"Hey sen! Küçük fare." Yavaşça adımlayan ayaklarım katı bir tok sesle durdu. Arkamı dönüp o tok sesin sahibine baktım.
"Ba- bana mı dediniz?" Homurdanan sesler çıkararak bana doğru adımladığında öylece kala kalmıştım.
"Burda senden başka işime karışan biri yok." Anlamazca başımı salladım.
"Pardon bayımda siz kimsiniz? Ve ben nerden sizin işinize burnumu sokmuşum?"
"Kim olduğumu bilmiyor musun?" Yakınlaşmamıza az mesafe kala adımlarını durdurmuştu, yüzünü sadece dışardan yansıyan ayın ışığıyla az çok görüyordum, ama belirli bir şekil oluşturamıyordum.
"Hayır, kimsiniz siz?" O an sadece birşey gözüme iyice oturmuştu, gecenin karanlığında o koyu kırmızı parlayan gözler. Burası zifiri karanlık bile olsa, o gözleri çok net bir şekilde tanıyabilirdim.
"Ben, ölümün oğluyum."
Gökgürledi.
Ve ölüm, azrailine kavuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüme Saniyeler Kala (YAKINDA)
Teen Fiction"Ölümüne saniyeler kala bile olsa, senin için orada olacağım." |22032020🔗