●8●

2.8K 159 30
                                    

Keyifli okumalar🌼 Satır arası yorum yapmayı unutmayın, yorumlarda buluşalım;))

Azer aradan geçen bir haftanın ardından kendi işini kendi halledebilir hale gelmişti. Yaraları artık eskisi kadar çok acımıyordu. Pansumanlık bir durumu da neredeyse yok denecek kadar azdı. O günden sonra Karaca yerine Yılmaz yapmıştı abisinin pansumanını. Azer bu uzaklığı önceden biliyordu ama son günlerde bundan hiç haz etmemeye başlamıştı. Kendisini tam ifade etmediğini düşünüyor, gece yarıları kendisini kızın kapısında bazense odasında buluyordu. Karaca bunlardan habersizdi elbette yoksa böyle sakin durmazdı biliyordu Azer. Üzerindeki gömleğin yakalarını düzeltiyordu aynanın karşısında. Meydan bazı insanlar için boş kalmıştı. Haberleri alıyordu Azer Kurtuluş. Yaklaşık 2 saat sonra yetişmesi gereken bir toplantısı vardı, siyah,parlak kordonlu saatini takarken fark etmişti bunu. Yatağa attığı, üzerindeki beyaz gömlekle uyumlu, siyah ceketini aldı eline. Kaç gün sonra Karaca ile aynı sofrada olmanın verdiği garip bir his vardı üzerine, tam ne olduğu belli değil. Merdivenlerden inerken etrafa gezindirdi gözlerini. Görünürde Karaca yoktu. Ondan önce gelmiş Yılmaz'a 'günaydın' deyip yerine oturdu. Çok kısa bir süre sonra dış kapının sesi duyuldu. Tüm bakışlar oraya dönerken, Karaca üzerindeki montu çıkarıp asmıştı vestiyere rahatça. Son zamanlarda sıkça çıkar olmuştu ormana. Bunun elbetteki farkındaydı Azer. Söylediklerinin etkisinden habersizdi bunları düşünürken. Yeniden önüne döndüğünde annesinin sesini işitti.

"Nereye kızım, yemedin birşey."

"Aç değilim teşekkür ederim."

Sebebinin kendisi olduğunu düşündü Azer.

"Olmaz öyle, gel otur."

Karaca çaresizce geçmişti sofraya. Fadik Hanım'ın gözleri hep üstündeydi bunun farkındaydı. Farkında olmadığı bir nokta vardı ki Azer de onu izlemekteydi. Karaca önündeki şekere uzandı, sakinlikle şekeri çaya koydu. Şekerin çayın sıcaklığı ile eriyip gitmesini izledi öylece. Şekere benzetti kendisini, Azer ile kaldığı her dakika eriyordu, ölüyordu..

"Çukur'a gideceğim bugün."

Kafasını kaldırıp ona dönen tüm bakışlara cevap verircesine baktı. Fadik Hanım başını salladı ağır ağır sonra Karaca buz gibi ellerinin üzerinde bir sıcaklık hissetti. Gözleri ellerine kayarken şaşkınlığını gizleyemedi.

"Git tabi kızım, hakkındır."

Yılmaz önündeki tabağa tekrar indirdi bakışlarını. Hiçbir şey duymamış gibi devam etti kahvaltısına.

"Ben gelmem de götürmem de."

"Sen gitmeyeceksin tabi. Karı koca giderler onlar."

Annesinin son cümlesi ile öksürmeye başladı Azer, kesinlikle bunu beklemiyordu. Masada duran bardaktaki suyu tek dikişle bitirdi.

"Bugün olmaz işim var."

"Senin ve ya başkasının gelmesine gerek yok. Kendim gidebilirim."

Azer dudaklarının içini ısıyordu sinirden. Annesi masadayken Karaca'ya diklenmezdi. Müsait bir zamanda kimsenin olmadığı bir yerde dedi içinden. Bu kızla konuşması gerekiyordu. Kimse Azer Kurtuluş ile böyle konuşamazdı.

"Olmaz öyle şey kızım. Azer ile gidip gelirsiniz. Hem Seyhan' a da bakıverirsiniz."

Azer kurtulamayacağını anlayınca çareyi masadan kalkmakta buldu. Önce gitti istemeye istemeye evlerinde oturdu,barış yaptı, kızları ile evlendi yetmedi kız kardeşini gelin verdi. Şimdi de annesi hiçbir şey olmamış gibi evlerine gitmesini, olay çıkarmadan durmasını istiyordu.

ÂŞEKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin