Bugün sabah heyecanla kalktım yerimden. Oğlum suçsuz olduğu için salınacağına neredeyse emindim. Hemen kahvaltımı yaptım. Dinç gözükmem gerekiyordu sonuçta. İlacım oda içtim ve tam çıkacaktım ki saatin daha erken olduğunu fark ettim. Nasıl büyük bir duygu patlaması yaşamışsam erkenden kalkmıştım ve güneş bile daha yeni kendine geliyordu.
Koltuğa oturdum ve bugün için neler olabileceğini düşünmeye çalıştım. Oğlum duruşma salonuna alınacaktı. Benim gibi duruşmayla ilgisi olan varsa dinleme yerlerinde oturup olan biteni anlamaya çalışacaktır. Hakim, oğluma sorular sorup duracaktı. Neden yaptığını, o saatte neden orda olduğunu ve daha kim bilir neler neler... Onu köşeye sıkıştırmaya çalışacaktı. Suçunu itiraf etmesini bekleyecekti. Yani, böyle olmalıydı değil mi? O da her şeyi açık açık anlatacak ve suçsuz olduğunu söyleyecekti. Duruşma da tekrar araştırılma kararıyla ertelenecekti.
Saat 2 ye yaklaştığı zaman hızla kalktım yerimden, elimde çantam ve sırtımda paltomla hemen ayakkabılarımı giyip çıktım evden. Şans yüzüme mi gülüyordu ne? Hemen önümde bir taksi belirdi. Üstelik boştu. Binip gideceğim yeri söyleyerek yine yolu izlemeye başladım. Kokusunu yeniden çekebilecektim içime. Dizimizi yine beraber izleyebilecektik. Bugün eve geri dönecekti. Yani.... Umarım.
Adalet sarayına geldiğim zaman parayı verip indim taksiden. Hemen içeriye geçtim. Hangi salon olduğunu sordum ve söylenilen yere doğru yürümeye başladım. Hastalıkmış, ağrıymış hiçbiri umrumda değildi şuan. Önemli olan onu görecek olmamdı.
Söylenilen duruşma salonunun önünde oturmuş ve saatinin gelmesini bekliyordum. O sırada koridorun başında bir ses duydum. Duruşma için birini getiriyorlardı. Biraz daha yaklaştıkları zaman bu kişinin oğlum olduğunu anladım. Hemen önlerine çıktım ve sarıldım. Beni itmeye çalışıyorlardı, canımı acıtıyorlardı. Oğlumun elinde kelepçe olduğu için sarılamıyordu bana. Engel olmaya çalışan polislere baktım. "Annesiyim. Lütfen izin verin de biraz seveyim. Çok özledim." dedim. Sadece 5 dakika bile olsa izin aldım. Yeniden nefes almaya başlamıştım. Fakat kısa süre sonra ne olduğunu bile anlayamadan çekildi benden ve salona götürüldü. Salondan bir görevli çıktı 2 veya 3 dakika sonra. Duruşmanın az sonra başlayacağını ve izleyecek olanların onlar için ayrılan bölümlerde oturması gerektiğini, hiçbir şekilde suçlu sayılan kişi ile konuşulup temas olmaması gerektiğini üstüne vurgulayarak söyledi ve yeniden içeriye girdi. Ben de onun peşinden girdim ve oturdum. Oğlumu izliyordum. Çökmüştü. Uyuyamıyordu besbelli.
Hakim geldi ve duruşma başladı. İlk başta her şey düşündüğüm gibiydi. Onu kenara sıkıştırıp suçunu itiraf ettirmeye çalışıyordu. Ama oğlum çok sessizdi. Ne itiraz ediyordu, ne de kabul ediyordu. Kendimi tutamadım ve ayağa kalktım bir anda. "Oğlum anlatsana suçsuz olduğunu onlara." diye. Fakat bir daha böyle bir şey yaparsam dışarı çıkarılacağımı söyleyip beni geri oturttular. Bana çevirdi kafasını. Hafifçe eğdi ve ağzını oynatarak "özür dilerim" dedi.
Hakim tam tokmağını karar için vuracakken kendimi tutamadım ve yeniden ayağa kalktım. "O suçsuz. Sadece yanlış zamanda yanlış yerdeydi. Adalet için çalışıyorsunuz. Suçunu kabul etmemiş biri için ceza veremezsiniz."
Bu sefer hakim bir görevliye beni dışarı çıkarmasını söyledi. Ama oğlumun duruşmasıydı bu. Gidemezdim. Engel olmaya çalıştım. Etrafa bağırıp duruyordum." Oğlumun duruşması bu. Nasıl çıkarırsınız beni?! Ne hakla bunu yaparsınız? Bırakın! Beni ondan daha fazla koparamazsınız." Fakat direnişlerime rağmen tam kapıdan çıkarılacakken hakimin tokmağı vurup verdiği cezayı duymaya vaktim olmuştu.
"Suçlu bulunan kişinin idam cezasına çarptırılmasına karar verilmiştir."
Dondum kaldım. Sabah şanslı mı olduğumu söylemiştim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulut
Mystery / ThrillerBir anne oğlunun mutluluğu için neler yapabilir? Bu kitabımızın kahramanı annemiz. Eşi, oğlu küçük yaştayken vefat etmiş olan annemiz, o zamandan beri hiç gözyaşı dökmemiş ve hep neşeli biri olarak oğluna destek olmuş. Bir gün rahatsızlanmış ve son...