Gökyüzü bile farklıydı.Efsane demiştim ama şimdi içindeydim.Belki de kendimi çok kandırdım.Bilmediğim bir yerde tanımadığım bir adamla birlikteydim.Ben ona aşık olmak zorundaydım.
Zorundaydım... Ne de kolay söyleniyor. Oysa ki hayatta en kötü şey zorunluluktur. Ben ilk defa zorunluluğun gerçek kavramını anladım.Ejderin kötü biri olduğunu okumuştum kitapta. Demişti ki...
''Ejder'in zaman içinde kalbi ve vicdanı kayboldu.Onu vücudunun en derinliğine gömdü. Tek derdi bitmez tatmini oldu.Halkı onun önünde kafasını eğmek zorunda kaldı. Oysa ki aşık olmayı deneseydi, sevmeyi deneseydi, çoktan gerçeklikteydi.''
Bu adamın merhametini gömdüğü çukurdan çıkarmalıydım. Yoksa bana neler yapardı kim bilir.Gözlerine bile bakamıyordum. Kaşları hep çatık, gözleri hep sert bakıyordu.Sürekli sigara içiyordu.Ona içme diyemezdim. O ölümsüzdü. Hiç bir şey onu öldüremezdi ki.
Annem ne yapmıştı acaba.Ona sarılmayı o kadar özlemiştim ki... Başımı dizlerine koyup bana babamla olan hikayelerini anlatmasını özlemiştim.Babamın her işten gelişinde alnımdan öpüp canım kızım demesini özlemiştim.
Göz yaşlarım yanağımdan süzülürken kalbimdeki ağrıyı kontrol etmeye çalışıyordum. Burnumu çektiğimde , Kapalı olan gözlerini açtı.Koltuğun başına dayadığı kafasını kaldırıp bana baktı. Kumral saçlarım eğildiğim için yüzümün yarısını kaplarken saçlarımın arasından ona bakıyordum.Oda artık sigara kokmaya başlamıştı.
Kafasını yana eğip bitirdiği sigarasının izmaritini kül tablosuna bastırıp söndürdü. Sıkıntıyla ofladı.''Sürekli zırlayıp duracak mısın sen? Kafamı şişirdin artık!'' çenesini sıkarak söylendiğinde sinirlendiğini anladım. Ellerimle yanaklarımı kurulamaya başladım. Kafamı duvara çevirip boğuk sesimle mırıldandım.
''Annemi özledim...'' Oflayarak kafasını arkasına yasladı. Ellerinden biri başını ovuyordu.Birden ayağa kalkıp sinirle söylenmeye başladı.
''Ne yapabilirim! Ben mi istedim böyle olmasını? Zırlamayla bir şeyleri elde edemeyeceğini bu yaşına kadar anlamış olmalıydın!! '' Söylediği sözlere kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Önce gözlerimde gezdirdi bakışlarını, daha sonra titreyen dudaklarıma kaydı bakışları.Sinirle ellerini yanaklarına koyup kafasını yukarı kaldırdı.Bir eliyle beni gösterirken sinirle söylendi.
''Bu çocuğa bakmam için mi gönderdin bunu? Bununla mı uğraşacağım sabah akşam ! Bebek bakıcısı mıyım ben!!'' Yerimde zıpladım korkuyla. Sanki ben çok istemiştim buraya gelmeyi.Dizlerim titrerken korkarak ona baktım. Yerinde durmuş sinirli bir ifadeyle bana bakıyordu.
Eliyle yanına gitmemi işaret edince gerilmeden edemedim . Yüzüne bakamazken kendini kontrol etmeye çalışır gibi söylendi.
''Ayağa kalk hemen!'' Dizlerim hala titrerken yavaşça ayağa kalktım. Kafam onun göğsüne anca geliyordu.Elimden tutup çekiştirmeye başladı. Sesimi çıkarmadan arkasından sürüklenirken modern bir mutfağa girdik.Buzdolabından pizza çıkarıp fırına sürdü.Ne yaptığına bakıyordum.
''Kendine gel artık. Buraya alışmak zorundasın. zırlamalarla buradan çıkacağını sanıyorsan yanılıyorsun.'' Gözlerine bakarken kalçasını tezgaha dayayıp beni baştan aşağı süzerken tehlikeli bir şekilde gülünce kaşlarımı çatıp elimle pijamamın yakasını çekiştirdim. Kaşlarını alayla kaldırıp ''Kaç yaşındasın sen? '' Yutkundum. Yaşımdan küçük gösterdiğim için bu soruyu sormuş olmalıydı. Boğazımı kuru bir öksürükle temizleyip mırıldandım.
''23 yaşındayım.'' dedim.Yaslandığı yerden doğrulup emin olmak ister gibi yüzüme baktı.Sonra birden gülümsedi.
'' Ben 16 sanmıştım.''Dudaklarım o şeklini alırken kaşlarım yukarı kalktı.16 mı? Daha neler. Bana dikkatlice bakıp kafasını çevirdi. Pizzayı fırından çıkarıp masanın üzerine koydu. Üst dolaba uzanıp iki kutu kola çıkardı. Kolumdaki saate baktığımda saatin 10.38 olduğunu görüp masaya oturdum. Kahvaltıyı yapıp ellerimizi yıkadık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ DÜNYA ARASINDA - EJDERİN YUVASI-
Literatura FemininaEbru ; 23 yaşında , güzel alımlı ve bunun farkında olan bir kızdır. Bir sabah uyandığında odasında üç kapı görür. Biri banyoya açılır, biri salona çıkar. Peki, ya diğeri. Ebru merakla yataktan kalkarak üçüncü kapıyı açar. İçeride çok güzel bir oda b...