyordum.

"Bu zor..." diyerek gözlerimi ayaklarıma çevirdim. "Musa'yla görüşmeme kimse izin vermez."

"Ama seni bu hale düşüren de bu değil mi?" dediğinde kafamı salladım. Sessizce bekledim. Kafamın içinde bir şeyleri tartmam lazımdı. Bazı cevapları verebilecek tek kişi Musa'ydı ve ben onunla konuşup konuşmamak arasında gidip geliyordum. Hangisinin doğru olduğuna emin değildim bu yüzden sessiz kaldım. O sırada arkadan babamın sesini duydum.

"Hayat?" kendimi toparlayıp babamın olduğu tarafa doğru ilerlemeye başladım. Her şeyi o an orada bıraktım. Uğur'u, Musa'yı, kendimi...

3 Hafta Sonra

Zaman geçmek bilmiyordu. Yalnız başıma zaman geçirmiyordum. Sabahları annem, akşamları babam yanımdan ayrılmıyordu. Doktor bir süre evden tedavimin devam etmesine karar verdiği günden beri Uğur'u da görmemiştim. Yoğun bir sınav hazırlığı içinde olduğunu biliyordum ama onu aramıyor değildim. Özlemiştim ama elimden bir şey gelmiyordu.

"Annecim kontrole gideceğim, telefonu buraya bırakıyorum." diyerek telefonumu masanın üzerine koydu. "Baban beni bırakıp eve gelecek ama sen bir şey olursa yine ara beni." dediğinde kafa salladım. Annem tehlikeli hamilelik sürecini atlatmak üzereydi. En azından birimizin durumu iyiye gidiyordu.

"Ömer kalabilir benimle." dediğimde annem hafifçe gülümsedi ve yanıma yaklaşıp yanağımı okşadı.

"Babaannen ile konuştum onlara bırakacağım, bekliyorlar." normalde Ömer'e bakılması gerektiğinde halam ve babaannem buraya gelirdi.

Hayat'ın YangınıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin