Ruh çıksa da, huy çıkmaz

238 32 22
                                    

*-*
Y//N: Belirlenen tarihlerde bölümü yayınlayamadığım icin özür dilerim. Biraz benden biraz da Wattpad'den kaynaklanan bir sorundu.
_________

Uraraka kendisine şaşkın bakışlarla bakan adamdan gözlerini çekince neler olmuş olabileceğini düşündü. Rol mu yapıyordu, ciddi miydi, şaka yapmıyor muydu?

"Gerçekten bir şey hatırlamıyor musun? Adını falan da mı "

" Gerçekten. Şimdi beni çöz ellerim ağrımaya başladı."

Sarışın adamın sinirden kaşları inerken Uraraka hala olayı çözmeye çalışıyordu. Kafasını toplamaya çalıştı ve sarışın adamın ellerini çözmesi konusundaki nutuklarını görmezden geldi. Kafasına aldığı o darbe kötü etkilemiş olmalıydı onu. Hayalindeki tanışma sahnesi bu olmasa da odadan çıktı ve arkadaşlarını çağırdı.

Arkadaşları sarışın oğlanın verdiği tepkilere şaşkınca bakarken birlikte düşünmeye başlamışlardı. Herkesten tuhaf teoriler çıkmaya başladığında teorilerden daha çok gerçeği öğrenmek isteyen Gima Samuel Sarışın oğlanın yanına gitti. Uzun boyundan dolayı biraz eğildi ve cümlelerini düzgünce seçti.

" kimsin sen yakışıklı?"

" Ben... hatırlamıyorum"

" Ben Gima Samuel. Bu gördüğün tayfa ise Sun, nagasawa, Kutaka ve Erin. Şurada  gördüğün tombul yanak ise senin sevgilin Uraraka. Anladın mı ?"

Gima yani villian ismiyle Shadow herkesi tanıtırken takım arkadaşları ise selam veriyorlardı.

"Bence sevimli görünüyorsun "

Bunu söyleyen Nagasawa idi. Siyah kahküllere ve beline kadar inen siyah saçları vardı. Yüzünde eksik olmayan bir gülümseme ile dolaştığı belli iken üstünde ki kırmızı çeket kırmızı gözleri ile uyumu sağlıyordu. Tıpkı bir anime karakterine benziyordu ve bu göze daha sevimli gelmesini sağlamıştı.

Bu dediğine etraftakiler biraz gülse de sarışını sinirlendirmişti. Bağlandığı sandalye de çıkmak istediğini söyleyerek çırpınırken sandalyenin bir sağa bir sola oynamasından dolayı sol kolu üzerine düşmüştü.

Sol kolunda küçük bir ağrı hisseden sarışın adam hala arkasında durduğu küfürleri sıralarken temizlik takıntısı olan Gima cebindeki eldiveni eline taktıktan sonra onun kalkmasına yardım etmişti.

"Çık, çık, çık hiç yakıştıramadım. Şurada uslu uslu otur işte. Bize zorluk çıkarmak istemezsin değil mi ? "

Bunu söylerken sarışın adamın saçlarını karıştırıyordu ki sarışın adam yüzünde gördüğü gülümsemeden iğrenmişti. Adamın 20'li yaşlarında olduğunu tahmin ederken beyaz saçları ve kendisine Bu kadar kolay dokunabileceğini düşünmesi midesini bozduğunu hissediyordu. Temizlik takıntısı olduğu icin giydiği eldivenden anlaşılıyordu ki anlaşılan diğer şey ise adamı yüzükleri çok sevdiği idi.

"Eeeeee ne yapacağız bunu ?"

Herkes bu soruyu soran Erin'e bakarken onlar da bilmiyordu bu sorunun cevabını. Sarışın adam ne adını hatırlıyordu ne de kahraman olduğunu. Sinirli halleri dışında eskiye ait bir şey kalmamıştı onda.

Eeeeee ne demişler...

Ruh çıksa da, Huy çıkmaz.

"Bence takımımıza alalım onu."

Bu öneri ise Sun'dan gelmişti. Aslında herkesin mantıklı bulduğu fakat nasıl yapacaklarını bilmediği bu öneriyi hayata geçirmek istiyorlardı ama dediğimiz gibi nasıl yapacaklarını bilmiyorlardı.

"Neyse biz iki aşk kuşunu yalnız bırakalım. Hadi !"

Gima herkese bir bakış atarak söylemeye çalıştığı şeyleri mimiklerle anlatmaya çalışırken herkesi odanın dışına sürüklemişti. Bazıları başta ısrar edip kalmak istediğini söylese de Sun görünmez olarak bile Gimadan kaçamamıştı.

"Sanırım baş başa kaldık."

"Tch!"

"Hey her şeyi hatırlayamamak kötü biliyorum ama... Biz senin arkadaşlarınız. Bana güven."

"Arkadaş olduğumuza dair bir kanıt göster bana. Sana öyle inanayım!"

"Önce sen söyle, ne olduğunu düşünüyorsun ya da ne hatırlıyorsun?"

Bu soru karşısında afalladı sarışın oğlan. Hiç bir şey hatırlamıyordu ve ipucu sayılabilecek hiç bir anıya sahip değildi. Biraz kendini zorlamaya çalıştı, bir şeyler bulma umuduyla ama hatırladığı tek şey gözlerini açtığından beri başını ağrıtan bir grup insan olmuştu.

"Biz senin için endişelenip yanında bekleyen insanlarız. Bizden başka kim beklerdi ki ? Bu bizim arkadaş olduğumuzu da göstermez mi ?"

" Yani sen benim sevgilim misin gerçekten?"

".... şey evet."

*fısıltıyla*
"Ne yaptın da sana aşık olmuşum ki ?"

"Ne dedin ?"

"Hiç bir şey !"

Bir süre yine bir şey demeden öylece oturdular. Uraraka artık sevdiği adamın kendisine inandığını anlamıştı çünkü inanacak başka neyi vardı ki ? Hiçbir anısı yok. Hatırladığı en küçük anıya bile sahip değilken istemese bile inanacaktı sonunda.

Ona yalan söylemek biraz içini burkmuştu fakat buna değerdi. Sonsuza kadar mutlu olacağı peri masalı başlıyor olabilirdi.

Beyaz atlı sarışın bombalı sevgilisi ile...

" Bana ismimi söyleyebilir misin ?"

"Efendim ne dedin?"

"İsmim ne ? Seni ileri zekalı (!) İsmimi söyleyecek misin artık?"

"...Şey senin adın, Bakugou Katsuki."

Bakugou bunu duyunca içi az da olsa sevinmişti. Burada hala neden olduğunu hala anlayamasa da ismini öğrenebilmek onun içini rahatlatmıştı. Bunun aksine Uraraka ona ismini söylemesi ile doğru şeyi mi yaptı emin değildi. İnternette Bakugou Katsuki'ye ait şeyler görmesi ile kaçmak ya da gitmek isteyebilirdi. Bunun olmasını hayatta istemezdi fakat Uraraka şimdilik onu gerçeklerden saklayacaktı.

"Geç oluyor artık dinlenmen gerek. Ben sana çarşaf getireyim."

"Öhm. Bir şeyi unutmuyor musun acaba ?(!)"

Uraraka ona bakarken ne demek istediğini pek anlamasa da Bakugou derdini en sonunda küçük bir bakışı ve ellerinin içinde bulunduğu kelepçeleri göstermesiyle anlatabilmişti. Olayı -en sonunda- anlayan Uraraka ise anahtarla geleceğini söyleyerek odadan çıkmıştı.

"Eeeeee patron, daha ne kadar onu yanımızda tutabiliriz ? Elinde sonunda öğrenecek."

"Ben de biliyorum Kutaka. Bekleyip göreceğiz artık."

"Umarım bu da bir peri masalı gibi mutlu biter."

"Umarım."

Kacchako: Gizli Dokunuş Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin