#13#KARANLIK KARYA

52 17 0
                                    

         
"Her şeyden sonra hafıza kaybı şart bunu sakın UNUTMA!"

Hayata kitap kokusuyla tutunan Savaş, kahvesini yapıp tekrar pencere kenarına oturdu. Elinde ki kahveden bir yudum aldıktan sonra yanına bırakıp kitabı açar. Açtığı kitabın II.sayfasında ağır bir sözle okumaya başlar.

      ÖLÜM KOKUSU SF.2

Bir kitap kokusunda aradım seni huzur veren, acı olan kahve kokusunda değil... Bir çicek kokusunda aradım seni güzel kokan, yanık kokusunda değil... Yağmur yağdıktan sonra toprak kokusunda aradım seni, Ölüm Kokusunda değil.

Tek başına kaldığı ilk gecesinde yanında bir tek Karya olan Karan, bir hafta boyunca hep tek kaldı. İlk iki geceyi evde geçiren Karan, üç gün boyunca sokaklarda yaşamaya başladı.

Ve sokakta kaldığı her gece dolaştı İstanbul sokaklarında...

"Sevmek bana kaldıysa severim, bulmak bana kaldıysa bulurum, özlemek bana kaldıysa çok iyi özlerim ama yalvarırım sen de gitme."

Sokak lambalarının aydınlattığı sokaklar da yürürken mezarlığa ulaşır. Mezarlığın kapısından girecekken telefonuna mesaj gelir ve olduğu yerde, mezarlığın önünde durur. Mezarlığa bakarken çıkartır telefonu cebinden, mesajı okuduktan sonra hafif gülümsemesimdem sonra uzaklaşır mezarlıktan.

Mesaj:Karya;
Tost'unu dolaba koydum geldiğin de ısıtıp yiyebilirsin afiyet olsun:)

Kısa bir süre sonra eve ulaşır cebinden anahtarı çıkarıp kapıyı açar. Odaları dolaşır ama Karya'yı bulamaz. Dolabın kapısını açtığın da tost'un içinde olduğunu görür. Gülümserken gözünden yaşlar dökülür. Kapıdan tıkırtılar gelince başını kaldırıp kapıya bakar... Kapı açılır ve Karya içeri girer. Karan, derin bir nefes eşliğinde elinde ki Tost'tan bir ısırık alarak sandalyeye oturur. Karya gülümseyerek, gözyaşlarına boğulan Karan'a sarılır.

(Yazar bu ayrılıklarla yetinmeyip Gündüz-Gece ayrılığını eklemiş hayatlarına...)

Bir yandan çalışıp diğer yandan okuyan Karya ve Karan arkadaşları Esila ve Altemur ile beraber tüm akrabalarından soyutlaşarak aynı evde yaşamaya başlarlar.

SAVAŞ:
Kitabı okurken her satırında aradığım Tuğçe'yi gittikçe daha çok kaybediyordum. Kitabı masaya bırakıp çıkmıştım evden. Aras'ın aramasıyla cafe'de bulmuştum kendimi... Aras, Mira ve Karya cafe'de oturup beni bekliyorlardı. Gittiğim de yüzleri güler şekilde konuşuyorlardı. "Selam" diyerek yanlarına gidip oturdum. Yüksek bir enerjiyle planlanan aktivite için çayımızı içip Bowling alanına indik.

"Mira konuşabilir miyiz biraz?" deyip Karya ve Aras'ı önden gönderdim Mira'nın "Olur" cevabından sonra "Tuğçe'den bir haber var mı?" diye sordum. Yüzünde ki tüm pozitifliği gitmiş bir şekilde Aras ve Mira'ya baktıktan sonra tekrar bana dönerek "Yok" dedi.

"Güneş'e ihtiyacı olan bir Çiçek, nasıl karanlık bir alanda karantinaya alınır ki..?"

      -Ben Seni Çok Sevdim-


Kitap içinde kitap olayı umarım karışık olmuyordur.

Sizi seviyorum kendinize iyi bakın:)

ÖLÜM KOKUSU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin