Bölüm_20

80 3 0
                                    

Olaf'ın da yaralarını sardıktan sonra tapınaktan aşşağı indik, ben hariç herkez yaralıydı, yavaş yavaş ilerliyorduk, bu Tertiya'da çok fazla dağ vardı bu da ilerlememezi zorlaştırıyordu, karşımızda yüksek bir dağ vardı, yavaş yavaş tırmanmaya başladık, en önde Josh arkasında, Rosh onun arkasında da Olaf, en arkada da ben, yavaş yavaş tırmanıyorduk dağ uzundu ama dik değildi en azından bu da  yarası en ağır olan Rosh için bile kolaydı, Josh'ın yarası çok değildi sadece sağ kolu çok kötüydü biraz da karnında yara vardı, Rosh'unsa hem karnında büyük bi yara ve hem sol kolunda, hem de sol ayağı çok kötüydü, Olaf'ın  iki tane kırığı vardı, en azından ben sağlamdım, havada ağır bir sis vardı, tuhaf bir şey olacaktı, hissedebiliyordum ama ne  olacağını anlayamıyordum, Rosh baya öndeydi, ama sis yüzünden Josh'u göremiyordum, Olaf da  öndeydi, ben çok geride kalmıştım, ama içimden bi ses onlara yetişmemem gerektiğini söylüyordu, biraz daha tırmandık, bu sefer ne Josh'u ne de Rosh'u görebiliyordum, ama hala Olaf'ı görebiliyordum, sis çok fazla olmaya başlamıştı, bi ara bir şeye takılıp yere düştüm, ayağa kalktığımda bu sefer Olaf da yoktu, bu beni korkutmaya başladı yine de yavaş yavaş yukarı çıkıyordum, sis azalmaya başlamıştı, en azından bu iyiydi ama çok yorulmuştum, yere oturdum ve kendimi zorladıktan sonra etrafı aydınlatmak için minik bir ateş yarattım, kılıçtan çıkıyordu kılıç o yüzden sadece kılıcın etrafnda ki küçük bir kısım aydınlanıyordu, biraz daha yürüdüm ama kimse yoktu, hiç kimse... Hayır saldırcak bir şey olsa banada saldırırdı her halde, tuhaf bir şeydi, sis giderek azalıyordu artık önümü görebiliyordum, dağın en üstüne varmıştım yavaş yavaş inmeye başaladım , ne  kadar zaman geçtiğini bilmiyorum ama dağın en alt kısmındaydım ve kimse yoktu, bi an bir ıslık sesi duyar gibi oldum ve bir-iki saniye sonra kulağımın dibinden bir ok geçti, ve uzaktan birisi bağırdı,

Okçu : Yine ıskaladın kardeşim.

Okçu2 : Benim gözlerim şahin gözü değil, yapcak bir şey yok.

Bunlarda neydi,

Okçu : Şimdi izle kardeşim.

Yine bir ıslık sesi duydum ve bu sefer ok sol koluma saplandı, bu umrumda deildi, çünkü düşündüğüm şey dostlarımda yüksek ihtimal bu ikisi bir şey yapmıştı, sis tamamen dağılmıştı ve o ikisini görebiliyordum, bir tanesi şahin kafasına ve kanatlarına sahipti, geriye kalan yerleri insana benziyordu, öbürüyse normal bir insana benziyordu ama yarasa kanatları vardı ve yüksek ihtimal kördü, çünkü gözleri bembeyazdı,

Okçu : Merhaba, Lanetli Savaşçı ben Hawkeye, bu da kardeşim Dark Wing.

Dark Wing : Arkadaşlarını arıyorsan, boşuna çabalama, onları çok güzel bir yerde tutyoruz,

Hawkeye : Seni de onların yanına götüreceğiz,

Ardından Hawkeye bana bir ok fırlattı, hemen engelledim ama ne fark eder ardından Dark Wing ok fırlattı, bunuda savuşturdum ama bu ikisi çok hızlıydı, EXLAKORS'u hemen yere sapladım ve topraktan bir duvar oluşturdum, okların oraya saplandığını hissedebiliyordum, duvarı yavaş yavaş hareket ettiryordum, Hawkeye anlamamıştı ama Dark Wing anlamıştı,

Dark Wing : Isı ve ses yer değiştiriyor kardeşim,bize yaklaşıyor.

Hawkeye : Bizi asla alt edemezsin benim gözlerim ve kardeşimin hisleri yarasayla, şahin bu ikisini asla yenemezsin.

İkisi birden uçmaya başladı, bu seferde havadan ok atıyorlardı, bende çatı tarzında bir şey yaptım,

Dark Wing : Isının alanı arttı üst taraf korumaya alındı.

Bu adamdan nefret etmiştim, nası anlayabiliyordu, tabi ya yarasa olduğu için ve yarasaların sevmedeği şey ışıktır, ama ışığı nerden bulcaktım, Hawkeye'ın attığı oklar daha değişikti bir kaç tanesi duvarı delmeye başlamıştı, yere girebilmek için bir tünel açtım, Hawkeye'ın attığı oklardan birisi nerdeyse beni vuracaktı, bende hemen tünele girdim,

Dark Wing : Hedefin ısısı ve sesi alanımızdan çıktı.

Hawkeye : Ne demek istiyorsun ?

Dark Wing : Bir şekilde kaçtı.

Hawkeye : Nasıl ?

Dark Wing : Bilseydim söylerdim.

Bu ikisi çok aptaldı, yer altında ilerledim ve arkalarına çıktım, büyük bir kaya alıp fırlattım.

Dark Wing : Tehlikeli ses, aşşağı in !!!

Yere indiler ve bana döndüler, bu nasıl olabilirdi bu kadar güçlü bir ikili daha önce hiç görmemiştim,

Hawkeye : Sana söyledim, bizi yenemezsin.

Dark Wing : Aslında yener, tabi gerekli olan  elementi bulursa.

Hawkey : Bulursa. Tabi bulaz ç çünkü o element ışık.

LS : Bulamayacağımı nerden biliyorsun.

Hawkey : Çünkü burada hiç ışık yok.

LS : Bu benim için bir engel değil.

Tüm gücümü kullanarak büyük ışık patlaması yarattım. Hawkeye bana şaşkın şaşkın baktı ve dedi ki,

Hawkeye : Bunu nasıl başardın ?

LS : Umrunda olması gereken bu değil umrunda olması gereken nasıl kaçacağın.

Dark Wing hemen kaçmıştı, Hawkeye orada bekliyor ve bana bakıyordu

Hawkeye : Bunu başarsan bile beni yenemezsin.

LS : Göreceğiz Hawkeye...

Lanetli Savaşçı (Direk son bölüme baksanız olur)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin