"Ne senden öncesi
Ne senden sonrası"Ortalığı birbirine katan o konuşmadan sonra kızlar babasından korktuğu için babaannesi ve dedesiyle gitmiş, Yıldız'ın ailesi ne olur ne olmaz diye Nahideyi Yıldız'ın yanına bırakıp evine gitmiştir.
Kuzey ise gidişinden sonra Yıldız'ın başka biriyle bir yola girmiş olma ihtimalini duyduktan sonra evde eline ne geldiyse etrafa fırlatmış, duvarın dibinde çökmüş vaziyette oturuyordur.
Siniri biraz olsun geçtiğinde, bu sefer Yıldızı değil kendini sorgulamaya başlamıştır.
Yıllar önce kendine itiraf edemeden hayat tarafından başka yöne savrulduğu için ortaya çıkamayan aşkı su yüzüne mi çıkmıştır?
Yoksa Feride'nin dediği doğru mudur?
Kuzey Yıldız'ın bir çift gökyüzüne geceyi getirdiği için değil
Sahiden bir çift gökyüzüne saplı kalan Kuzey Yıldızı olmak için mi af dilemiştir ondan?
Vicdan değil mi sahi, aşk mı bu içini yakan?
Kuzey Yıldızı kıskandığı için midir bu öfkesi?
Kuzey bu düşünceler içerisinde saatlerce boğuşmuştur. En sonunda kendi kendine irkilir:
Kuzey: Ne aşık olucam ben o kırmızı kafalıya
O sıra da kapı şiddetli bir şekilde çalar.
Kuzey: (şaşırır) Yıldız?
Diyerek kapıya yönelir fakat gelen Nahidedir.
Nahide: vay vay vay vay
(Kırılan eşyaların birkaçını ayağı ile iterek)
Ee benim kardeşim sen desene ben sadece kalp kırmayı değil genel olarak kırmayı seviyorum diye bak bizde üstümüze alındık görüyor musun tüh
Kuzey: Seven insan kırılır Nahide
Yıldız'ı kast ediyorsan kırılmamıştır o merak etme.
Nahide koltuğun üstüne oturur.
Çok sessiz bir ses tonuyla anlatmaya başlar...Nahide: Sen şimdi Yıldız'ın sevgisine laf söylüyorsun... Vay be
(Derin bir nefes alır)
Sen gideli daha yeni olmuş.
Yıldızla sahilde yürüyoruz bir çocuk koşarken geldi Yıldız'a çarptı.
Yıldız eğildi çocuğu sevdi öptü neyse çocuk gitti.
Bana döndü dedi ki:
"Yenge, biliyor musun? Bu hayatta en çok istediğim şey anne olmak. Öyle çok istiyorum ki anne olmayı, göğsümün üstüne koysunlar yavrumu kokusunu içime çekeyim istiyorum. Ben anne olmayı çok istiyorum yenge" dedi.
"Olursun yengem"dedim.
Olamadı...
Sen gittikten sonra yıldıza o çok istediği sergiyi açması için teklif geldi ama yurt dışına gitmesi gerekiyordu.
Bana döndü dedi ki:
"Yenge, Kuzey gelirse beni göremez. Ben gitmeyeyim o gelince, evlenince beraber gideriz" dedi.
"Gidersin yengem" dedim.
Gidemedi...
Sen gittikten sonra bir gün bir arkadaşının düğününe gitti geldi.
Ama nasıl hevesle anlatıyor
(Nahide konuşurken o anı yaşıyor gibi ağlıyor bazen gülüyordur.)
Bana döndü dedi ki:
"Yenge bir görsen öyle güzel olmuştu ki.. Kuğu gibi. Ben de o kadar güzel bir gelin olur muyum sence dedi?
"Olursun yengem" dedim.
Olamadı...
Senin düğün davetiyen geldi. Tüm köy çalkalanıyor tabi. Yer gök inliyor dedikodudan. Yıldız'ı bir gün zar zor o kabuğundan çektim çıkardım da dışarı çıkardım.
"Yenge herkes bana bakıyor" dedi. "Bakmıyorlar yengem sana öyle geliyor" dedim.
Biliyor musun? Gerçekten de bakıyorlardı.
Bir dükkana girdik. Kendini bilmezin biri geldi yaklaştı yanımıza Yıldız'a:
"Ah kadersiz kızım telli duvaklı gelin olacam derken alyansınla seni ortada bırakanlar utansın" dedi
Arkadan ahlak bekçisinin biri
"Kusur yazmak kolay tabi, ne eksiği vardı da başkası tamamladı orasını Allah bilir" dedi.
Yıldız duydukları karşısında öyle üzüldü öyle üzüldü ki eve geldi hüngür hüngür ağladı. Ama nasıl ağlamak. İçi sökülürcesine...
Bana döndü dedi ki:
"Geçer mi yenge bu acı"
Geçer dedim.
Geçemedi...
