on yedi

2K 211 73
                                    

Yavaşça arabama doğru giderken, hâlâ doktorun dediklerini düşünüyordum. Chaeyoung kendine zarar vermezdi. O beni seviyordu ve beni tek başıma bırakmazdı. Yapmazdı.

Nefesimin kesildiğini anladığımda aklıma onu getirdim. O güzel yüzünü, gözlerini, gülüşünü, saçlarını, dudaklarını... O benim meleğimdi. O ölürse ben de ölürdüm. Sanki aramızda bir bağ varmış, ve bu bağı sadece ikimizden birisi çözebilirmiş gibi.

Aklıma şuan Lay'in yanında olduğu gelince hızla arabaya doğru koştum. O ibne Chaeyoung'a kötü bir şey diyebilirdi ve bu onun psikolojisini etkileyebilirdi. Bunu göze alamazdım.

Arabaya bindiğimde nefes nefeseydim ve terlemiştim. Arabayı hızla çalıştırıp, Lay'in evine sürmeye başladım. Fakat nefesim cidden kesilmek üzereydi...

𓍯

"Evet Rarý, ne konuşmak istiyorsun?" Gülümseyerek yüzüme bakarken ben gerginlikten ölmek üzereydim. Terleyen ellerimi üstüme silip, zorla gülümsedim ve karşımda bana gülümseyerek bakan Lay'e baktım.

"Ben ayrılmak istiyorum." Kelimeler ağzımdan bir anda dökülürken o, gözlerime anlamsızca bakıyordu. "Ne?"

Dudağım titrerken gözlerimi kaçırdım. Ondan korkuyordum çünkü sinirlenince her şeyi yapabilirdi.

"Duydun işte. Ben ayrılmak istiyorum. Daha fazla devam edemiyorum. Zaten... seni eskisi gibi sevemiyorum."

Birden ayağa kalkıp sinirle saçlarını geriye attı. Evet, sanırım başlıyorduk. "Dalga mı geçiyorsun benimle? Sen beni seviyorsun, Rarý. Kendine gel."

Tedirgince ayağa kalktım ve kolumdaki çantayı sıktım. Yüzüne baktığımda sinirle bana bakıyordu. "Üzgünüm." Başımı eğip gideceğim sırada kolumdan sertçe tutup kendine çekti. "Bu kadar çabuk biteceğini mi sandın? Sen benimsin. Bana aitsin. Hiçbir yere gidemezsin. Sen sadece benimsin!"

Yüzüne korku ile bakarken belimden çekip beni kendine bastırdı. Yüzüme yaklaşırken korkudan bacaklarım titriyordu. "Beni hâlâ seviyorsun, değil mi Rarý?"

Gözlerim dolarken başımı iki yana salladım. Sinirle nefesimi yüzüme verdi. Sakinleşmeye çalışıyor gibiydi. "Sen beni çıldırtmak mı istiyorsun?"

Dudağımı dişleyip uzaklaşmaya çalıştım ama izin vermedi. "Lay lütfen. Lütfen yapma böyle..."

Gözleri dolarken kollarını bedenime sardı. Hıçkırarak ağlamaya başladığında ellerim havada kalmıştı. Ne yapmam gerektiği konusunda en ufak bir fikrim yoktu.

"Sen beni seviyorsun. Sadece beni." Geri çekilip gözlerimin içine baktı. Kendimi ağlamamak için zor tutuyordum. "Yoksa... başkası mı var?"

Sesi sonlara doğru titrerken kendimden bir kez daha nefret ettim. Ona hayır diyemezdim. Yalan söylediğimi hemen anlardı. Başımı yavaşça eğdiğimde benden uzaklaştı.

"Sikeyim!" Arkasını dönüp masadaki her şeyi yere attığında korku ile geriledim. Çıldrımış gibiydi. "Lay dur! Lütfen yapma!"

Kafasını bana çeviridiğinde sinirle yüzüme bakmaya başladı. "Kim o şerefsiz?" Yutkunup geri geri gitmeye başladım. Tam kapıdan çıkıyordum ki hızlıca yanıma gelip elimden tuttu ve beni kapıdan uzaklaştırdı. Şimdi o kapının önündeydi, ben de hemen karşısında.

"Kötü şeyler olmadan bana onun kim olduğunu söyle." Başımı iki yana sallayıp dolan gözlerimi sildim. Hala nasıl ağlamamıştım merak konusuydu.

"Olmaz. Söyleyemem."
"Jimin mi?"

Yüzüne baktığımda hayal kırıklığı ile gözlerime baktı. "Biz onu sevmiyorduk. Biz ondan nefret ediyorduk. Hani Rarý, nerede o nefret? Ben neden göremiyorum?"

Saçlarını geriye atıp gamzeleri gözükecek şekilde güldü. Sinirden güldüğü çok belliydi. "Sana en başında dedim ki, kendini ona kaptırma! Sen ne yaptın?"

Bu bağırmak değildi. Adeta kükremişti. Tam ağzımı açıp bir şey diyordum ki, telefon beni susturdu. Lay hâlâ yüzüme bakarken, yavaşça telefonu çantamdan çıkardım. Ekranda Jimin yazısını görünce kapatmaya yeltendim fakat Lay çoktan görmüştü. "Aç." Başımı salladım ve telefonu kulağıma götürdüm.

"Efendim?"

"Merhaba. Siz sanırım Park Jimin'in sevgilisisiniz. Telefonda öyle yazıyordu. Acilen merkezdeki özel hastaneye gelmeniz lazım. Sevgiliniz trafik kazası geçirdi ve durumu cidden kötü. Sizi bekliyoruz efendim."

Telefon yavaşça ellerimden kayarken, dünyam tekrardan darma duman olmuştu. Yavaşça yere çömelirken hâlâ telefona şaşkınca bakıyordum.

"Rarý? İyi misin?" Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Korkuyla bana bakıyordu. "Trafik kazası geçirmiş..."

piç olduğumu biliyorum, ben de sizi seviyorum.❤️

bu arada okuyup vote vermeyen arkadaşlara sesleniyorum, mümkünse kitabı okumayın aq

lies and facts | jiroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin