ARKADAŞ OLMAK HAKKINDA

26 15 1
                                    

     Lisa gecenin karanlığında, zoraki bulduğu bir fişe bilgisayarın kablosunu takmış, her zaman izlediği bir dizinin izlemediği bölümünü izlemeye koyuldu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

 
    Lisa gecenin karanlığında, zoraki bulduğu bir fişe bilgisayarın kablosunu takmış, her zaman izlediği bir dizinin izlemediği bölümünü izlemeye koyuldu. Yağmur dinmişti ve artık internet çekiyordu. Annesi ile de konuşmuş, içi rahat etmişti. Gerçekten de Arthur onları güvende tutacağına dair ailelerine söz vermişti ve onay almıştı. Ama internet burada yoktu ve kendi internetleri dağ başında yavaş çekiyordu.

Kız pembe pijamasını giyinmiş ve saçlarını dağınık topuz yapmıştı. Bacaklarını koltuğa uzatmış uyur pozisyonda bilgisayardan dizi izlemek onun için bu günün çıkış yoluydu. Odada Jennie yoktu çünkü Samatra ile kavga etmişti. Samatra ısrar ile Lisa hakkında onu suçluyordu. Ona göre eğer Lisa'ya iyi davranırsa tamamen Samatra ile yolları ayrılmış olacaktı. Jennie ise silip atmayı tercih etmişti. Ama yine çenesine hakim olamamış ve zorbaca laflar etmişti. Samatra ağlayacak duruma geldiğinde ne yaptığının farkına varmış ve özür dileyip koşarak oradan uzaklaşmıştı.

Jennie üzüntü ile yürürken, ipleri kırmızı olan, siyah renkte kirlenmiş spor ayakkabılarına bakarak yürürken sert bir bedene çarptı. Korku ile geriye kaçan Arthur kızın düşmemesi için kolundan tutmuştu.

Kız başını kaldırıp adamdan özür dilerken sesinin üzüntü dolu çıkmasına engel olamadı.  "Pardon, iyi geceler." diyerek adamın yanından geçerken karanlık koridorda, pencereden gelen ay ışığı tek aydınlatmaydı. Adamın esmer tenini ve ateş rengi gözlerini gösteren ışık, kızın esmer parlayan elmacık kemiklerini ve açık renk gibi gözüken buğulu gözlerini aydınlatırken ortam loştu. Arthur, kızın hüzün dolu çehresinden sanki bir uçurummuş gibi kendini bırakmak istedi.

Kocaman olmuş gözleri ile kıza şaşkınca bakarken yanından gitmesine müsaade etti. Aslında neyi olduğunu sormak çok isterdi ama odasına gitmesi daha doğruydu. Adam giden kızın arkasından umutsuzca el sallarken umursamazca konuştu.

"İyi geceler." dediğinde umursamazca gitmeye koyuldu. Boş koridorda ıslığı yankılanıyordu.

     Jennie odadan içeri girerken Lisa ona yan gözle baktı. Jennie ise Lisa'ya bile sormadan kızın yatağına gitmiş ve yanına sokulmuştu. Lisa sinirle kıza bağırdı.
"Jennie Bommer, sen ne yaptığını sanıyorsun?" dediğinde kız sevimli bir şekilde dudak büzmüş ve konuşmuştu. "Dur, bakayım ne izliyorsun." dediğinde Lisa sinirle bir iç çekmiş ve yatağından inmesini Beklediği Jennie'nin diziyi dikkatle izlemesini izlemişti.

Yüz ifadesi Gittikçe yumuşarken Jennie ile gerçekten arkadaş olabilmenin nasıl bir şey olduğunu merak etti. "Hey, arkadaş olmak hakkında ciddi misin sen?" dediğinde Jennie güldü. "Seninle arkadaş olabilmek için az önce Samatra ile kavga ettim. Çok ciddiyim." dediğinde Lisa şaşkınlık ile kıkırdadı.

"Ciddi misin? O Anastasia'dan sonra senin en yakın arkadaşındı." dediğinde Jennie burukça güldü. "Bu gün sabaha kadar dizi izlemeye var mısın?" dediğinde Lisa başı ile onaylamış ve gülmüştü.

          Sabah kalkmış ve belinin ağrısı ile inlemişti Lisa. Akşam kaldıkları pozisyonda uyanan genç kız arasında ki tek fark Lisa'nın belinde olan Jennie'nin eliydi. Kız gülümsemiş ve esnemiş sonra Jennie'nin kolunu iterek uyanmasını sağlamıştı.

Mızmızlanan kıza kıkırdayan Lisa dün akşam gerçekten iyi bir ikili olduklarını düşündü. Hunharca gülmüş ve olabilecek her ihtimalle dalga geçmişlerdi. Hatta Arthur'un çok bilmiş tavrı ile bile. Jennie ile en başından yakın arkadaş olabilirlermiş ama ikiside birbirlerini itiyorlarmış ısrarla. Jennie Lisa'ya Arthur'un aslında iyi biri olduğunu söyleyip konuşmasını ayrıntı vermeden anlatırken, Lisa ısrar ile ukala ama karizmatik bir polis olduğunu söylüyordu.

Konu Mikolas'a kadad giderken ikisi de kendilerini ona küfrederken bulmuşlardı. Hatta gecenin bir körü kocaman okulda yürüyerek etrafı incelemiş ve kantinden birkaç abur cubur depolayıp dizi izlerken onları yemişlerdi.

İkisi de kantinin yanında ki odadan geçerken bir kaç dua okumuş ve Jennie sonsuz özürlerini iletmişti. Belki bir insanın ölümü bu kadar çabuk kabullenilemezdi ama ölmüştü sonuçta...

Lisa, "Ya hadi bak manyak Arthur bizi de Alıkoyacak. 5 dakika içinde orada olmalıyız." dediğinde Arthur ismini duyan Jennie gözünü açtı ve güldü. İlk defa normal iki kız gibi sabahlamış ve nasıl göründüğünü umursamadan eğlenmişti.

Jennie birden suskun bir şekilde sordu.
"Lisa, artık sizinle takılabilir miyim? Samatra da gelirse gelir artık. Olur mu?" dediğinde kız samimi bir şekilde gülerek cevap verdi.

Lisa saate baktı ve konuştu. "Niye uyandırdım ki? Daha erkenmiş." dediğinde Jennie güldü. Saat daha 7,5 bile değildi. Arthur bu saatte uyanmamıştır değil mi?

"Biz de biraz kendimize çeki düzen verelim o halde." diyip kendi yatağına giderken belinin acıdığını hissetti. Hava daha yeni yeni aydınlanırken dışarısı bahar gibiydi. Acaba Arthur onların dışarıya çıkmalarına izin verir miydi en azından?

Jennie önce gidip banyo yapmış sonra ise bol bir t-shirt ve bo bir pantolon giymişti. Salai giymeyi severdi. Lisa da aynısını yapmış ama daha olgun kıyafetler giymişti.
Odalarına doğru yürürken karşılaştıkları Arthur daha yeni uyanmış olmasına rağmen çekiciydi. Kıyafeti değişmiş ve derli topluydu.

Adamın taranmamış, dağınık saçları iki yandan sarkarken gözleri ışıldıyordu. Uzun boylu adamın yüzüne bakmak için iki kız da kafasını kaldırırken iki kişi tek ağızdan konuştu. "Günaydın." derken adam Lisa ve Jennie'nin kol kola girmiş haline güldü. Tüm gece aklında olan ve beynini tımalayan soruyu sormak için Jennie'ye seslendi.

"Jennie senle bir konuşabilir miyiz? Lisa ssn bekleme istersen." Lisa gülümseyip giderken Jennie merakla adamın peşinden gitti. Adam onu boş bir sınıfa götürüp kapıyı kapatırken kız ürkmüştü. Kendi sınıflarından pek de bir farkı olmayan sınıfta kız bir sıraya oturmuş adam ise hemen önünde ki sıraya ters bir şekilde oturmuştu. Kollarını Jennie'nin oturduğu sıraya yaslayan adam merakla sordu.

"Dün akşam moralin bozuk gibiydi. Ne oldu?" dediğinde kız inkar etti.
"Yok, yoktu bir şey. Size öyle gelmiş." dediğinde Arthur burun kıvırdı. "Ben çocuk değilim. Senin beni kandıracağını düşünmen kadar saf da değilim. Ayrıca öğrenci de değilim. Polisim." dediğinde adamın haline burun kıvırdı yine.

"Dolaylı yoldan beni tehdit ediyorsunuz yani... Hmm, tamam. Anlatayım bari ne değişecek ise. Samatra ile Lisa yüzünden kavga ettik. Onun yanında olmamı istemiyordu, olan bu." dediğinde kızın özgüvenli ve girişken tavrına ukala bir sırıtış ile cevap verdi.

"Ve sen Lisa'nın yanında olmayı ona tercih ettin." dediğinde Jennie istemeden kahkaha attı. "Evet, çünkü o gerizekalıya katlanacak tek kişi bendim." ağzından bir şey kaçırmış gibi hemen elleri ile dudaklarını kapatırken birden boğuk bi ses ile konuştu.

"Ah, pardon. Bunlar sadece kafamın içinde olması gereken şeylerdi. Söylememeliydim." dediğinde adam minik bir şekilde kıkırdamıştı. Kalın sesi ve ışıldayan gözleri Jennie'yi büyülüyordu. Onu güldürmek ise hoşuna gitmişti.

"Zamanla alışacağına inanmak istiyorum. Bu arada, bana Mikolas hakkında biraz bilgi verir misin?" dediğinde kız yutkunmuş ve telaşla başını sallamıştı.

Avuç içleri terliyordu.

LOUDER THEN BOMBS (Genç kurgu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin