Multimedya: Piray
İyi okumalar...
Neydi şimdi bu gördüğüm. Hayal miydi gerçek mi? Umutlarım mıydı kırılan kalbim mi? Peki ya rüyalarım mıydı yok olan yoksa hayatım mı?... Sesinde beliren sevinci, yüzünde oluşan hüznü, her şekilde görmüştüm seni. Hep ortak olmuştuk seninle, hep ikiz, hep kardeş... ve daha birçok terim.
Kelimelerle, cümlelerle anlatılamaz sana olan hislerim, hayallerim, duygularım. Belki bir gün Gökyüzünün üstünde seninle karşılaşırız. Belki sana hislerimi söylerim, hayalimdeki gibi. Kelimelerimle kovaladım gündüzü güneş batmak üzereydi, gece çıkmak üzereydi, ay kendini haşmetli bir şekilde gökyüzünde gösterecekti. Bir star gibi parlayacaktı...
Son cümleyi de yazdıktan sonra yazıyı bloğum da yayınladım. Bilgisayarı kapatıp sehbamın üstüne koydum ayaklarımı yataktan aşağıya sarkıtıp ayağa kalktım aşağıya inmek için kapıya yöneldim, yarın okul vardı ve hazırlanıp biraz erken yatacaktım. Merdivenlerden hızlı hızlı inip salona yöneldim salona girdiğimde babam ve kardeşim koltukta oturmuş televizyon izliyorlardı. Annemin yanına gitsem iyi olur diyerek mutfağa yöneldim, salondan çıktıktan sonra kısa koridorun sonunda mutfağımız vardı. Annem telaşla yemek hazırlıyordu şaşırmıştım açıkçası birini mi bekliyorduk acaba? daha fazla merak etmeden hemen sordum;
"Ne bu telaş sultanım? birini mi bekliyoruz" diyerek onun cevap vermesi için bekledim. Çorbanın suyunu koyup karıştırırken bana da dönüp cevap verdi;
"Evet, karşı dairemize yeni komşular gelmiş bende bugün onları yemeğe çağırdım. Doğalgazları daha bağlanmamış yemek yapamazlar dedim gelin bugün bizde yiyelim, kadında tamam dedi. Birazdan gelirler" deyip çorbasına tekrardan döndü. Ne yaptığını merak edip yanına yaklaştım.
"Oooo...! bu misafirler çok şanslılar gerçekten" deyip güldüm. Pirinç pilavı, türlü, tatlı birde çorba yapıyordu oh valla mis. Tam arkamı dönüp gidecektim ki içim rahat etmeyip anneme dönerek sordum;
"Masayı sereyim mi Sultanım?" deyip küçük bir tebessüm ettim
"Tamam hadi ser bakalım" deyip o da tebessüm etti. Arkamı dönüp misafir odasına girdim, misafir odasında aynalı beyaz konsol çekmecesini açıp içinden masa örtüsünü aldım, masanın karşısına geçip üstüne düzgün bir şekilde serdim. Sonra geri dönüp servis tabaklarını aldım, onları da düzgünce yerleştirdikten sonra sıra çatal, kaşık, bıçaklar ve bardaklara gelmişti. Onları da yerlerine yerleştirdikten sonra en uca geçip masaya bir baktım, ben hazırladım diye demiyorum ama çok güzel hazırlamışım bee küçük bir kahkaha atıp, arkamı dönerek mutfağa gittim. Annemin biraz önceki maratonu bitmişti sakince salatayı yapıyordu gülerek;
"Ben masayı hazırladım, gel bir bak eksik bir şey var mı diye sultanım" diyerek annemin cevabını bekledim. Oda bana tebessüm ederek konuştu;
"Tamam şu salatayı bitirip geleceğim" diyerek yanıtladı. Ben de misafir odasına gidip beklemeye başladım, çok geçmeden gelip masaya göz gezdirdi bana bakmadan konuştu;
"Ohooo...!! daha peçetelikler konulmamış, tuzluklar, ekmek, içecekler yok eksikleri de tamamla hadi" diyerek mutfağa geri döndü. Mutfağa gidip ekmekleri ve tuzlukları almıştım tam geri dönerken zil çaldı, korku ve heyecan dalgasıyla elimdeki her şeyi yere düşürmüştüm ağzımdan kaçan küfürle annem yanıma gelip, şaşkın ve kızgın bir şekilde bana anlamsız bakışlar atıyordu. Şimdi sıçtık işte diyerek içimden kendime küfürler yağdırıyordum kapı zili bir yandan çalıyor bir yandan da annemin şeytanları sinir zillerini çalıyordu, kaşlarını çatıp yanıma yaklaştı sinirle fısıldadı;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP YILDIZ
Teen FictionFeza'nın başa çıkması gereken çok sorunları vardı. Bunun üstüne birde yeni komşular gelmişti. Hayatı artık çok daha zordu. Hepsi ile başa çıkabilecek miydi? Yoksa pes edip geri mi çekilecekti? Sevgi'nin insanı güçlü kılacağını kim bilebilirdi ki, h...