5.2

3.7K 299 184
                                    

O gece arabanın içinde bir saat boyunca öylece oturdum.

Geri gelmesini falan beklediğimden değildi, o an yapabileceğim son şey araba kullanabilmekti. Büyük ihtimalle bir ağaca falan çarpıp bana ayrılan sürenin sonuna gelirdim.

Kendimi beyin kanaması geçiriyor gibi hissettim.

Bir beyin kanamasının nasıl olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu ama kulaklarım acıyla uğulduyordu ve başımın arka tarafı sonsuz bir ağrı içindeydi.

Ben az önce Justin'i görmüştüm.

Kanlı canlı bir şekilde yürüyüp abimin arabasına binmişti.

Buradaydı az önce, tam karşımdaydı.

"Hayır, hayır, hayır."

Kafamı ellerimin arasına alırken kendi kendime sayıklıyordum. Belki de bu benim gerçekten delireceğim andı.

Onu orada görene kadar ihtiyacım olan şeyin onun geri dönmesi olduğunu düşünüyordum. İçten içe sürekli bunu bekliyordum.

Ama şimdi anlıyordum ki bu benim ihtiyacım olan son şey bile değildi. Bana iyi gelebilecek hiçbir tarafı yoktu.

Bunu hiç öğrenmemiş olmayı diledim. Meraklı bir aptal olarak Scott'ın peşine takılıp bunu görmemiş olmayı o kadar çok istedim ki.

Çünkü Justin'in dönmüş olması demek benim uzun zaman sonra zar zor atabildiğim yeni bir hayat adımının uçurumun kenarına denk gelmesi demekti. Kendime verdiğim sözlerin bu saatten sonra hiçbir anlamı kalmamıştı.

Hem de yanında kızın tekiyle dönmüştü.

Dişlerimi o kadar sert sıktım ki elime dökülmemiş olmamaları şaşırtıcıydı.

Kafamı cama gömme isteğimi bastırıp telefonumu aldım. Göz yaşlarımın buğulu hale getirdiği gözlerim yüzünden arayacağım kişiyi bulmam biraz zaman aldı.

Anwar telefonu birkaç çalıştan sonra açmıştı. "Sonunda beni görmezden gelmeye son verdin demek," deyip sitem etmeye başlayacaktı ki sözünü kestim.

"İçecek bir şeyler mı?" diye sordum kısa kesip.

Sesimden ne kadar kötü halde olduğum anlaşılıyor olmalıydı ki birden afalladı. "Var," dedi sitemlerini ve kırgınlıklarını bir kenara bırakıp. "Gel, evdeyim."

"Geliyorum," dedim telefonu kapatmadan hemen önce.

Telefonu kapatıp yan koltuğa attım ve dönüp Justin'in yaşadığını öğrendiğim apartmana şöyle bir baktım.

Umarım o kızla içindeyken başına yıkılırdı bu ev.

* * *

Bir sonraki gün kendimi o apartmanın önünde bulmuştum, ondan sonraki gün de.

İlk gün tek başına evden çıkmış çok uzun süre dönmeyince ben de gitmiştim. Beni görecek diye ödüm kopmuştu ama her hareketini izlemekten kendimi alıkoyamamıştım.

Sonraki gün ise biraz beklemiştim ve aynı kızla market poşetleri eşliğinde döndüğünü görmüştüm. İkisinin üzerinde de eşofmanlar vardı.

Kız gülerek bir şeyler anlatıyor Justin ise büyük bir gülümsemeyle dinliyordu onu.

İki yıl sonra ilk defa gülümsemesini gördüğüm an buydu.

Kim olduğunu bilmediğim yabancı bir kıza gülümserken.

Ama hala öyle güzel gülümsüyordu ki o an ona kızamadım. Daha sonra evde duvarları yumruklayacaktım ama şimdi sadece durup gülümsemesini izlemek istedim.

Justin cebinden anahtarlar çıkardı ve beraber apartmana girip gözden kayboldular.

Benim de gitmem gerektiğini, her gün böyle sapık gibi onu gözetlemeye gelmemem gerektiğini biliyordum.

Ama ne yaptığını merak etmiştim. Gerçekten sağlıklı göründüğünden emin olmak istemiştim.

Arabayı çalıştırıp eve doğru sürmeye başladım.

İki gündür Anwar'ın evinde vakit geçiriyordum ve beraber uzun zamandır içmediğim kadar içmiştik. Anwar beni dinliyordu, gerçekten kafamın içinde dönen şeyleri merak ediyordu.

Yine onun yanına giderim diye düşünmüştüm ama doğru düzgün uyuyamadığım için kendimi çok yorgun hissediyordum artık.

Eve girdiğimde hiç kimsenin olmadığını görmek beni memnun etmişti. Annem beni gördüğü anda konuşmaya başlayıp asla susmazdı çünkü.

Bir bardak su içip tezgahın üzerindeki çileklerden yedikten sonra odama çıktım. Üzerimdeki kıyafetlerden hemen kurtulup sadece büyük bir kapüşonlu tişörtü üzerime geçirerek yatağımın içine girdim.

Birkaç saat uyumak daha iyi hissetmemi sağlayabilirdi belki.

* * *

Uykumda beni çok garip rüyalar karşılamıştı.

İki yıldır toplasam Justin'i beş kez rüyamda görmüşümdür ama bilinç altıma nasıl yerleştiyse birkaç saatlik uykuda rüyama girmişti.

Varla yok arası bir şekilde karşımda duruyor, ellerini nazikçe saçlarımda gezdirirken beni alnımdan öpüyor ve geri çekilmeden önce kokumu yavaşça içine çekiyordu.

O kadar gerçekçi gelmişti ki gözlerimi yatağımda açtığımda kalbim son hız atıyordu.

"İyice kafayı yedim ben," diye söylendim kendi kendime. Saçlarımı şöyle bir karıştırıp yataktan kalktım.

Tam odadan çıkacakken olduğum yerde durup kaşlarımı çattım. Garipti çünkü ben kapımı asla açık bırakmazdım ve yatmadan önce de kapalı olduğuna emindim.

Şimdi ise açıktı.

Aynı zamanda aşağıdan gelen sesleri de duyunca şimdi anlam kazanmıştı. Kim bilir Scott yine hangi eşyamı karıştırmak için girmişti ben uyurken.

Onu biraz azarlayıp keyiflenmek ve şu rüyanın etkisini üzerimden atmak için odamdan çıkıp merdivenlerden aşağıya indim.

"Scott," diye seslendim nerede olduğunu göremeyince.

"Mutfaktayım," diyerek karşılık verdi bana uzaklardan.

Ama ben mutfak yerine çoktan oturma odasına yönelmiştim çünkü en sevdiğim televizyon programlarından birinin sesi geliyordu.

Scott bunu asla izlemezdi ama demek ki artık zevkli biri haline geliyordu.

Şöyle ayak üstü biraz izleyip mutfağa gidecekken koltuğun üzerinde daha önce görmediğim bir hırka görmemle durdum.

Uzanıp lacivert gri renklerindeki Nike hırkayı elime aldım. Böyle şeylere bayılırdım ve Scott'ın bunu ne zaman aldığını hatırlamadığım için dikkatimi çekmişti.

Hırkayı kendime yakınlaştırdığım anda bir parfüm kokusu burnuma geldi. Çok tanıdık bir kokuydu bu.

Jetonumun düşmesi beş saniye aldı.

Çünkü çok uzun zaman olmuştu.

Kurşun yeseydim daha az sarsılırdım herhalde.

Ben hırkayı ellerimde tutmuş bir cesede bakar gibi bakıyorken Scott oturma odasına girdi.

"Kimin bu?" diye sordum ona anında.

Öyle ani bir şekilde dövecek gibi sormuş olmam Scott'ı şaşırtmıştı. Elimde tuttuğum hırkayı görünce yüzünde oluşan ifadeyi biliyordum.

Bir yalan hazırlıyorum ifadesiydi.

"Bir arkadaşım uğramıştı da, unutmuş burada," dedi aceleyle hırkayı elimden alıp. "Tanımazsın."

Hırkayı koltuğa geri bırakıp kendisi de kuruldu ve kumandaya uzanıp televizyondaki programı değiştirdi.

Yanılıyordu, ben bu parfümün sahibini çok iyi tanıyordum.

Ve artık gördüğüm rüyanın sadece bir rüya olduğundan da emin değildim.





jakjfajfjfals

hauntingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin