-Selammmmmmmmmmmm-
Beklenir... Aşk beklenir...Ölüm beklenir... Sevilen beklenir... Beklenilmesi zorunda kalınan her şey beklenilir. Aşk beklemez istediğine bulaşır ve ölüm beklemez zamanı gelene ulaşır.
- Özür dilemek bazen işe yaramaz ama seni seviyorum demek işe yaramasa da kalbe yarar.
Özür dilerim seni çok sevdiğim için... (Savaş iz)
-Çok Özür Dilerim-
HİLAL DEMİROĞLU _KARYA_:
Bowling oyunundan sonra birlikte sahile inip gezdik. Sahile yakın bir kafeye geçip oturduk. Savaş elinde getirdiği bir çiçeği masaya koyarak, ben ve Mira'yı kastedip "ikizinizi getirdim." deyip gülerek oturdu yanımıza. Savaş, ona hediye olarak verdiğim "Ölüm Kokusu" Kitabından bir kesit okumaya başladı.SAVAŞ:
-"ikimiz birbirimizi bulmak için felaketlere göğüs gerdik. Sonra kendi felaketimizde kendimizi boğduk.""Birbirimize sarılamadık sıkıca, sarılamadık birbirimize alaca karanlıkta. Bir yel esti birbirimizin üstünden ellerimizi kesti."
Karan bunları söylerken, kendinde olmadığını ve yaşadıklarının bir hayal ürünü olduğunu söylüyordu. Karya'nın ona gelmesi kadar gerçek, gidişi kadar karanlık olduğunu, ellerinde kalemle gözlerinden damlayan yaşlarla yazıyordu. Karya'sız geçen günleri, oturduğu evin duvarına çizik atarak sayıyordu ve bir gün döneceğinden çok umutlu bir şekilde hep pencere kenarında bekliyordu.
105 gün sonra... Yazarın 300 sayfa süren kitabı 105. Sayfada bitirmesi olayından sonra, 105 günlük ayrılık sona ermişti.
MİRA: Sonra ne oldu, Evlendiler mi?
SAVAŞ: En son yazar ağlıyordu. Mutluluktan mı yoksa üzüldüğünden mi bilmiyorum...
..................................
KARYA:
Kafeden kalkıp bir süre yürüdükten sonra Savaş, bir şey unuttuğunu söyleyip tekrar geri gitti. Biraz sonra elinde çiçekle çıktı kafeden. Beni görünce çiçeği cebine koydu dudaklarından "özür dilerim" cümlesi dökülürken... Evlere dağılınca, Savaş bana dönüp sıkıca sarıldı. Tuğçe her şeyi bitirip yurtdışına gittiğinden beri, hep bekleyiş içinde erimeye devam ediyordu.SAVAŞ:
Sahilde yürürken, sahil taşlarının arasından yeşeren bir çiçek görmüştüm. Çiçeği taşlar arasından yetişme azmine hayran kalsam da, onu koparıp koklamaktan alıkoyamadım kendimi. Eve gider gitmez, yarı dolu su bardağının içine koydum çiçeği...Özür diledim Tuğçe'den ama gitmesine engel olamadım. Her şeyden, herkesten uzağa gitti. Olmuyormuş... Özür her olayı affettiremiyormuş. Yerinden kopardığım çiçekten sabaha kadar özür diledim. Özür diledikçe soldu, soldukça karardı sonra öldü.
"Özür dilerim, seni onca yetiştiğin zorluğun içinden kopardığım için... Özür dilerim, seni o eşsiz hayatından alıp soldurduğum için... Çok özür dilerim."
-Ben Seni Çok Sevdim-
10.Bölümden sonra karışıklık giderilmesi için devamı yazılan hikayenin daha da karışık hal aldığını görüyorum umarım benimle aynı düşüncede değilsinizdir. 15.bölümde karışıklık biter de hikaye nasıl bir posta bürünür onu birlikte görelimm :)
-Kendinize iyi bakın-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM KOKUSU
Mystery / Thriller+Çok güzel kokuyorsun. Ne kokusu bu? -Teşekkür ederim. Ölüm kokusu. "Yalvarırcasına teninde olmasını istediğin koku, en sevdiğinde olması nasıl bir duygu?" Hikayenin D.T: 10.09.2019 Hikayenin B.T: 10.09.2020