"Bir yakınım pis işlere bulaştı."

436 25 16
                                    

Yanlış birşey yapınca sinirlenen bir insan olmuştum her zaman. Kendime sinirleniyordum. Bu hataya -artık ne yaptıysam- düştüğüm için kendime kızıyordum.

İşte şu anda tamda bunu yaşıyordum. Ruggero önümde bir oraya bir buraya volta atarken içimden evde ne var ne yok dağıtmak geliyordu. Yüzümün kıpkırmızı kesildiğine emindim.

"Nasıl böyle saçma sapan bir şey yaptın ?" Dedi sinirinden bir parça eksilmeyen sesiyle. Sinirimi bastırmak için yumruklarımı parmak boğumlarım artık beyaz bir renk alana kadar sıktım. Yaptğım şey fazla abartılıyordu. Ruggero'nun ne zaman ve nerede karşılaşacağınızı kestiremediğiniz sinirli halleri hep başınıza bela oluyordu zaten.

"Kaytarmak ne demek Martina ?" Dedi dakikalardır attığı adımlarını durdurup bana dönerek. "Anlamıyor musun ? Paramız yok. Senin o markette çalışman bizim tek geçim kaynağımız. Eğer sen çalışmazsan ne biz kârlı çıkarız, ne de sen." Kendimi onun gözlerine bakmamak için zorluyordum. Neden bu kadar abartıyordu ki ? Sadece geç kalmıştım, hepsi bu. Hem bir gün gitmezsem en fazla ne olabilirdi ki ?

"Felićete bunu biliyor mu ?" Dedi köşesinde ki sandalyesine oturarak. Hayır mağnasında başımı salladım. Elbette biliyordu. Hatta o da beni bir güzel haşlamıştı. Ama onun başını belaya sokmak istemezdim. En az benim kadar zor günler yaşadığını biliyordum.

Birkaç bağırmanın ve biraz da azarlamanın ardından nihayet Ruggero evden çıkmıştı. Derin bir nefes alıp saatin erken olmasından yararlanarak -saat sabahın onuydu.- biraz yürümeye karar verdim. Tahtaları eskimiş ve bilmem kaç yıllık askılıktan kırmızı montumu aldım ve evden dışarı çıktım. Sadece yarım saat yürüyecektim çünkü Felićete her an kalkabilirdi ve uyandığında beni evde görmezse işlerin pek benim lehime olacağını düşünmüyordum.

Eğer Milano gibi bir yerde yaşıyorsanız gezeceğiniz yerlerin listesi hep uzuyordu. Ancak Milano abartıldığı kadar güzel bir yer değildi. Sadece birkaç güzel yeri vardı ve moda ile uğraşan insanların rüyalarının gerçekleştiği yerdi falan filan işte.

Yani Milano'da yaşamak umrumda bile değildi.

Adımlarım dışında ayak sesleri duyduğumda arkamı döndüm. Cirino telefonda bir konuşma yapıyordu ve beni fark etmişse benzemiyordu. Yaptığı konuşmada çok sinirli ve konturolünü kaybetmiş görünüyordu. Ona elimi salladım ve beni fark etmesini bekledim. Birkaç saniye benim kim olduğumu anlamaya çalışır gibi gözlerini kıstı ve ardından o da bana el salladı.

"Selam. Neden bugün markete gelmedin ?" Cirino yanıma geldiğinde hâlâ elindeki telefonu cebine sokmaya çalışıyordu. Başımda ki bereyi düzelttim ve montumun kollarını çekiştirdim.

"Geç kaldım." dedim bıkkın bir sesle. Çünkü bu soruyu hele bilmem kaçıncı kere cevaplıyordum. "Telefonda kiminle konuşuyordun ? Her kimse sanırım seni çok sinirlendirdi." kısa bir süre kıkırdadı. Ardından bıkkın bir nefesi dışarı verip eliyle başını kaşıdı.

"Bir yakınım,pis işlere bulaştı." Dedi bundan yorulmuş bir şekilde. Her ne kadar kim olduğunu öğrenmek için yanıp tutuşsamda saygımdan dolayı sustum ve ilerlemeye devam ettim. Hava soğuk değildi ama sıcakta sayılmazdı. Bu yüzden montumun kollarını biraz daha çekiştirdim ve ısınmaya çalıştım.

"Sen neden işten erken çıktın ?" Bunu daha yeni fark etmem çok şaşırtıcıydı. Çünkü ben işin bitmesi için dakikaları sayan bir kızdım.

"Ektim." umursamazca omuzlarını silkti. "Sen olmayınca pek eğlenceli olmuyor." İkimizde kıkırtılar eşliğinde yolumuza devam ederken aklımdan Felićete'nin uyanma ihtimalini atmaya çalışıyordum.

Y/N: CİRİNO MARTİNA'YI SEVMİYOR. Buna bir açıklık getirelim, çok güzel. Onun başka bır sırrı var shhh.

Kucak dolusu sevgiler !Umarım beğenmişsinizdir. 25 okunma, 10 oy, 5 yorum. Hepinizi seviyorum, diğer bir bölümde görüşmek üzere.

Último Beso-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin