●2●

2.9K 175 46
                                    

Karaca güne üzerinde büyük bir ağırlıkla uyandı. Bunun nedeni belliydi, bedeni oldum olası hep aynı tepkiyi veriyordu böyle durumlarda. Bacakları tutmuyor, ellerinde ve kollarında gün boyunca uyuşukluk hissediyordu. En son Kemal abisi öldüğünce böyle hissetmişti. Bunları düşünüp tavanı seyrederken annesi birden içeri dalıvermişti.

"Hadi kalk Karaca. Çok işimiz var bugün Fadik Hanım ve oğulları gelicek, babaannen seni aşağında bekliyor. Çabuk olursan iyi olur."

Annesine ifadesizce bakmakla yetindi o an. Aklı tekrar uyu desede babaannensinden duymak istediği son şey hakaret dolu azardı. Yavaşça yatağından doğrulup banyosuna ilerledi. Aynada gördüğü kızı tanıamıyordu. Oysa dün öyle değildi, göz altında morluklar yoktu ve teni olması gerektiği gibiydi böyle sapsarı değil. Kendisini biraz da olsa canlı göstersin diye üzerine kırmızı bir kazak geçirdi, saçları zaten düzdü üstünden tarakla geçip odasından çıktı. Babaannesi salonda oturmuş onu bekliyordu, bekletmeden karşısındaki koltuğa geçti.

"Bugün bu iş bitecek Karaca. Hazırlansan iyi olur."

"Ama babaanne ben ist-"

" Ne zamandır kararlarımı sorgular oldunuz acaba?"

Sadece dolu gözlerle onaylamakla yetindi. Hışımla yerinden kalkıp tekrardan girdi odasına. Kimsenin yardım çığlıklarını duymuyor oluşu onu çok sinirlendiriyordu. Başını elleri arasına alıp ağlamaya başladı.

••
Azer aynada gömleğinin son düğmelerini ilikliyordu. Kapısı tıklatılınca oraya döndü. Gelen biricik kız kardeşiydi, gözleri şiş yüzü solgundu. Onu bu halde görünce içi parçalandı ama ses etmedi. Seyhan yavaşça abisinin odasına girip karşısında duruşunu dikleştirdi.

"Ben razıyım abi. Sen ölme diye, siz ölmeyin diye. Ben bir kere daha babasız kalmiyim diye."

Kardeşinin bu sözleri karşısında gözyaşlarını tutamayım kollarını ona sardı. Abi kardeş bir süre ağlaştılar. Azer kızın kafasını göğüsünden kaldırıp akmakta olan gözyaşlarını sildi.

"O çatının altına bile girsen, onların soyadını bile taşısan sen herzaman Seyhan Kurtuluş'sun unutma. Kimseye boyun eğme ve ailen için yaşa. Bir sıkıntı çıkarsa de ki abi gel iki elim kanda olsa bile geleceğim."

Alını öpüp tekrar sarıldı kardeşine. Annesinin sesi duyulduğunda vakit kaybetmeden aşağıya indi. Annesi gergindi yüzünden belli oluyordu. Kendisininde ondan farkı yoktu. Azer Kurtuluş olmak ilk defa böylesine ağır gelmişti ona. Öte yandan bu akşam yalnız dönmeyecekti eve onunda ağırlığı vardı üzerinde. Karaca ile daha önce tatsız konular yüzünden olaylı bir biçimde tanışıyorlardı zaten. Ama bu sefer onu kaçırmıyordu, evine hanımı olarak alıyordu.

"Bugün Karaca bizimle birlikte dönecek. Seyhan da orada kalacak artık. Sultan Hanımla konuştum bu sabah herşey hazır dedi."

"Karaca kağıt üzerinde karım olacak. Düşman kızını koynuma almam"

Seyhan ve Yılmaz'ın birlikte merdivenlerden indiklerini görünce sözünü yarıda kesip ayağa kalktı. Seyhan elinde küçük bir çantayla kapıda dikilmeye başladı. Arkasını dönüp son kez evinin içine göz gezdirdi. Adanadaki gibi değildi burası belki ama kısa sürede alışmıştı. Kardeşinin o haline daha fazla dayanamayıp kolundan tutarak arabaya bindirdi Azer. Yılmaz ve annesi de arkalarından bindi. Kısa süren bir yolculuğun artından Koçovalılar'ın evlerinin önünde durdular. Arabadan herkes birer birer inmeye başlayınca evin önündeki adamlar başlarında toplanmaya başladılar. Sırayla önce Azer'in sonrada Yılmaz'ın üzerini aradılar. Seyhan durup bundan sonraki hayatının geçeceği eve baktı kısa bir süre. Annesinin kolunu dürtmesiyle irkilip kapıya doğru yürüdüler. Sultan geldiklerini görünce hemen kapıya çıkıp onları karşıladı. Karaca olan biteni pencereden izlemişti. Azer'i görünce tüyleri diken diken olmuştu. Yüzündeki yaralar gitmişti ama hala donuk bir ifadesi vardı. Yanında duran daha doğrusu kapıdakilerden korkup arkadasına saklanan kıza dikti gözlerini. Sanırım abisinin müstakbel eşi oydu. Karaca bi an tebessüm etti. Sonra içeriye yine bodoslama annesi girince ufacık neşesi bile soldu gitti.

ÂŞEKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin