cemo_59403 dahil 412 kişi beğendi
İnstagrama attığım fotoğrafı beğenenlere bakarken ekranda Cemre Arıyor yazısı çıkınca derin bir nefes verdim ve aramayı onayladım.
"Hayır,hayır,hayır Cemre. Kaç kere daha soracaksın? Gelmek istemiyorum. Okuldan sonra da yorgun argın provaya gittim ve sen de bana klübe gelip gelemeyeceğimi soruyorsun. Sen ne derdin? Dur tahmin edeyim.Hayır?"
Telefondan iç çekme sesinin geldiğini duydum.
"Miray. Klüpte Afet Ozansoy'un da olacağını bildiğin için gelmek istemiyorsun, değil mi? Bu tavırlar ondan yani."
Yatağımın üzerinde bağdaş kurmuş otururken umutsuzca omuzlarımı düşürdüm.
"Evet. O da olacak ve ben, acaba bugün hangi kızla birlikte olacak diye etrafını deli gibi kontrol etmek istemiyorum. Onu umursamamalıyım."
"Hah!" diye bir ses geldi hattın diğer ucundan. "Onu umursamadığını kendine ispatlamak için o partiye gideceksin işte arkadaşım. Artık onu düşünmemek istiyorsun biliyorum ama bunun için de çaba sarf etmen gerekiyor."
Haklıydı.
"Tamam." dedim isteksiz çıkan sesimle. Her ne kadar göreceklerimin canımı yakacağını bilsem de ben de kendim için bir adım atmalıydım. Okulda yanında olan kızlarla sadece konuşsa da partide neler yapabileceğini tahmin edebiliyordum. Ve bu da ister istemez beni üzüyordu.
"Harika! Seni sonra tekrar arayacağım. " diye capcanlı geldi sesi. "Ama şimdi annem çağırıyor. Ona bir bakıyım ben."
"Tamam." dedim ve kendimi ikili koltuklardan tekinin üzerine atıp dizlerimi kendime çektim. Kafamı da kollarımın arasına aldığımda görüş açımda sadece, bir bacağını öbürünün üzerine atmış, siyah saçları darmadağınık ve gözlerinin altı mosmor olmuş bir Mert kalmıştı.
Kafasını koltuğun tepesinden sarkıtmış alnını ovalıyordu. Annemlerin bankaya her ay koydukları paranın az olduğunun ve ev ihtiyaçlarına yetmediğinin farkındaydı; çoğunlukla geceleri ringe çıkıyor, kazanmış olsa bile eve patlamış bir kaş ya da bir iki morlukla mutlaka dönüyordu.Son zamanlarda vücudunu çok yıprattığını, söylemese de geç saatlere kadar uyumayıp bazen gecenin üçünde dışarı çıktığını biliyor; midesine bir şeyler götürecek kadar bile neşesi olmadığını, sürekli stresli ve gergin bir yüz ifadesiyle dolaştığını görebiliyordum.
O senin gibi değil diye tısladı iç sesim.
Evet, o kesinlikle benim gibi değildi. İkiz olmamıza rağmen uzaktan yakından alakamız yoktu gerçekten." Git partiye Miray."
Düşüncelerimden sıyrılıp kafamı, dizlerimin üzerinden kaldırdım ve gözlerimi Mert'e çevirdim.
"Ne?"
"Git diyorum işte sana. Zaten sınav stresinden bir an olsun nefes alacak zaman bulamıyorsun. Klübe git ve eğlen. Geç kalma çünkü merak ederim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ VE MAVİ
Novela JuvenilBen o an yeni bir renkle tanıştım: Hiçlik Rengi. Ne kalbimi karanlığa sokacak kadar siyahtı... Ne de ruhumu yeniden aydınlatacak kadar mavi... ~~~ Ne ben gözlerimi kapatıp karanlıkla buluşabildim Ne de gözlerine bakıp mavilerinl...