"Başka bir şeye ihtiyacın var mı?" diye sorduğumda önündeki tepsiyi havaya kaldırıp bana doğru uzattı.
Yuh sadece yatak odasına gidip geldim. Ne ara bitti o tabak? Kaç günlük aç duruyordun acaba?
Birşey demeden yanına gidip tepsiyi aldım. Mutfağa doğru ilerlerken arkamdan "Birşey diyecem." dediğinde durdum. Hafif yan dönüp onun konuşmasını bekledim. Durup sadece bana baktığında kaşlarım çatıldı. "Neyi bekliyorsun? Söylesene!" diye çıkıştım. Eliyle tişörtünün önündan parmak uçlarıyla kaldırıp içine baktı. "Ya ben çok kirlenmişim. Banyo yapabileceğim bir yer var mı?"
Dalgamı geçiyordu bu adam benimle. Bu neden bu kadar rahat. Ev sahibi o sanki. Ben daha çekingen davranıyorum kendi evim olmasına rağmen.
Şaşkınça ona baktım. Söylediğinin ciddilik yüzdesini hesaplama çalıştım. Baya da ciddi ciddi cevap bekliyor bide.Kaşlarımı çattım. "Ananızın evi müsaiddir bence. Ne dersiniz?" diye sinirle çıkıştım. Mutfağa girip tekrar ona çorba doldururken içerden seslendi. "Hazırlik yapmana gerek yok. Sadece temiz kıyafetler olsa yeterli şahsen." diyen sesle daha da sinirlendim. Ne pişkin bir adam bu böyle. Yalvaç beyin bu görevi verme amacı neydi merak ettim doğrusu.
Tepsiyi tekrardan onun kucağına bırakıp birşey demeden salondan çıktım. Kapıda oturup ayakkabılarımı giydim. Anahtarı kapının arkasından alıp evden çıktım.
"Ana babası hemen bulup alır bunu başımdan inşallah." diye mırıldanırken hızla merdivenlerden indim. Apartmanin önünde durup gökyüzüne baktım. Havalar ısınmaya başlamıştı ama yinede soğuktu. Gülümseyip karşı daki bakkala doğru girdim. Yerler dün gece yağan yağmurun sayesinde ıslaktı. Bu ayın yağmurlu geçeceğini söylemişlerdi zaten.
Ellerim cebimde bakkala girerken Mehmet amcaya gülümsedim. "Günaydın Mehmet amca." Çözdüğü bulmacadan başını kaldırıp bana baktı. "Sanada günaydın kızım. Ne alacaktın?" derken gülümsememe karşılık oda gülümsedi. "Ekmek alayım bir tane." derken Fırat için şampuan almak için raflarin arasında ilerledim. Dış kabının güzel oldugunu düşündüğüm şampuanı burnuma götürüp kokladım. Kokusu da güzeldi. Elimdeki şampuanı Mehmet amcanın önündaki masaya bıraktım. "Birde bunu alayım." Mehmet amca masaya koyduğum şeye baktı. Bunu neden aldığımı anlamaya çalıştı. Ama birsey sormadı. Cüzzanımdan para çıkarıp verdim. Poşeti elime alıp tekrardan apartmana doğru yürüdüm. Kapının önüne geldiğimde karşı dairemde oturan Aslı kapıya çıktı. Elinde çöp poşetleri vardı. Onu görünçe gülümsedim. "Günaydın Aslı." dememle beni farkedip başını kaldırdı. "Günaydın canım da. Bana hiç günaymadı." dedi yorgun birsesle. "Aa neden ki?" diye hayretle sordum. "Ya bizim oğlan çok huysuzlanıyor. Tüm gece uyumadı, benide uyutmadı haliyle." Onun bu haline üzüldüm. Ben bakayım demek için ağzımı açacakken içerde yatan Fırat geldi aklıma. O yüzden hiç o sulara girmedim. "Ee Taner nerede? O baksın birazda oğlana. Tek yaptın sanki." diye çıkıştım. Aslınin yüzünde yorgun bir gülümseme oluştu. "Onunda şehir dışında bir toplantısı vardı. Dün akşam gitti daha." "Anladım." deyip başımı salladım. Arkasındaki kapıyı kapattı. "Neyse canım seni tutmayayım ben. Sonra görüşürüz." deyip yere bıraktığı çöp poşetlerini alıp doğruldu. "Hadi kolay gelsin." deyip kapıma dönüp kapıyı açtım. Elimdekilerle salona girdiğimde Fırat çorbasını yine bitirmiş öylece bana bakıyordu. "Ne kadar camız birsey çıktın sen ya." diye mırıldanıp Fıratın üstündeki tepsiyi aldım. "Tekrar yiyecek misin?" diye imayla sordum. "Tabiki kızım. İki kaşık çorbayla kim doyar." diye çıkıştı.
Özür dileriz Fırat bey hazretleri. Benim hatam. Uyanır uyanmaz sizi kapının önüne koymalıydım.
"Normal bir insan evladına fazla bile gelebilir. Sizi bilemem ama." derken sinirle salondan çıktım. Arkamdan "Yorgun ve kan kaybetmiş bir insanım ben. Toparlanmam için iyi beslenmem lazım. Sence de öyle değil mi?." diye yüksek sesle konuştu. Ona göz devirmekle yetindim. Tepsiyle beraber elimdekini de tezgaha koydum. Onun için tekrar bir tepsi hazırlayıp kucağına koydum.
![](https://img.wattpad.com/cover/154721521-288-k784259.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sesimi Duy
Literatura FemininaHerşeyi unut. Tamam mı? Ama asla aynı gökyüzünün altında olduğumuzu unutma. Dışardayım. Diye mesaj attım. Cevap vermedi. Telefonu cepime koydum. Adal ın penceresi dikkatimi çekti. Pencerede ne işi var bu saatte. Yolda bir hareketlilik görünçe yönümü...