Merhabalar yeni bölüme hepiniz hoş geldiniz.Sizleri kocaman öpüyore.
Mutlu bir son gerçekten var mıdır?Bütün sonlar ölüm değil midir?O zaman ölülerin hepsi mutlu mudur?_B.BATMAZ_
MEDYA/ Ebru
MEDYA/ Hande YENER _acı veriyor
________________________________________________________________________________
BİR HAFTA SONRA
''Ah!Amora yeter artık! Derim delik deşik oldu bırak artık ya!'' Son bir haftadır uğraştığım iki şey var.
1)Zorunlu ve acımasız bir diyet.
2)Gelinliği barbie bebeklerin girebilecekleri kadar daraltmak.
Ne kadar kendimi acındırmaya çalışırsam çalışayım Amora bıkmadan usanmadan beni zorla diyete sokuyor ve her Allahın günü gelinliği zorla giydirip üzerime yapışıncaya kadar kasıyor.Ha! İğneler gelinliğime mi bana mı batıyor orası tam belli değil.Ve şu an tam da beni öldürmek ister gibi bakıyor.Gözler sonuna kadar açılmış,sağ alt dudak sıkıştırılmış,kaşlar çatılmış ve eli belinde elindeki iğneyi sallayarak bana bakıyor.Korkudan gülümseyerek ona bakıyorum ben de.Her an ne yapacağı belli olmuyor çünkü.
''Seni yolarım Ebru.Seni 190 derecede pişirir fırında unutur yakarım.Beni deli etme.''Tehditleri gözlerimi büyütürken eliyle saçlarını omzundan geriye attırdı.''Sen kraliçesin.Bir barbie bebek kadar güzel olmalısın.Bir bakan dönüp dönüp tekrar bakmalı anladın mı?''Şu an hiç sakin değil.Dişlerinin arasından resmen tıslıyor bana doğru ve gözleri yavaş yavaş parlamaya bile başladı.İşte son bir haftadır böyle bir durumda yapacağım tek bir şey var.
''Tamam canım ne dedim ki yani ben.Kendi derinmiş gibi batır batır çıkar.Süzek gibi kanımı süzerim bende.Hah! yani bu da önemli mi canım.Al al kendinmiş gibi.''Bana doğrudan bakarken derin bir nefes aldı.Uzattığım kolumu sert bir hareketle tutup çevirdi ve belimi kasmaya devam etmeye başladı.
''Öğle çayını içtin mi?'' Çay mı?O iğrenç şeye çay dersek karadeniz çayına hakaret etmiş oluruz ve bizi dövebilirler bile.Her öğle akşam özel iğrenç bir büyük bardak bir şey içiyorum ve inanın kusmamak için savaş veriyorum.Evet kesin olarak bir haftada elli beş kilodan elli kiloya düştüm ve ben ona göre bu çayları içmeye devam edersem sağlıklı olarak tam formda kalabilirmişim.Güya yani.Oysa yenilebilecek o kadar leziz şeyler varken.
''O iğrenç şeyleri daha ne kadar içmem gerekiyor? Hayır yani meraktan soruyorum.Otuz kilo falan mı olmam gerekiyor.''Bıkkınlıkla yerinde zıplayıp elini alnına götürdü.Bana iflah olmazsın bakışları atıp dudağını yaladı.
''Bebeğim o şeyler senin fit kalman için.Yani kilo almayacaksın ve kilo vermeyeceksin anladın mı?''Gözlerimi devirip işini tamamlamasını bekledim.Gözümün kaşındığını hissettiğimde elimi tam gözüme götürecektim ki Amora hızlı bir refkleksle elimi tuttu.
''Makyajınla saçını bozmaya yeminli misin kızım.Yarım saat daha dayan.Ejder gelinde saraya gideceğiz.Sonra evleneceksiniz.''Oflayarak işini bitirmesini izledim.İşini bitirip gururla bana bakmaya başladı.Parmaklarını silah gibi havaya kaldırdı ve sanki duman çıkıyormuş gibi gülümseyerek üfledi.Bu zararsız haline gülerken kapı tıklatıldı.
''Artık gidebilir miyiz?Hazır mısınız?''Kapının arkasında Ejderin boğuk sesini duyduğumda yutkundum.Şu an bulunduğum ortama bakacak olursak epey gergindim.Özellikle akşam için.Çünkü Amora ve Arthurdan az imalı sözler duymamıştım.Bu da beni şimdi geriyordu.Ben derin bir nefes alırken Amora koşarak kapıyı açtı.Ejderin yere bakan gözleri yavaş yavaş yukarı çıktı.Gülümseyen yüzü şaşkınlıkla soldu.Gözlerini hızlı hızlı kırpıştırdı.Baştan aşağı beni süzmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ DÜNYA ARASINDA - EJDERİN YUVASI-
ChickLitEbru ; 23 yaşında , güzel alımlı ve bunun farkında olan bir kızdır. Bir sabah uyandığında odasında üç kapı görür. Biri banyoya açılır, biri salona çıkar. Peki, ya diğeri. Ebru merakla yataktan kalkarak üçüncü kapıyı açar. İçeride çok güzel bir oda b...