TATİLİN ASIL BAŞLADIĞI GÜN

54 7 0
                                    

     Dışarı çıkmaya karar veriyoruz nihayet o kadar sıcak ki sabah havanın sıcaklığından pek çıkılmıyor. Aslında özlemişim buraları -Antalya'yı- hani hiçbir şeye değişmem derler ya o bu da o türden. Gerçekten en son ne zaman buraya geldiğimi hatırlamıyorum. Genel olarak ailemle ya Muğla'ya ya da İzmir'e giderdik. O yüzden baya özlemişim. Sonunda plajın olduğu yere geliyoruz. O kadar güzel ki eve girmek istemiyorum, saatlerce yürüyüp içimde olan kırgınlıkları bir kenara bırakmak istiyorum. Sonunda en çok görmek istediğim plaja geliyoruz. Alara:
"Kola mı alsak, biraz da çekirdek? Hava çok güzel oturur laflarız biraz."
Kolayı içmek istemesem de şeytan dürtüyor işte ama direnmeye çalışıyorum.
"Olmaz artık kola içmesek mi yeterince içtik zaten ama çekirdek alalım."
İnsan kıramıyor ki sevdiğini, hele o tatlı köpek bakışı yapınca hiç kıramıyor. Alara da bu duruma dayanamadığımı bildiği için her fırsatta bunu kullanmayı çok seviyor.
"Buraya gelince canım çok istiyor ne yapıyım." Hala vazgeçer umuduyla çabalıyorum:

"Bilmem ki çok içtik."
"Sanki içki içiyoruz ha, hem bir seferlik içsek ne olacak ki"
En sonunda dayanamıyorum:
"Peki o zaman. İçelim madem. Soğuk iyi gelir şimdi."
"Hah şöyle ben de onu diyorum ya sana." Orada bulunan küçük büfeden iki teneke kola alıp plaja inip oturuyoruz, sohbete başlıyoruz. Biraz dedikodu amacımız olsa da girmek istemiyorum o konuya. Önce konuyu yine her zamanki gibi ben açıyorum, tabi.
"Keşke burada yaşasaydık. Çok daha güzel olurdu."
Alara da benimle aynı fikirde sanırım. "Şansımız iyi değil kızım. Baksana herkes o kadar güzel yerde yaşarken bir de bize bak."
"Haklısın, vallahi. Hem neyi bekliyoruz ki"
"Bunun için emekli olmayı beklemeliyiz biliyorsun demi"
"Evet biliyorum her şey için en büyük sorun da bu zaten."
Koladan birkaç yudum alıyorum. Sanki ilk defa içiyormuş gibi his veriyor.
    Aradan geçen zamanın sessizliği o kadar çok anlam katıyor ki Alara dayanamayıp konu açmaya karar veriyor:
"Hey baksana daha önce seninle hiç aşktan söz etmemiştik."
Haklıydı aslında, hiç söz etmemiştik. Sanki benden kaynaklı, ben bahsetmeyi sevmiyorum. "Belki de hiç denk gelmediği içindir." Diye geçiştiriyorum.
"Emin misin denk gelmediğine?"
O da biliyor benim bu konudan çok canımın yandığını.
"Denk gelmez olur mu" derken derin bir iç çektiğimi fark ediyor.
"Hadi ama sıkma canını, bunlar geride kaldı."
"Haklısın ama insan unutamıyor işte."
"Aradı mı seni o günden sonra?"
"Yok. Ben de aramadım."
"Zaten senin araman büyük yanlış olur onun dönmesi gerekir. Asıl özür dilemesi gereken o, sen değilsin."
"Haklısın ama bazen düşünmeden edemiyorum işte."
"Bazen aşklar öyle bir gelir ki asla geçmez."
"Haklısın. Öyle bir denk geldi ki bir daha geçmedi."
"Hediyeleri naptın?"
"Attım."
Tek bir şey hariç çantamdaki defterim. Aklıma geliyor, aylardır yazmayıp yanıma taşıdığım tek defter. Gerçe içine biraz bir şeyler karalamıştım ama, olsun. Sırlara gömüldü sayılır o defter, ama yine de yanımdan ayırmamaya özen gösteriyorum; çünkü insan kıyamıyor sırlarında kopmaya. Anılarım aklıma geliyor. Geçmişteki anılarım ama yine de unutmaya çalışıyorum olanları.
    İki arkadaş o kadar koyu sohbetlere dalıyoruz ki saatin kaç olduğunu anlayamıyoruz. O kadar yorulmuşum ki en sonunda bu durumu ben bozuyorum.
"Hadi gidelim mi artık, çok yoruldum."
Benim bu halime yarı mutlu yarı üzgün:
"Olur." Diyor. Eve geldiğimde ilk iş tekrar duşa girmek oluyor.
    Defteri yanımdan ayırmaya kıyamazken kaybetmemek için çantadan çıkarıyorum. Duygularımı hep içimde yaşayan biri olduğum için deftere yazmak çözüm getiriyor. Biraz karalayıp yatıyorum.

Geçmiş Aşkın İzleri - Bir Tatil HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin