perde, günışığı ve yapılacaklar listesi

636 77 92
                                    

here I am waking up still can't sleep on your side

1 yıl önce

"üşüyorum kuro." yorganına sıkı sıkı sarınmış olan kenma mızmız bir ses tonuyla konuşmuştu. kuroo onun tam da annesi gibi davrandığı zamanları çok seviyordu, sadece yakın bir arkadaşı gibi davrandığı zamanları ve çok nadir de olsa flörtöz bir hava takındığı zamanları da çok seviyordu. ama en çok böyle savunmasız bir melek gibi davrandığı zamanları seviyordu, düşmüş melek bile diyemezdi kuroo çünkü kenma cenneti kendisine getirmişti.

"yorganın altındasın ya sevgilim." kuroo yeni aldığı ojeleri diğerlerinin yanına yerleştirirken cevapladı onu. kenma'nın ufacık bir ışıkta bile uyuyamadığını bildiği için sokak lambasının ışığının hafifçe içeri süzüldüğü pencerenin kenarına gitti, tamamen eski kumaşlardan kendileri diktikleri perdeyi çekti. evdeki her şey onların el işiydi zaten. antikacılardan, ikinci el eşya mağazalarından veya zaman zaman çöpe atılan yararlı eşyalardan yapılmış bir sürü eşya doluydu evleri. öyle durumları falan olmadığından da değildi, her şeye kendilerini katma isteklerindendi.

kuroo sonunda sevgilisinin yanına uzandığında hemen kollarını ona dolamıştı. sonra burnunun ucuna bir öpücük kondurdu. her yeri ısınsa da burnunun ucu ve elleri asla ısınmazdı kenma'nın. öpücüğünün ardından dudaklarını çekmediğinde bir şeyler mırıldandığını duydu kenma'nın. her zamanki gibi utanıyordu ve bu kuroo'nun çok hoşuna gidiyordu. sonunda dudağını çektiğinde burnunu onunkine sürttü ve gözleri karanlığa alıştığı için titreşen göz kapaklarını fark etti kenma'nın. etrafta küçük yabani bir kedi gibi dolaşan sevgilisi kollarının arasında usulcacık yatan bir yavru kediye dönüyordu.

dayanamayıp dudaklarını onunkilerle birleştirdiğinde kenma'nın dudakları sanki bunu bekliyormuş gibi aralanmıştı hemen. onun saçlarının arasına dalan elini hissettiğinde, hep çok severdi kenma sevgilisinin saçlarıyla oynamayı, ona sardığı kollarını biraz daha sıkılaştırdı. daha yakın olsun istiyordu. hep yakın olsun, hiç gitmesin istiyordu. sonunda dudakları ayrılınca kafasını sevgilisinin göğsüne koydu kenma. dünyaları önüne serseler, bu adamla geçirdiği bir saniyeyi değişmezdi.

günümüz

daha bir iki saat önce daldığı uykusundan birdenbire uyandı kuroo. uyku hapları, içki veya kenma olmadan uyumak ona imkânsız geliyordu artık. kenma'dan önce olduğu kişi, çok uzakta kalmıştı. sol tarafına baktı, hâlâ onun tarafında uyuyamıyordu çünkü. bembeyaz çarşafta elini gezdirdi, o soğuğun içine işlemesini istiyordu. hayatında hiç kenma gittikten sonra geçirdiği gecelerdeki gibi üşümemişti. üstelik hep sıcaklardı kuroo, hep üstlerindeki örtüyü atardı. sonra kenma söylene söylene kendi üstüne alırdı tüm örtüyü. oysa kuroo şimdi kat kat örtü serse ısınamazdı.

hışımla ayağa kalkıp pencerenin kenarına gitti. işte sevgilisinin yokluğunda bir sorun daha. o perdeyi her gece açık bırakırdı kuroo, kenma dönerse ona yine öyle tatlı tatlı kızsın isterdi. sabah olduğunda ise içeri giren güneş ışığı uykusundan koparırdı onu. ama biliyordu, o ışık olmazsa hiç uyanamazdı. sevgilisi yine dönmemiş olduğu için sinirliydi; kendine sinirliydi, sevgilisine sinirliydi, onsuz akıp giden zamana sinirliydi ama en çok bu perdeye sinirliydi. aynı hışımla perdeyi de çekti.

kahvaltı hazırlamaya ineceği zaman annesinin aramalarını gördü. o gün tüm öğünlerini yiyecekti, annesiyle konuşacaktı, arkadaşlarını arayacaktı, içki içmeyecekti ve alışveriş yapacaktı. o gün hayata geri dönme kararı almıştı çünkü öfkesini nasıl dindireceğini bilmiyordu. işe buzdolabının üzerinde yazan yapılacaklar listesini kopartmakla başladı. onu buruşturup çöpe attıktan sonra, bu iyi bir gelişmeydi, yeni sayfaya yeni bir liste yaptı. yeni bir gün, yeni bir hayat, yeni bir liste... geçmişine bağlı yaşayan kuroo için bu kadar çok yenilik çekilemezdi. içindeki öfke dinmiyordu, liste yapmak için kullandığı kalemin ise ucunu kırmıştı.

ghost of you | kurokenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin