4. Bölüm(Onun karanlığında )

47 6 3
                                    

"Onun karanlığı artık bir hiçti çünkü bir ışık yandı ve  her şey aydınlandı."

Bazı anları unutmayız ,bazılarını ise saklarız . Şu an bende aynı durumdaydım. Hem unutamıyor , hemde saklıyordum. Geleceğimin noldunu bilmeden öylece oturuyordum. Sessizce elimden hiçbir  
şey gelmeden öylece duvarıma bakıyordum . Resimlere,led ışıklarıma, yazdığım notlara öylece bakıyordum...

Bazen hayatınızda önem verdiğiniz şeyler hayatınızın en sıkıcı şeyler olur.Bende önem verdiğim ama şu an sıkıcı olan herşeye bakıyordum. Pencereme, duvarıma, evime... Her şeye.

Geceydi benim için farklı olan bir gece. Işıkların sönük,gökyüzü karanlığa bürünmüştü bir geceydi .Aynı o gün baktığım,uçuruma düştüğüm o geceydi. O mesaj beni bu duruma sokmuş, beni ıssız ormanlara atmıştı ve o ormandan hiç bilmediğim, tatmadığım, görmediğim karanlık vardı. Onun karanlığı... Issız , eşi benzeri görülmemiş karanlığı... Hiç hissedemediğiniz sessizliği ile büyüyordu sanki... Her zaman başkalarının masalına değil de , kendi masalımın kahramanı olmak istemişimdir. Eğer bu masaldaki kötü buysa, alevlerin de yanmamak için bin dilek dilemiştim o an.

müzikler kulağıma çınlarken, ben her şeyden öte bu yolculuğa uyku ile ara vermiştim. Bedenimi bırakarak, ruhuma ara vermiştim. Uykuyla, rüyalarla bir ruha ara vererek kapatmıştım gözlerimi.

( Saat : 07,27)

Uykundan uyanmıştım, alarm sesi çalarken kapatıp banyoya girmiştim. Aynaları sihrini göremezken kapı açılma sesi duymuş, birden dikleşmiş ti bedenim. Banyoda devam eden sessizliğin , banyo duvarları arasından çıkan çığlıkları örtmüştü. ilk defa bir sessizlik , çığlıkları örtmüş oluşunu izliyordum. Banyodan çıktıktan sonra, odama gidip üstümü giyindim. Dolabımdan aldığın yanık turuncu kazağım ve pantolonumla ona uygun saçımı toplamış ve mutfağa girmiştim. İki gün önce gördüğüm ailemin mutlu yüzü beni karşılarken babam kahvaltısını bitirmiş gidiyordu. Birden beni görünce "Uyandın mı?" diye sormuştu. Ben de başımı sallayarak "evet" dedim ve sarıldım, sıkıca sarıldım o da bana karşılık verip sarılıyordu sonra beni bıraktı kendinden çekti ve "Bir yere mi gideceksin?" dedi. "Hayır, gitmeyecektim." diyerek mutfağa girdim. Masada sevdiğim pankekler ile süslenmiş güzel masamı gördüm. Annem buzdolabından birşey ararken , o güzel güne cevap veremiyordum. Anneme "Güzel miydi Trabzon" diye seslendim. O da dolaptan çıkardığı başıyla bana sarılmıştı.

"Bak sana sevdiğim pankekini yaptım."dedi.

Çaresiz bir sesle "Çok güzel olmuş" dedim. Odamdaki telefonum aniden çalmaya başlamıştı. Yine tanımadığım bir numara ararken açarak "Alo" dedim. Telefondaki ses bana karşılık vererek;

"Sana attığım adrese gel" diyerek telefonu yüzüme kapatmıştı ve dediği mesaj çoktan gelmişti. Baktığımda ise yeri ve saati söylemişti tam 08,30 de olacağın bir yer söylemişti. Şehirde hiç binmedim ve görmediğim bir adres atep beni orada beklediğini söylemişti. Yaklaşık 50 dk vardı.ne olacakları tahmin edilemeyecek kadar güçsüzdüm ve bu vakti doya doya geçinmek istiyordum. Mutfağa girdim ve annemden meraklı bakışlar üstüme gelmişti. Bir cevap vermeden pankekimi yiyip sessizliğimi bozdum. Hiçbir şeyden habersiz olan annem, bunu öğrenmemesi daha iyiydi. Ona konudan bahsetmek için elinden geleni yapıp evden çıktım.

Dışarıdaki caddeleri, sokaklara, insanlara öylece baktım. Çantamdaki telefonundan mesaj yağmuruna tutulurken, hiç umursamadan yoluma devam ettim.Martılara simit atan insanlara, çarparken gözüm dayanamayıp bir de ben attım. Caddeye indiğimde ise bir taksiye binerek, dedikleri adrese geldim. Karşımdaki depo ile  karşılaşınca şaşırmayarak  yoluma devam ettim. Depoya geldiğimde ise içerisi boş depoya birden ses gelerek sesin sahibine baktım. Onun o adam olduğuna emindim ve yanıma gelerek şunları söyledi;

"Hiçbir şey belli etmedin değil mi?" dedi

"Belli etseydin burada olur muydum?"

"Umarım ailenede burada akşama kadar duracağını söylemişsindir."

"Senin belli, amaçsız sürprizlerini açım." dedim .Sert bir sesle

"O zaman bu sürprize de alışkınsındır."

"Ne diyorsun" dedim ve arkamdaki birisi enter kokulu mendili burnuma  dayanmıştı ve bayılmıştım. En son duyduğum sesse birbirlerine bir şeyler anlatmalarıydı.

Enter kokusu etkisini kaybetmiş şekilde uyandım. Bir ışıkla baktım gökyüzüne, akşamı gösteriyordu. Kapının arkasındaki sesleri dinlemeyerek o küçük ışığa baktım. İçimden "Sen bile karanlıkta ışık saçıyorsun ama beni onun karanlığından kurtulacak birini tanımıyorum."dedim. Umutsuzlukla

(1 saat sonra)

Sesleri çoğaldıkça, içim ürperiyordu.
Bu sefer çok yüksek sesler kulağıma gelmiş adeta çınlıyordu. Sesler çoğaldıkça kulağına karanlıkta kaldım günler geldi aklıma o karanlığın ışığı bazen ay oldu bazen bir ateş, mum,kibrit... Artık dayanamayacak duruma gelmiş olan ben bağırmak istiyorum. Taki bir kapı açılmış fakat sessizlik vardı ve o sessizlik beni çözerek "kimsin sen" demeden ağzıma sus işareti yaparak elini koydu. Yine maskeli bir adam ama belki benim kurtarıcım, ışığım olacaktı belki.Elimden çekerek sürüklenirken beni deponun en ıssız arka bahçesine geçtirmişti.Yıldızlar suratını  yani maskeyi görmemi sağlarken birden konuşmaya başlamıştı.

"Bak burada konuşamayız ama sonra bu numaradan mesaj atacağım beni bekle.Unutma ki bundan sonraki adımımız kullanacağız. Ne olur beni dinle yüzümü göremesin ama buradan kurtulmanın yolu bu. Yine unutma sen gecenin parıltısı ben karanlığım adamıyım." dedi ve benden cevap beklemeden eve bırakırken saat 22,00 yaklaşıyordu. Ne ben konuşuyordum ne o. Sessizce öylece bakıyorduk birbirimize beni bir sokakta bıraktıktan sonra gitti ve ben evime giderken denizin dalgalarını duyuyordum. Biliyordum ki o denizin dalgaları berrak olup sakinleştirecekdi bizi.Eve gittiğimde direkt odama girdim. Annem ve babam merak etmişlerdi fakat onlara geçiştirerek ait olduğum yere girdim ve mesaj atmasını bekledim. O arada defterime baktım ve defterime şunları yazdım;

"İkimiz de ne olduğunu bilmeden savrulmuştuk. O karanlığın adamı, ben ise gecenin parıltısıydım...bundan sonra belki beraberdik ve aydınlığa çıkacaktı yolumuz. Eğer o ait olduğu yer hala karanlıksa, karanlığın adamı olmaya devam edecekti. Sonsuza dek..."

Belki onun karanlığı vardı ama  "Onun karanlığı artık bir hiçti çünkü bir ışık yandı ve  her şey aydınlandı." Yada herşey aynısı gibi kaldı...

                               * * *

Merhaba öncelikle size bir kaç soru sorucağım cevaplarsanız sevinirim

Şimdi bu uzun bölüm gibi uzun bölümler mi yazayım yoksa daha fazla uzatayım mı ?

Bir de karakter tanıtım bölümü gelsin mi ?

Hikaye hakkında yorumlarınızı bekliyorum.

ÖzgürceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin