Bu bölümde aslında kitap kurgulanırken olmayan bu yüzden karakter listesinde de bulunmayan fakat ben bölümü yazarken birden aklıma düşüp filizlenen bir karakterle tanışacaksınız. Umarım onu sever ve anlarsınız. İyi okumalar :)
✰
"Niye kimse konuşmuyor? Aşın artık kendinizi. İki tane çanta çalan hırsızı yakalamak için burada değilsiniz. Çok farklı bir şeyin içindeyiz. Hem de hepimiz."
Odadaki can sıkıcı sessizliği bozmaya çalışan kişi deminden beri incelediği dosyalardan ve resimlerden edindiği bilgileri bize anlatmaya çabalayan Cihan'dı. Hareketlerinden anladığım kadarıyla grubun planlayıcısı o olmalıydı.
"Olayla ilgili çıkarımlarımızı belirtince onların bundan yararlanıp teşkilatın gözüne girmek için bizden habersiz işlere kalkışmayacağı ne malum, Cihan? Grubu yöneten kişi olarak bu kadar yüzeysel düşünmeni beklemezdim."
Bakışlarımı Zümrüt'ün üzerinde dolaştırmaya devam ettim. Sabahtan beri sergilediği bu çocukça tavırlar bir süre sonra katlanılamaz hale gelmeye başlamıştı. Kendini ne zannediyordu bilmiyordum fakat biraz olgunca davranmalıydı.
"Sen ne zannediyorsun bilmiyorum fakat biz buraya iki ayrı grup olarak değil, tek bir grup olarak getirildik, Zümrüt. Hırslarınızın neden olduğu küçük hesapların peşinde koşmayı bırakın artık çünkü bu işte ne kadar istemesek de beraberiz. Bir an önce çözüp bu beraberlikten kurtulmaya bakalım."
Zümrüt'ün tıpkı benimkiler gibi yemyeşil olan gözleri önce yüzüme tırmandı, ardından göz bebeklerime kilitlendi. Bana karşı olan anlamsız siniri bakışlarındaki ifadede bir alev topu gibi büyüyordu.
"Şu sattıkları kendilerine özel maddeye Pamuk dendiğiyle ilgili bir söylenti olduğunu söylemiştin, buna takıldım ve bence bu yüzden önce ortaya çıktıkları yerlerin etrafına sızıp bulabildiğimiz satıcıları ya da kullanıcıları yemleyerek bu rivayetin gerçek olup olmadığını öğrenelim."
Fikir Batu'dan çıkmıştı. Emre'nin kaşlarının kalktığını farkettim. Batu'nun sunduğu fikir onun da hoşuna gitmiş gibiydi. Cihan herkese kısaca baktı ve boğazını temizledi.
"Başka bir önerisi olan yoksa oylamayı açıyorum. Batuhan'ın planını uygulayarak başlayalım diyenler elini kaldırsın."
Önce ben, sonra Eymen ve ardından Çisem ile Emre ellerini kaldırdılar. Batu fikrin sahibi olduğu için oy kullanamıyordu, kararlarımızın hepsini oylamayla alarak devam edeceğimiz için toplantının başında tüm detayları konuşmuştuk. Son olarak Cihan'da elini kaldırdığında odada ellerini kaldırmadan öylece duran iki kişi Batu ve Zümrüt'tü.
Zümrüt'ün fırtınalı bakışlarının odağı bu sefer Batu'ydu. Eminim ki bu fikrin ne kadar mantıklı olduğunun o da farkındaydı fakat sırf el kaldırmasa bile kimsenin itiraz etmeyeceğini ve planın uygulanacağını bildiğinden kendinden ödün vermemek için herkese meydan okuyordu.
Aralarında, saniyeleri uçuran keskin bir bakışma geçti.
"Oy çokluğundan dolayı Zümrüt'ün itirazı geçersiz. Yarın öğlen ikide toplanıp planlamaya başlayalım. Fakat bu sefer bu odaya gelirken çocukça tavırlarınızı dışarıda bırakın."
Cihan konuşmasını yaptıktan sonra odadan çıktı. Oldukça disiplinli bir tipe benziyordu ve üçlüye biraz uzakmış gibi görünüyordu. Nedenini merak ettim fakat bu konuyu sonra düşünmek adına zihnimin arkalarına attım. Bakışlarımı kapıdan ayırıp odanın içerisine çevirdiğimde Emre'nin içeride olmamızı umursamadan sigarasını yaktığını farketmiştim. Zümrüt ona bakıp yavaşça başını iki yana salladı ve Cihan'ın arkasından çıkarak odayı terketti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SABAH YILDIZI
ActionGece düştü. O gün, gece sona ermedi; güneşin kucağına düştü. Güneş geceyi yaktı, kavurdu, kül etti ve sabahı misafir eden gökyüzüne bulut olarak astı. O gün, gecenin cesedi sokaklara yağmur taneleriyle beraber durmadan dökülürken bir daha hiçbir şe...