geçmiş

2K 59 6
                                    

İyi Okumalar♡ Umarım beğenirsiniz♡
Multimedya:Sude


SUDE'DEN

Kafamı cama yaslayıp ona bakmamaya çalıştım.

Lakin arada bakışıp kafamızı geri çeviriyorduk.

Kendimi daha iyi hissediyordum ama başım çok kötüydü. Çok fazla içmemiştim ama içki çok ağırdı.

Ateş birini arayıp eve gittiğini falan söyledi.

Kim olduğunu umursamadım çünkü bir an önce uyumak istiyordum.

Umarım annem bu halimi görmez ve Onur abiye de rezil olmam.

Arabada sessizlik hakimdi. Bende bu sessizliği bozmak istemedim.

Yaklaşık 15 dakika sonra varmıştık. Arabadan inecekken kolunu tuttum ve kafasını bana çevirdi.

- " Ben gerçekten teşekkür ederim yani sağol o bakımdan sana şey teşekkür etmek anlamında " diyince elini yanağıma koydu.

- " Sorun değil " dedi ve gözlerime uzunca baktı sonra kendini topladı ve elini çekti.

- " Ne de olsa biz üvey kardeşiz " diyince biraz afallasam da

- " Herneyse " diyip arabadan indim. O da indi ve evin kapısını çaldık.

Kapıyı o hizmetçi kız açınca gözlerimi devirip omuzuna çarpıp geçtim. Bu kızı gözüm hiç tutmamıştı.

Salonda oturan Onur abi ve anneme baktım.

Hiçbirşey olmamış gibi davranınca birşey fark etmediler.

Odama çıkmak için merdivene yöneldim ama Ateş kolumdan tutup beni mutfağa soktu.

Ne yapmaya çalışıyordu. Çok uykum vardı.

Diğer elimi ağzıma götürüp esnedim. Ateş göz devirip beni bar taburesine otutturdu.

Arkasını dönüp tezgahtaki kahve makinesinin düğmesine bastı.

Dikkatle onu izlerken bana dönünce utandım.Sırıttı.

İki elimi masaya dayayıp üzerinede kafamı koydum.

Yanımdaki sandalye çekilince kafamı kaldırıp yeşillerimi mavilerine diktim. Sen ne kadar tatlısın be çocuk.

"Teşekkürler sende çok çirkinsin"

Opss ben seslimi düşündüm ya

"Evet sesli düşündün" Kahkaha attı. Elim istemsizce gamzesine gitti. Oha lan gamzelere bak.

Elimi tutup ittirdi. Şaşırdım ama birşey demedim sonra ayağa kalkıp kahve dolu fincanı önüme bıraktı.

Bardağın kulbundan tutup büyük bir yudum aldım.

Birden dilim yanınca ağzımdaki kahveyi püskürttüm. Ateş hızla yanıma gelip su uzattı.

Hemen alıp kafama diktim. Mutfağa savaş girince göz devirdim.

Önümdeki kahveyi yavaş yavaş içmeye başladım.

Savaş gelip diğer yanıma oturdu ve bana döndü.

"Sude bana bak"sinirle ona baktım. Sakince güldü.

" Suratını şöyle yapma çok çirkin oluyorsun." dahada sinirlendim ve önce kahveyi sonra suyu kafama diktim.

Ateşe dönüp gülümsedim ve savaşın üzerine atladım.

Ben ona vururken gülerek ellerimi tutmaya çalışıyordu.

En son yoruldum ve sinirle savaşa bakıp mutfaktan çıktım.

Merdivenleri ikişer ikişer çıkıp odama girdim. Birdaha içki içersem ne oliyim ya puff

ATEŞ'TEN

Sude sinirle mutfaktan çıktınca larin koşarak mutfağa girdi.

Önce bana sonra savaşa baktı gözleri biraz fazla kalınca sinirle öksürdüm.

Larin hızla bana döndü ve yanımdan geçip dolaba yöneldi. Kafasını dolaba soktu ve biraz oyalandı.

Ağzında çilek elinde çilek tabağıyla geri çekilip ayağıyla dolabı kapattı.

Savaşa döndüğümde sırıtarak larine bakıyordu.
Sabır çekip yakasına yapıştım.

Larin şaşkınca savaş ise bön bön bana bakıyordu.

" Bana bak lan o gözlerini kardeşimden çek yoksa seni burda bayıltana kadar döverim"

Savaş gülerek ellerimi itti.
" Noldu artık sorunlarını şiddetle mi çözüyorsun kardeşim"

" Kardeşim deme lan bana karşında eski ateş yok"
Savaş boş boş yüzüme baktı.

Larin şaşkınca bizi izliyordu bana bakarak dudağını büzünce gülmemek için dudağımı bastırdım.
...
Savaş ve ben 2 sene önceye kadar çok yakındık hatta kardeş gibiydik.

Babası onları terk edince Türkiye'ye geldiğini düşünerek buraya gelmişti.
Onu sahilde dayak yerken buldum ve kendi evime götürdüm.
O günden sonra çok iyi kaynaşmış ve kardeş gibi olmuştuk.

Babasını bulmasına yardım etmiştim ve onu mutlu etmek için uğraşmıştım.

Deliler gibi aşık olduğum bir kız vardı. Adı Melisaydı ve çok güzeldi. Eskiden çok sakin ve eğlenceli biriydim.

Hayatımı mahvettiği günü hatırlayınca üzgünce nefesimi dışarıya verdim.

Geçmiş

Elimde melisanın en sevdiği çilekli çikolatalar ve bir buket çiçek vardı.

Heyecanla titrerken melisanın evine gelmiştim.

Cebimdeki anahtarı çıkarıp yavaşça kapıyı açtım. Sessizce yukarıya çıkıp odasının kapısının önüne geldim.

Bugün 4. ayımızdı ve süpriz yapmak için en sevdiği çikolataları almıştım.

"Süprizz"diye bağırırken gülerek odasına bodoslama daldım.

Gördüğüm manzarayla dudaklarım düz çizgi haline geldi ve gözlerim doldu.

Elimdeki çikolatalar yere düşüp etrafa dağıldı. Geri geri giderek ellerime bakıyordum.

" Hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır HAYIRRR" Hıçkırarak ağlıyordum.

Karşımda pantolonunu giymeye çalışan savaş ve çarşafla üzerine kapatmış şaşkınca bana bakan melisa duruyordu.

Tüm vicudum titriyordu dirseğimle gözümden akan yaşları silip koşarak ordan çıktım.

Melisa adımı haykırıyor savaşsa peşimden geliyordu.

Sinirle arkamı dönüp savaşın yanıma gelmesini bekledim.
Üzerine atlayıp onu ölesiye dövdüm ve ordan uzaklaştım.
...

O günden sonra ne Melisayı ne de Savaşı görmüştüm.

Sürekli sinir krizleri geçirdim ve en sonunda sinir hastası oldum.

Kafamı iki yana sallayıp savaşa kafa attım. Hızla Larin'in kolundan tuttum ve mutfaktan çıktım.

EVET CANLARUMM UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR
ÖPÜLDÜNÜZ ❤❤❤

•ATEŞ VE SU•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin