Kahvaltımı bir ekmek ile yapmayı rutin haline getirmiştim şu kısacık sürede. İlaçlarımı içerek odasına geçtim.Son zamanlarını huzursuzca bu odada geçirmişti. Benim haberim bile yoktu. Tek başına katlanmıştı. Ne kadar da düşünceli bir evlat yetiştirmiştim. Onunla her zaman gurur duydum.
Dediği çekmeceden mektubu aldım. Elimde hafifçe sıkarak güç almaya çalıştım. Sanki sıkmasam o da kopup gidecekti benden. Bırakılmak artık ürkütüyordu beni. Hayatımda ilk defa bir şeyden tüm kalbimle korkuyordum. Kalbim... Nasıl desem? Yerinden çıkmak istiyormuş gibi atıyordu. Sanki o da kurtulmak istiyordu. Bu kadar acıya ne ben dayanırdım, ne de başka biri. Çünkü kimse uğraşsa bile kendini böyle bir acıya hazırlayamaz.
Kim gelip derdi ki oğlun idam edilecek. Hem de ömrünün son zamanlarında... İnanır mıydın? Ben olsam güzel kurgu derdim ve gülüp geçerdim.
Elimdeki mektupla yavaş adımlarla son zamanlarda olduğu gibi yine düşünceli bir şekilde koltuğa doğru ilerledim. Kafam dik bir şekilde mektuba bakmaktan korkarak duvarla bakışmaya başladım. Neden korkuyordum? Bilmiyorum. Sanırım gitmiş birine acı çektiriyordum. Düşüncem saçma gelebilir ama bir anne oğlunun acısıyla ne kadar mantıklı düşünebilir ki? Düşünsene oğlun ölmüş, evde tek başınasın. Ömrünün son zamanları olduğunu biliyorsun. Canın yanıyor. Kalbin, nefesin, ellerin, ayakların... Hepsi yıllarca sadece oğlun için hareket etti. Sadece onun için ayakta durdular. Bir anda amaçları yok olmuşken, ne yapacaklarını nereden bilsinler? O mektupta her bir kelime benim için o kadar anlamlı ki... Belki de ondan duyacağım son şeyler. Kendi elleriyle yazdığı kelimeler, elleriyle tuttuğu Kağıt... Peki, oraya koyarken ne düşünüyordu? Mektubu artık açmam gerektiğinin farkındaydım.
"Canım annem,
Biliyorum canının ne kadar yandığını. Son zamanlarında ben olmadan kalmak zorundasın. Yalnızlığı ne kadar iyi hissettiğini biliyorum. Sonumun ne olacağının da farkındayım. Seni böyle bırakmak istememiştim. Yemek yiyemiyorum. Uyuyamıyorum. Vicdan azabı beni her gün yiyip bitiriyor. Keşke, diyorum... Madem iyiliğim için öleceğim bari kalan son günlerimi de sana verselerdi. Yaşamayı o kadar çok hak ediyorsun ki. Benim için gençliğin çürüdü, sağlığın bitti, uyku düzenin mahvoldu, ellerin ayakların nasır bağladı. Hiç unutmuyorum. Arkadaşımın elindeki oyuncak arabayı o kadar çok istemiştim ki eve heyecanla gelip hemen bacaklarına sarılmışım. Yalvarmıştım o araba için. Gözlerimin içine bakıp paramız yok diyememiştin bile. Nasıl hüzün doluydu gözlerin. Yine gülümsedin. Bana söz verdin. Önümüzdeki 1 hafta içinde arabanı alacağım, dedin. O günden sonra 1 hafta boyunca eve geç gelip durdun. Çocuk aklı babam yok diye seni korumayı görev bilmiştim. Seni takip ettim. Sabah beni okula bıraktıktan sonra işe gittin. Oradan çıktın başka işe. Ben seni iki işte çalışır bilirken benim için iki işe daha girmişsin. O arabayı elime aldığım zaman ne kadar gurur duyduğumu bilemezsin. Okula koşarak gidip arkadaşıma arabayı göstererek benim annem aldı demiştim. Annem uyumadan çalıştı aldı arabayı demiştim. Herkese seni anlatıp durmuştum. Anne belki senin için yorucu olacak ama benim için gözyaşı dökmek yerine asıl suçluyu bulmanı istiyorum. Seni böyle bir mevzu ile yorduğum için özür dilerim ama kendim için istemiyorum bunu. Sana beni alarak bu acıyı yaşattıkları için istiyorum. Yatağımın altında katlanmış yorganların arasında senin için biriktirdiğim param var. Lütfen bir işte çalışıp kendini yorma. Sana ayırdığım parayı harca ve onu bul. Seni her şeyden çok seviyorum. İyi ki benim annemsin. Kendine dikkat et ve ilaçlarını içmeyi unutma. "Mektubu yavaşça katlandım. Elimde sıkmaya başladım tekrar. Belki de hayatımdaki o kadar acı ve hatada tek bir doğrum vardı. Oğlum olması bu hayatın bana verdiği tek armağandı. Seni çok seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulut
Mystery / ThrillerBir anne oğlunun mutluluğu için neler yapabilir? Bu kitabımızın kahramanı annemiz. Eşi, oğlu küçük yaştayken vefat etmiş olan annemiz, o zamandan beri hiç gözyaşı dökmemiş ve hep neşeli biri olarak oğluna destek olmuş. Bir gün rahatsızlanmış ve son...