Bir isme, bir bedene, umursamaz bir bakışın parçalanarak sızdığı bir çift gözkapağın ardına, iteklenen bir nefesin zorla titrettiği ses tellerinin arasına sıkıştım bu gece. 'Ne kadar da..' diye başladığım sözü yarıda kestim ve sustum. sahi ne diyecektim? Üzerine bir dakika bile düşünülmeyen bir düşüncenin benim tüm ömrüme yaydığı bu acıyı ne desem bitirebilirdim?
eklemlerim
ve
ojelerim
kırılsın!koşma.
vardıklarını kırmaz mısın sandın.
sanmakla kocaman bir yalanın içinde boğuldun.
mutlu musun.
bileklerim konuşuyor.
beni kes!
bu uçsuz dünyanın çivisini ben çaktım!
çıkartmadın mı?
kendimi dünyaya çiviler gibi yaşamak
yaşamak mı sandın.
sanarsın büsbüyük yaralar konuşmaz.
diliyim kanımın! aktı. şahidim.
üçüncü gözüm patlıyor.
akan magmada kendimi görüyorum.
hiçbir şekil alamıyorum.
akıyorum, yanıyorum.
söndüğüm yerde lekeyim.
biliyorum. ama görmüyorum.
bu yüzden.
bu yüzden şahit yazmasın hiçbir kitap beni.
hiçbir kitap yazmasın derimi soyunup kanımla geldiğimi dünyaya
ve seviştiğimi bıçağımla!
kördün hani?
ben mi biledim seni?
görmedin mi?
elimi ve beşimi.mutlu edebilirsin mi sandın beni.
sıkıştım. kırıldım.
verdiğin şekli yıktım,
kendimi ben döktüm!
ben attım son tekmeyi kıçıma,
siktirsin gitsin şuurum da!
akılsızlığımla ve yara bedenimle buradayım.
kaçmıyorum.
ama yakalayamaz beni dünyanın yer çekimi bile.
-ayaklarımı kestim-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uğultulu Mezar
NonfiksiBen ne yaptıysam, bizim için yaptım. Seni kırmışım özür dilerim. Ben istemezdim seni üzmek veya yormak. Sen üzülme diye gidiyorum. Seni yorduğum için üzüldüm. Oysa seni gözümden sakındığımı bilirsin. Biz birlikte her şeyi yenip, kendimize yenilmişiz...