Hiçbir şey yemeye halim yoktu. İstemiyordum. Nefes almak bile suç işliyormuşum gibi hissettiriyordu. ilk başlarsa ölümden korkardım oğlum olmayacak diye. Şimdi ölmek istiyordum. Oğlum acı çekiyor diye...
Bu saatlerde eve gelirdi. Elini yüzünü yıkar sofraya geçerdi. Tabağını karşımdan alıp yanıma koymasını bile özlemiştim. Yemek seçmez, ne koyduysam hepsini bitirir ve yanağımdan kocaman öpüp "Eline sağlık" demeden kalkmazdı sofradan. Televizyonun karşısına geçer ve kaçırdığı bölümün tekrarını izlemeye başlardı. Hatta o kadar çok dalardı ki izlerken ona seslendiğim zaman duymazdı. Babasından kaynaklı bağlıydı diziye. Babasının yokluğunu diziyle kapatmaya çalışırken, şimdi demirlikler ardından annesinin de yokluğunu kapatmaya çalışıyordu. Onun için çok zor olmalıydı. Çünkü daha yokluğuma alıştıramamıştım onu. Hafta sonları benimle vakit geçirmeden, bana kitap okumam için ısrar etmeden, benimle dizinin tekrarını izlemeden mutlu olmayı öğrenememişti.
Acaba polis neden o kadar telaşlanmıştı? Bir polisin duygularını belli etmesi o kadar kolay değildir diye biliyorum. Ya bir şeyler biliyorsa? Bana yardım eder miydi? Ama mantıklı düşününce, yardım edecek olsa o an öyle sert çıkışmak yerine bana destek olmaya çalışırdı. Oğlumun da dediği gibi sanırım artık insanlar adaleti yanlış yerlere götürüyorlar. Asıl suçlu şu anda rahat rahat yürürken sokakta, benim oğlum onun yerini dolduruyor hapiste. Bu ne kadar acıdır bilir misiniz?
Küçük yaşta anne olduğum için çok korkuyordum. Daha kendim çocuk olmama rağmen bir çocuğa bakacaktım. Kendime bile bakmayı beceremezken çocuğuma nasıl bakabilirdim ki? Bunu anlayamadım ilk başlarda. Ama meğersem, anne olunca her şeyi yapabiliyormuş insan. Yapamayacağı tek bir şey bile yokmuş çocuğu için. Bunu ne zaman duysam inanmazdım ama gerçekmiş. Hala ağlamamış olmamın sebebi de tutunduğum dalın oğlum olmasıdır. Yoksa o günden bu güne yaşadığım zorluklarla belki de milyonlarca kez akmalıydı gözlerimden yaşlar.
Okuduğum nadir kitaplar arasında şöyle bir söz vardı; "İnsanlar acıdan yakınıp acıtan şeyleri seven varlıklardır." Çok doğruydu. Ben sürekli isyan ederdim. Neden bunları yaşıyorum diye sorgulardım hayatı. Neden bendim bunları yaşaması gereken? Ama bunları düşünürken oğlum oldu. Onu büyütmek çok zordu benim için. Anneliği bilmeyen küçücük bir kızdım Sonuçta. Anneliği öğrenirken, çektiğim acıyı bile sevmeyi öğrendim. Onun bana verdiği her şeyi sonuna kadar sevdim. Kokusunu, gülüşünü, zorluğunu, ağlamasını... Hatta acısını bile.
Ben bu kadar şeye dayanmışken bile bile, tek bir söz ile alındı benden. Küçükken elimde ne zaman oyuncak görseler, çeker alırlardı. Benim artık büyüdüğümü, evlendirileceğimi bu yüzden böyle şeyleri bırakmam gerektiğini söylerlerdi.
Oğlum polisle beraber kapıdan çıktığı zaman da böyle hissettim. Koparılmıştı benden. Oyuncaklarım gibi o da benden çekilip alınmıştı. Belki de yarın mahkemede suçsuz olduğu söylenip salınana kadar bugünü kendi başıma bitirmeliydim. Yarın mahkeme çıkışı eve giderken beni uykusuz görmemeliydi. En son okumamı istediği kitabı aldım elime. Odasına gittim. Ona okumasam bile yüzyüze, kokusunun olduğu bir ortamda okumalıydım. Yatağına yattım. Açtım kitabı ve okumaya başladım. O kadar çok yansıtıyordu ki beni, bırakamadım. Okudukça okudum. Kendime yıllar sonra bir dert ortağı bulmuş gibi hissediyordum. O sırada ağrının tekrar vücuduma yayılmaya başladığını hissettim. Artmadan ilacı içmek, kendime gelmemi daha hızlı kılıyordu. Hemen kalktım ve ağrımı etkilemesin diye hızlı hareket etmeden mutfağa gittim. Çekmeceden ilacı alıp içtim ve kendime gelene kadar dayanabilmek için tezgaha tutunup kafamı aşağıya eğerek bekledim. Gözlerim kapalıydı. Oğlumu hayal ediyor ve ilaç etkisini gösterene kadar öyle durmaya çalışıyordum. Kendime gelmeye başladığımı hissedince odasına geri gittim. Uyumanın saati gelmişti. Okuduğum kitaba sarıldım ve onun yastığını tam burnumun ucuna gelecek şekilde yerleştirerek uyumaya başladım.
Onu hissederek uyumak, huzurun bir diğer adı olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulut
Bí ẩn / Giật gânBir anne oğlunun mutluluğu için neler yapabilir? Bu kitabımızın kahramanı annemiz. Eşi, oğlu küçük yaştayken vefat etmiş olan annemiz, o zamandan beri hiç gözyaşı dökmemiş ve hep neşeli biri olarak oğluna destek olmuş. Bir gün rahatsızlanmış ve son...